Davutoğlu seçmene ne diyecek?

7 Haziran gecesi, seçimin ilk sonuçları belli olduğunda “Erken seçimi zorlamak isteyecektir” başlıklı bir yazı yazmıştım.

Haberin Devamı

O yazıyı aynen tekrarlıyorum, çünkü yazının sonunda sorduğum sorunun yanıtını hâlâ merak ediyorum. Yazı şöyleydi:
“Normal bir ülkede yaşıyor olsaydık, AKP, bir önceki seçime göre milletvekili ve oy kaybetmiş de olsa, bu seçimin galibi sayılırdı.
Seçmenin daha büyük çoğunluğunun teveccühünü kazandı, birinci parti oldu ama sorun şu ki tek başına bir hükümet kurabilecek çoğunluğa da ulaşamadı.
Normal bir demokraside, böyle durumlarda koalisyon ya da azınlık hükümeti kurulur.
Uzlaşmak iyidir, seçmen de zaten böyle bir şeyi bekliyor.
Ama AKP açısından ‘uzlaşma’ya engel bir figür var, o da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Çünkü o biliyor ki bir koalisyon hükümetinde artık eskisi gibi ‘İcranın başı benim’ deme olanağına sahip olamayacak.
Anayasal sınırları içine çekilmek zorunda kalacak.
Bu durumda Cumhurbaşkanı, hükümetin kurulmamasını ve bir erken seçime gidilmesini zorlayabilir.
Çünkü karakteri icabı, böyle bir yenilgiyi kabullenmesi mümkün değil.
Eğer böyle bir zorlama içine girip bir hükümetin kurulmasını önleyecek şekilde davranacak olursa ekim ayında bir seçime daha gideceğiz.
Siyasi falcılık yapmak her zaman yanıltıcı olabilir ama o vakit AKP’nin seçmenin karşısına çıkıp ‘Bbeni birinci parti yaptınız ama ben hükümeti kuramadım, kusura bakmayın’ sözlerini nasıl söyleyebileceğini ve halkın buna nasıl tepki vereceğini gerçekten merak ediyorum.”
Not: O gün seçimin ekim ayında yapılacağını tahmin etmemin nedeni, Cumhurbaşkanı’nın teamüllere uyarak milletvekili yemininden sonra görevlendirme yapacağını düşünmüş olmamdı. Ama o görevlendirme süresini geciktirdi, Başkanlık Divanı’nın kurulmasını bekledi ve seçim de mecburen kasım ayına kaydı.

Haberin Devamı

Jandarma’da AKP ‘trolü’ mü var?

BEYTÜŞŞEBAP’ta şehit olan Yüzbaşı Ali Alkan’ın ağabeyi, Jandarma Yarbay Mehmet Alkan hakkında, cenaze töreninde söylediği sözler nedeniyle Jandarma Genel Komutanlığı’nda soruşturma açılmış.
Soruşturmanın ne sonuç vereceğini göreceğiz. Bir şehit ağabeyinin yaşadığı üzüntü ile söylediği sözler Jandarma disiplin kurallarını ihlal etmiş mi etmemiş mi, öğreneceğiz.
Ama şunu da öğrensek iyi olur diyorum.
Dün havuz gazetesinde Yarbay Mehmet Alkan ile ilgili bir haber yayınlandı.
Önce haberi okuyalım:
“Kardeşi Ali Alkan’ın cenaze töreninde verdiği tepki nedeniyle dikkatleri üzerine çeken Yarbay Mehmet Alkan’ın, ‘asta müessir fiil’ suçundan 25 gün hapis cezası aldığı, ancak hakkındaki ceza kararının açıklanmasının 2019’a ertelendiği ortaya çıktı. Alkan bu yargılama sürecinin uzunluğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru kararıyla 5 bin TL tazminat kazandı.”
Bu haberin havuz gazetesinde neden yayınlandığı çok açık: Yarbay Alkan’ı itibarsızlaştırmak istiyorlar.
Çünkü AKP medyasına göre Alkan’ın üzüntüyle söylediği sözler onun “paralelci” olduğuna, “Alevi” olduğuna hatta “terörist” olduğuna işaret ediyor!
Bir yandan trolleri, diğer yandan köşe yazarlarıyla hedeflerine Yarbay Alkan’ı koydular, hakkında uydurmadık yalan bırakmadılar.
Havuz gazetesinde yayınlanan bu haberin bir tek kaynağı olabilir: Jandarma Genel Komutanlığı.
“Gizli” olarak tasnif edilmiş olması gereken özlük dosyasındaki bilgiler belli ki Jandarma’daki AKP trolleri tarafından havuz medyasına sızdırılmış.
Acaba, Jandarma Genel Komutanlığı’nın disiplin soruşturması, bu gizli bilginin kim tarafından ve neden sızdırıldığını da araştıracak mı?

Haberin Devamı


Bilet almadan büyük ikramiye beklemek

ENERJİ Bakanı Taner Yıldız’ın “şehit olmak isteği” ile ilgili sözlerini okuduğumda, aklıma, piyangodan büyük ikramiye çıkması için Tanrı’ya her gün dua eden adamın, hiç piyango bileti almaması ile ilgili fıkra gelmişti.
Fıkra gibi bir bakanımız var ama içimden gülmek hiç gelmiyor.
Çünkü onun ağzından “şehit” sözcüğünü duyduğum anları hatırlıyorum, üzüntüden içim daralıyor.
Mesela sorumluluğıu altındaki Soma madenlerindeki kazadan sonra, 13 Mayıs 2014’te şöyle konuşmuştu:
“Şehit olan kardeşlerim var ama rakamlarla ilgili bilgi veremem. Yeraltına şu an temiz hava veriliyor.”
Ermenek’teki maden kazasında ölenlerin ailelerine verilen evlerin tapularını dağıtmak için Ermenek’e geldiğinde de yanına topladığı yandaşları “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye slogan atmışlar, şehit madencilerin acılı ailelerinin tepkisini çekmişlerdi.
Bir şehit madenci yakını şöyle demişti, bu olay karşısında: “Bizim canımız gitti, siz neye slogan atıyor, alkışlıyorsunuz.”
Başbakan Ahmet Davutoğlu, kamuda tasarruf yapılacağını açıkladığında da kendisine Mercedes S–350 Blue TEC4MATİC marka makam aracı almıştı.
Bunun için devletin kasasından 708 bin 800 lira 93 kuruş çıkmıştı, o da birden aklıma geliverdi işte.
Bu Müslüman kardeşlerimiz, Mercedes’i çok seviyorlar, Mercedes’in arka koltuğunda uyuklarken rüyalarında şehit olduklarını görüyor olmalılar.
Normal olarak bakanlığı döneminde, sorumluluğu altındaki madenlerde yüzlerce işçinin ölmesinden sonra, bir kenara çekilip kendisini unutturması gerekirdi ama o tam tersini yapıyor.

Yazarın Tüm Yazıları