Geçinmeye gönlünüz olsun

Haberin Devamı

BİR seçim yapıldı ve TBMM’ye dört parti girebildi.
Bu dört partiye düşen sorumluluk artık aralarında uzlaşarak bir hükümet kurmalarıdır.
Erken seçim elbette siyaset tıkandığında başvurulacak bir çözüm yoludur ama genel seçimlerin üzerinden bu kadar kısa bir zaman geçtikten sonra yapılacak bir erken seçimden de çok fazla bir sonuç beklemek akılcı olmaz.
Partilerin milletvekilleri üç-beş değişir ama dengeler bu kadar kısa sürede değişmez.
Bu nedenle dört partiden ikisi ya da üçü, aralarında görüşüp bir ortak programda anlaşmak zorunda.
Tabii dillerinden düşürmedikleri “milli iradeye saygı” sözünü söylerken samimiler ise.
Böyle bir tabloda daha görüşmeler başlamadan “kırmızı çizgiler” ilan etmek, “Ben onunla koalisyon yapmam, bununla da yapmam, kim isterse o yapsın” gibi tutumlar içinde olmak, gerçekçi bir siyasi tutum değildir.
Demokrasi bir uzlaşma rejimidir ve halk sokakta birbiriyle nasıl uzlaşıp bir arada yaşayabiliyorsa, siyasi partiler de birbirleriyle anlaşıp bir arada hükümet kurabilirler.
Yola çıkarken kimle neden uzlaşamayacağını açıklamak bir siyaset yapma biçimi olamaz.
Siyaset sorunları çözmek için yapılır, iddialaşmak için değil.
Kimle neden uzlaşmayacağını açıklayanlar, kimlerle hangi ortak paydaları olabileceğini düşünmeye başlasalar ve görüşmeler bu “ortak payda” üzerinden yürüse, sonuç çok daha kısa bir sürede alınabilir.
Tabii geçinmeye gönlü olanlar için!

Haberin Devamı


AKP’nin ‘menzili’ neresi?

BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında seçim sonuçlarını değerlendirdi, partisinin yenilenmesinden söz etti.
Seçim sonuçları Davutoğlu’na yaramış, kendisi olmasını sağlamış diye düşündüm.
Miting meydanlarında hançeresini yırtarcasına bağıran “Erdoğan özentisi” Davutoğlu gitmiş, sakin bir şekilde görüşlerini açıklayan akademisyen Davutoğlu gelmişti.
Demek ki insanın bağırıp çağırmadan, birilerini azarlamadan da fikirlerini açıklaması mümkün olabiliyormuş, bunu kendisi de görmüş olmalı.
Erdoğan’ın kötü taklidi olmak yerine kendisi olmaya çalışmasını hep söyledik demek ki bunun anlaşılabilmesi için böyle bir seçim sonucu gerekiyormuş.
Davutoğlu’nun konuşmasında dikkatimi çeken bir cümle var, şöyle diyor:
“AK Parti geçici konjonktürel bir parti değil, tarihi yürüyüşün bugünkü adıdır. Kim ne derse desin bu yürüyüş menzile ulaşana kadar da devam edecektir.”
Davutoğlu’nun, Osmanlıcı–İslamcı ideolojik yapısını dikkate alınca bu söz oldukça anlamlı geldi bana.
Kendisini o makama atayan kişinin “demokrasi–tramvay” ilişkisiyle ilgili olarak söylediği sözler geldi aklıma.
“Menzil” neresi, o menzilde ne ile karşılaşacağız, bunu da açıklarsa iyi olur diye düşündüm.
Davutoğlu konuşmasında şunu da söyledi:
“81 vilayetimizde mitingler yaptık. Bizim dışımızda hiçbir parti 81 ilde miting yapma başarısı göstermedi.”
“İnsaf dinin yarısıdır” derler, insaf!
AKP, 81 ildeki mitinglerinden kaçını kendi parasıyla yaptı, kaçını açılış töreni vs kisvesi altında bizim vergilerimizle yaptı?

Haberin Devamı

Suçlular cenneti bir ülke

EMNİYET teşkilatında “bozulan piramidi” düzeltmek için çıkarılan İç Güvenlik Yasası kapsamında 118 emniyet müdürü daha emekliye sevk edildi. Bunların 19’u birinci sınıf emniyet müdürü, 49’u ikinci sınıf emniyet müdürü. Nisan ayında da 1176 emniyet müdürü daha emekliye sevk edilmişti.
Bu işlemlerin “Emniyet’teki paralel yapıyı temizlemek” amacıyla yapıldığı belirtiliyor.
Belli ki bir büyük cadı avı başlatılmış, hiç kuşkunuz olmasın ki arada “kim vurduya gidenler” de olmuştur.
Devlet içinde yasadışı bir şekilde örgütlenenler varsa bunlar elbette soruşturulmalıdır ama bu iş böyle yapıldığı vakit “keyfilik” hukukun önüne geçer.
Aslında Emniyet teşkilatında ciddi bir reform gerektiğine de hiç kuşku yok.
Geçenlerde Adli Sicil İstatistikleri açıklandı.
Son beş yıl içinde çözülemeyen dosya sayısı 3 milyon 638 bin 46’ya ulaşmış.
Sadece 2014 yılında faili meçhul kalan dosya sayısı 808 bin 118!
Böyle bir ülkede kanunların ve cezaların caydırıcılığından söz edebilir miyiz?
Yakalanmayacağından emin olan suçlular cennetine dönüşmüş bir ülkede yaşıyoruz belli ki.
Ve böyle bir ülkede emniyet müdürleri adeta ordular halinde emekliye sevk ediliyorlar.
Hükümet de ağaçlar yüzünden ormanı göremeyen bir halde!

Haberin Devamı

Çok geç kaldınız

BAŞBAKAN Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Artık insani trajedi olmadıkça Suriyelilerin sınırdan geçişine izin vermeyeceğiz” dedi.
Demek ki hükümet de artık Suriye’deki içsavaşın kısa sürede bitmeyeceğinin farkına varabilmiş.
Çok geç kaldılar ama. Suriye içsavaşının üstüne benzin dökerken düşünülmesi gereken meselelerdi bunlar ama o zaman Suriye’de bir Müslüman Kardeşler iktidarı kurma hayali ile akılları başından gitmişti!
Şu anda Türkiye’de 2 milyon Suriyeli var ve önümüzdeki en az 20–25 yıllık sürede bu insanların ülkelerine geri dönüp eski hayatlarına devam edebilmeleri mümkün gibi de görünmüyor.
Eğitimsiz, işsiz, geldikleri ülkenin toplumsal kültürüne yabancı 2 milyon insan.
Ve bunlar şimdi yurdun dört bir yanına da dağılmış durumdalar.
Hükümetin bu insanlar için ne bir uyum programı var, ne de çocukları için bir eğitim programı.
İş işten geçmeden bu konuda bir eylem planı hazırlanmalı. Vakit geçtikçe sorunu çözmek daha da karmaşıklaşıyor çünkü.

Yazarın Tüm Yazıları