Fikret Orman ya ekonomi bakanı ya Faruk Süren olacak

2012’de göreve geldiğinde. Sempatisini yitirmiş, zilini hep icracıların çaldığı bir Beşiktaş vardı. Çünkü, 2004’ten itibaren ‘onlara’ benzemeye çalışmıştı.

Haberin Devamı

Fenerbahçe olmak, Galatasaray olmak istemişti Beşiktaş.

 

Şampiyonluğun transfer şampiyonluğundan geçtiğini sanıyordu.

 

Seba bilgeliğinden sıkılmıştı taraftar. Başkan Yıldırım da masaya hep yumruğunu vuruyordu, kaybedildiğinde:

 

Hakemlere mesaj atıyordu;

 

“PAF takımıyla çıkarım” resti çekiyordu.

 

Del Bosque’yi getiriyor,

 

6 ayda gönderiyordu, 8 milyon Euro’ya 9.5 numara Tabata’ya da 8 milyon Euro!

 

Beşiktaş çok gürültü çıkarıyordu. Sansasyonu eksik olmuyordu. Karşılığı sadece 1 şampiyonluk ve 500 kusur milyon lira da borç!

 

Haberin Devamı

Her kongrede başkan yeni bir stat maketi gösteriyordu. Portekiz işi 5’i bir yerde artı Guti de taktı. Fikret Orman da “Hesap soracağım” diyerek sükse yaptı.

 

Hesap soramadı, ancak o maketi gerçek yaptı.

 

Statsızken şampiyonluğa da oynattı. Daha da güzeli, takımı herkes sevdi. Metin-Ali-Feyyaz tadını verdi.

 

Liecester’ın Peri Masalı’ndan daha küçük değildi; statsız sezonun sonunda Arena’da şampiyonluk kutlamak.

 

Yani;

 

Orman 4 yılda stat yaptı, takımı şampiyon yaptı. Bir de Denetim Kurulu’na göre 1 milyar 262 milyon, Divan Kurulu’na göre 2 milyon 348 milyon TL borç yaptı.

 

Beşiktaş, bütün asetlerini hemen hemen sattı. Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nı kazanıp Cumhuriyeti ilan etti.

 

Ne dedi:

 

Asıl savaşımız şimdi başlıyor: Ekonomik savaş!

 

Haberin Devamı

Fikret Orman’ın da asıl savaşı ekonomik.

 

Bu savaşı da kazanırsa ekonomi bakanı bile olabilir!

 

Aksi haldeyse Galatasaray’ı UEFA şampiyonu yapan Faruk Süren’ın akıbetine uğrar...

 

NECiP iLE 10 YIL DAHA

 

VEDAT Özdemiroğlu, bir ‘futbol hastası’!

 

‘Deniz Tarafındaki Kale’ adlı şiir kitabını genişleterek yayınladı. E malum Beşiktaş her sene bir sürü transfer yapıyor.

 

Evet, siyah beyaz şiirler. 92 tane. Ancak kendine ‘futboleveser’ diyen herkes keyifle okur.

 

İlhamın neye kadir olduğunu görüyorsunuz. Hani Necip’i bir anlatışı var ki...

 

Başkan olsanız 10 yıllık kontrat imzalatırsınız. Her futbolcunun biyografisini 10 dizede bitiriyor. Roman olsa bu kadar iyi anlatılmaz. İşte Necip şiirinden bir bölüm...

 

Haberin Devamı

Her topçunun kendi formasını yıkadığı

 

Masum ruhlar çağından çıkıp gelivermiş işte Necip

 

Ne acayip.

 

ASIL ENGELLERi ‘ACIMAK’

 

Paralimpik sporcuları izlemek çoğu insan için kolay değildir. ◊ İtiraf edelim ki acıma duygusunu yenemezler, izlerken. Oysa paralimpikler ‘normal insanlar’a da örnek oluyorlar.

 

Bir futbolcu olsam, görme engellilerin maçını kaçırmam. Hani ‘maçı kafada oynamak’ deyimi vardır ya...

 

SESLE DÜŞLÜYORLAR

 

Görme engelliler bunun da ötesine geçiyorlar. Top, rakip, kale... Herşey onlar için ses. Penaltıda antrenör iki kale direğine de vuruyor. Böylece atışı yapacak futbolcu kaleyi düşlüyor. Atletizmde atletler bilekten kendilerine bağlanmış bir yardımcıyla koşuyor.

 

Haberin Devamı

Takeshi Kitano’nun birbirine kırmızı bir iple bağlı iki aşağı anlattığı The Dolls filmi gibi...

 

Paralimpikler için engellerin sıfırlandığı tek yer bence spor yaptıkları alanlar. Onları bizden ayrıştıran asıl engelleri yaratan toplumsal hayatın kendisi: Sokaklarımız, caddelerimiz, merdivenlerimiz, otobüslerimiz ve ‘acıma’ duygumuz!

Yazarın Tüm Yazıları