Erdoğan’ın hesapları tutabilir mi?

Haberin Devamı

AKP ve CHP heyetleri arasında birbirlerini “keşfetmek” için yapılan toplantıların ardından gazetelere yansıyan haberlere bakınca, bir AKP–CHP koalisyonunun artık kolayca mümkün olamayacağı anlaşılıyor.
Zaten AKP heyetinin de bu görüşmelere başlarken sonunda bir koalisyon çıkmasını istemediğini biliyoruz.
Çünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan en başından beri böyle bir koalisyona karşı.
Onun hesabı, erken seçime gitmek, şansını bir kez daha denemek.
Şu ana kadar da oyun, onun kurduğu gibi gelişiyor.
CHP ile koalisyon olasılığı geride kaldı, MHP zaten koalisyona girmek istemiyor, HDP ise etkisiz eleman durumunda.
Peki oyunun bundan sonrası istediği gibi gelişebilir mi?
Bundan sonrası için iki hesabı var:
1– Erken seçime bir AKP azınlık hükümetiyle gitmek.
2– Seçimde AKP’nin tek başına iktidara gelmesini sağlayacak oyu almak.
Birincisini başarabilir.
Koalisyon kurulmayacağı belli olacağına göre AKP azınlık hükümetini atayacak ve TBMM’de güvenoyu almasını bekleyecek.
MHP’nin TBMM Başkanlığı’ndaki tutumunu ve HDP’li bir yenileme seçimi hükümeti istemediğini de dikkate alırsak, bu hesabı da tutabilir. Azınlık hükümeti güvenoyu almasa da onun için sorun olmaz.
AKP’nin vereceği bir erken seçim önergesini MHP destekleyecektir ki bu yol da aynı kapıya çıkar, AKP azınlık hükümetiyle seçime gidilir.
Peki bir erken seçimde AKP oyunu arttırabilir mi, oyunu arttıramasa bile bir partinin baraj altında kalmasıyla daha çok milletvekili çıkararak tek başına iktidar olabilir mi?
İşte bundan sonrası falcılık sayılabilir.
7 Haziran’da AKP’ye oy vermeyenler neden vermedi ve şimdi fikirlerini değiştirip, geri dönmeleri için nasıl bir neden var?
Ekonomi mi düzeldi, işsizlik mi azaldı, daha huzurlu ve güvenli bir ülkede mi yaşıyoruz?
Yanıt olumlu değil.
7 Haziran’da HDP’nin barajı geçmesini sağlayanların, bir erken seçimde bu fikirlerini değiştirmeleri için bir neden var mı?
Bu oylar büyük ölçüde iktidar partisinin Kürtler ile ilgili olumsuz tutumundan ve Erdoğan’ın tek adam diktatörlüğü kuracağı endişesinden HDP’ye gitmişti.
Peki şimdi bunda bir değişiklik var mı? Hayır, yok.
HDP’nin oylarının azalması bir yana artmasına bile neden olabilecek gerekçeler bunlar.
MHP’ye giden milliyetçi–muhafazakâr oyların AKP’ye yeniden dönmesi için bir neden var mı?
Bir ihtimal bu oylar geri dönebilir. Ama MHP barajı geçeceğine göre, bu yön değiştirmenin milletvekili sayısına büyük bir etkisi olmaz.
AKP’nin ve Cumhurbaşkanı’nın görmek istemediği gerçek bu: Dört partili bir Meclis’te koalisyondan başka çare yok.
Türkiye, bir parti tek başına iktidara gelene kadar sürekli seçime gidecek, adeta bir seçim fırtınasına tutulacaksa bundan zarar görecek olan da önce bütünüyle siyaset kurumu ve kuşkusuz ki hükümet kurmayı beceremeyen iktidar partisi olacaktır.

Haberin Devamı

Seçmen saf değil

Haberin Devamı


DÜNYANIN en önemli iktisatçılarından biri olarak kabul edilen ve Nobel Ekonomi Ödülü’nü kazanabilecek bilim insanları arasında gösterilen Daron Acemoğlu, Türkiye ekonomisinin tekrar ayağa kalkması için değişikliğin kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Yapısal reformların önemine dikkat çekti ve “çözüm sürecinin bitmesi politik sistem ve ekonomi için felaket olur” dedi.
Acemoğlu’na göre bir ekonominin büyümesi ekonomik kurumlarıyla doğrudan ilişkili.
Ancak Acemoğılu diyor ki: “Türkiye’de son birkaç yıl içinde gerek kurumlar, gerek yasal sistem, gerekse yolsuzluk sicili kötüleşti.”
“Son birkaç yıl içinde” iktidarda olan, Türkiye’yi yöneten kişi bugün Cumhurbaşkanı ve ülkeyi kimseye hesap vermeden tek başına yönetebilmek için Anayasal sistemi zorlamaya da devam ediyor.
Ekonominin kurumlarını partizanca hesaplar için resmen dağıttı, hukuk düzenini altüst etti.
Türkiye’nin “yolsuzluk sicilinin” kötüleşmesi de bu döneme denk geliyor!
Ayakkabı kutuları içinde evlerde saklanan paralar, hediye saatler, elbise torbalarında dağıtılan rüşvetler.
Acemoğlu’nun ve iktisatçıların yıllardır yaptıkları benzeri uyarıları seçmenlerin büyük bölümü okumadı, seçmenlerin ezici çoğunluğu da iktisatçı değil ama seçimde içgüdüleriyle bu gidişe dur demek istediler.
Çünkü kendi hayatlarında da bazı şeylerin kötüye gitmeye başladığını, ekonominin büyümediğini, işsizliğin azalmadığını bizzat yaşadılar.
Ve şimdi Erdoğan, bir erken genel seçimde yeniden tek başına iktidara gelmeyi bekliyor.
Türkiye’deki seçmenleri gerçekten çok saf zannediyor olmalı.

Haberin Devamı


‘Bir otel’!

MUĞLA Sarıgerme’de bir turist çiftin 11 yaşındaki kızları, bir otelin su parkında havuzun dibindeki havalandırma motoruna saçlarını kaptırarak öldü.
Bu cümleyi okurken eminim aklınızdan “hangi otel” diye geçmiştir.
Ben de bilmiyorum, çünkü bu haberi okuduğum gazetelerde otelin adı yok, “lüks bir otel” denilip geçilmiş.
Belli ki haberi yazan muhabir de okuyup sayfaya koyan editörler de gazeteciliğin en temel ilkelerinden birinden habersiz!
Ya da ikinci olasılık: Otelin şöhretini korumak için adını gizlemişler!
Bu cehaletten daha utanç verici kuşkusuz.
Oysa gazetecinin sorumluluğu okuyucusuna karşıdır. Otelin adı yazılmalıydı ki çocuğunu alıp oraya gitmeyi planlayanlar bir kez daha düşünsünler.
Otelin adı yazılmalıydı ki başka otellerin yöneticileri de benzeri bir can kaybına sebebiyet verip itibar kaybetmemek için tesislerini gözden geçirsinler.

Yazarın Tüm Yazıları