Suç şehrinin futbol yıldızı

The Nowhere Men kitabının girişi; “bir genç banliyö parkında futbol oynar. Ve kendisine biri seslenir: hemen buraya gel! Bu çok özel bir çocuktur” sözleriyle başlar.

Haberin Devamı

***
Futbolun genç yeteneklerinin bilinmeyen hikâyelerini kaleme alan Michael Calvin’in kitabında bahsettiği bu çocuk İngilizlerin yeni yıldızı Raheem Sterling’den başkası değil.
***
Son dönemde “Yorgun Savaşçı” olarak anılan ve İngiliz medyasında manşetleri süsleyen Sterling oldukça farklı bir öyküye sahip.
***
Hayatının ilk 6 yılını Jamaika’nın başkenti Kingston’da yer alan suç ve yoksullukla delik deşik olmuş Maverley’de geçiren Sterling ya o mahallenin bir parçası ya da dünyanın en iyi futbolcularından biri olacaktı. Sterling, sorunlu gençlerin bulunduğu sınıfta gülümseyen tek çocuktu. Babası daha 9 yaşındayken Jamaika’da öldürülmüştü. Kendisine rol model alabileceği bir baba figürü de artık yoktu. Ama bu suç şehrinden çıkmak onun en büyük isteğiydi. Yılmadı ve kendisine bir hedef belirledi;

“Ya 17 yaşına kadar İngiltere’de futbol oynuyor olacaktı ya da hapishanede…”

Haberin Devamı

Suç şehrinin futbol yıldızı

Ve bu yolculuğunda kendisine liderlik eden kişi ise annesi Nadine’den başkası değildi. Bilgeliğini ve sevgisini harmanlayan Nadine, Sterling’i bulundukları Getto’dan çıkarıp bir yıldız yaratmakta kararlıydı. Babasını kaybettiği yaşta Queens Park Rangers onu altyapısına dahil etti. Bu Sterling için ilk basamaktı. Tam 7 yıl boyunca burada kendini futbola adadı ve “Asla yalnız yürümeyenlerin” yolunun geçtiği Liverpool ona kapılarını açtı.

Bir babası yoktu ama ilk defa birisi (Brendan Rodgers) Sterling’e rol model oluyordu. Artık aradığı her şeyi Brendan Rodgers’da bulmaya başardı. İnandığı yolda hedeflerine ulaşmıştı. 17 yaşında hapishane kıyafeti yerine Liverpool forması giyiyordu. Annesi, Sterling için artık bir Mourinho’ydu. Attığı her adımı sorguluyor, güçlü kişiliğiyle onun hayatını yönetiyordu.

Yine de Maverley’de soluduğu nefes içindeki suç isteğini zaman zaman ortaya çıkarmasına engel olamıyordu. Kız arkadaşı Shana Ann Ross Halliday’e saldırmak suçundan mahkemeye çıktı. Olaydan aklandı ancak bir gece yattığı nezaret bile onu yeterince üzmeye yetti. Birkaç kez küçük trafik suçlarından hakkında davalar açıldı ama Sterling her seferinde futbola daha fazla sarılarak suç şehrinin unutmak istediği parçalarını daha da derinlere gömmesini bildi.

Haberin Devamı

Suç şehrinin futbol yıldızı

Kendisine örnek aldığı bir başka isim kaptan Gerrard’dı. Liverpool’un simgesi olan bir ismin kendisini desteklemesi Sterling için bir rüyadan farksızdı. Dışarıda anne Mourinho sahada ise kaptan Gerrard onu himayesi altına almıştı.

İki yıl önce doğan kızını kucağına alması Sterling için yeni bir başlangıçtı. O kadar çok çocuğa sahip çıkması ise pek çok dedikoduyu da beraberinde getirdi. İki kadından üç çocuk sahibi olduğu bile manşetlere taşındı. Hakkında “Kral Süleyman'dan bile daha fazla çocuğu var” yakıştırmaları yapıldı. Mücadele eden çocuklara destek vermeye kararlıydı. Köydeki yoksul çocukların tamamının okul masraflarını üstlenen Sterling oraya yeniden adım attığında ise bir kahramandan farksızdı. Çocuklarla birlikte sokakta top oynarken hepsinin gözündeki ışığı görebiliyordu. Aslında yıllarca kaçtığı o sokakların bir parçası olduğunu ve iyi taraflarını da görebileceğini artık anlamıştı.

Haberin Devamı

Sterling yoksul ve suçlarla dolu banliyö şehrinden çıkan şanslı adamlardan. Geceleri, İbrahimovic’in hayatını anlattığı “Ben Zlatan İbrahimovic” kitabını okurken, fonda dinlediği Beatles’ın unutulmaz şarkısı “I’m So Tired” sayesinde hayata gülümseyerek başını yastığa koyabiliyor.

Yazarın Tüm Yazıları