Seçimli mikro Türkiye dersi

ANKARA Ticaret Odası’nın başkanlık seçimleriyle ilgileneceğim, 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi.

Haberin Devamı

Zaten niye böyle bir şeyi 40 yıl düşüneyim; aklımı ziyan mı ettim?!

 

Ama ilgilendim işte. Peki niye?

 

Her şey televizyonda haber izlediğim bir miskinlik saatinde bültenin “Flaş, fıloş, fılaş” diyerek kesilmesi ve ekranda Osman Gökçek’in belirip ATO Başkanlığı’na aday olduğunu açıkladığı anda başladı.

 

“Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek’in ATO’ya aday olması niye bu kadar acil duyurulması gereken bir olay ki?” diyerek başka bir kanala geçtiğimde canlı yayının devam ettiğini gördüm.

 

Osman Gökçek’in adaylığının daha büyük bir anlamı olmalı diyerek Google Abi’den destekle arşiv haberler dünyasına daldım.

 

Haberin Devamı

Ve karşıma bir “mikro Türkiye” fotoğrafı çıktı. Memleketin irili ufaklı tüm kurumlarında benzerlerinin yaşandığı bir güç savaşını, karmaşık ilişkileri gösteren, baktıkça kirlenen bir fotoğraf...

 

ATO, İstanbul’dan sonra ikinci sırada yer alan, 150 bin üyesi bulunan dev bir yapı. Yönetim kurulu, meclis, komisyonlar, destek birimleri, dış hizmetler vb derken epeyce geniş bir bürokratik ağ.

 

Bütçesi nedir bilemedim ama ilk sıradaki İstanbul Ticaret Odası’nın 2016 bütçesi 260 milyon TL idi.

 

Üyelerden 165 TL ile 285 TL arası aidat alınıyor. “İri” üyeler de “tahakkuk eden ticari bilanço kârının binde 5’ini” ödemekte, “uçlanmakta...”

 

Bütçe sağlam, para güzel demektir...

 

HAYIR HASENAT İŞLERİ

 

Parayı yine üyelerini desteklemek için, girişimcilerin önünü açmak için, eğitimler vermek, seminerler düzenlemek için kullanıyorlar faaliyet raporlarına bakıldığında.

 

Haberin Devamı

Hayır hasenat işlerinde de bulunuyorlar ki; elleri dert görmesin. Emniyet’e 15 milyon TL, sel felaketine uğrayan Pakistan’a 1.5 milyon TL yardımda bulunuyorlar mesela ki; liste uzun.

 

Seçime dönelim...

 

Olayı anlamak için biraz geçmişe baktığımda 30 Ağustos’ta TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun “Bütün yönetim, yedekleriyle birlikte istifa etsin” dediği, gayet elektrikli bir ATO meclis toplantısına denk geldim.

 

Hisarcıklıoğlu’nun suçlamasının ardında “FETÖ’cü” iması yatıyordu, “Temizleyin kardeşim!” diyordu.

 

27 Ekim’e gelindiğinde FETÖ suçlamasının gölgesindeki Başkan Salih Bezci ve 8 yönetim kurulu üyesi istifa etti. İşte benim seyrettiğim Osman Gökçek haberi de bu istifanın ardından geldi.

 

Sonra neler yaşandı?

 

Haberin Devamı

ATO’ya seçime kadar kayyum atandı.

 

Osman Gökçek’in kesin kazanacağıyla ilgili yorumlar ön plana çıktı.

 

SÜRPRİZ ADAY

 

Seçime bir hafta kala Gürsel Baran sürpriz (sadece bana da sürpriz olabilir, bilemiyorum, kayboldum!) bir şekilde aday oldu.

 

Gürsel Baran’ın Emine Erdoğan’ın kuzeni olması kafaları biraz karıştırsa da Baran, 1 Aralık’ta Akit’ten Süleyman Yaşar’a şunları söylüyordu:

 

“...Başımız sıkıştığında o makamdan fikir alırız. Ama seçim öncesinde bu konuda herhangi bir temasımız olmadı. Söylediklerimin dışındaki yakıştırmalar doğru değil.”

 

Seçim pazar günü gerçekleştirildi.

 

Yüksek Seçim Kurulu’na “Hile yapılacak bu seçimde” başvurusu yapılacak derecede gerilim yüklü bir hava vardı; bu yüzden üst seviyede güvenlik önlemi alındı, cep telefonları alınmadı, kameralar kapatıldı vb.

 

Haberin Devamı

188 üye oy kullandı, geçerli 186 oyun 100’ünü alan Gürsel Baran, Osman Gökçek’i geçerek başkanlığa hak kazandı. Seçim sonrasında kazanan FETÖ’yle mücadeleye dikkat çekti:

 

“Bir 15 Temmuz süreci geçirdi ATO. 15 Temmuz sürecinden sonra kaybolan 3 yıl var 15 Temmuz’u da eklediğimizde bizim ülkemizin güvenlik güçleri var bunlar çalışıyorlar. Üzerimize düşen her şeyi yapacağız.”

 

Seçim sonrasında kaybeden de FETÖ’yle mücadeleye dikkat çekti:

 

“Burada özellikle süreç içerisinde FETÖ ile ilgili yaptığımız açıklamaların sandığa olumsuz yansıdığını düşünüyorum. Gürsel Bey sonuçta hakkı ile almıştır. Bu FETÖ ile mücadele edilmeyeceği anlamına gelmez.”

 

ATO Başkanlığı için yanıp tutuşan, son nefeslerine kadar yarışanların maceraları burada son bulmuş olabilir mi?

 

Haberin Devamı

Sabah’ta Rasim Ozan Kütahyalı “Yakın dostum” olarak tanımladığı Osman Gökçek’in seçimi kaybetme süreciyle ilgili bir yazı yazdı.

 

“CHP ve MHP’nin bazı sivri isimlerinin”, “böyle yapması hiç beklenmeyecek Rifat Hisarcıklıoğlu’nun”, eski başkan Salih Bezci’nin kurdukları ittifaka dair “Ne iş?” diyen bir tondaydı yazı.

 

Şöyle sorularla da bitiyordu:

 

“Osman, seçim sonucu açıklamasında FETÖ ile ilgili bazı açıklamalarından ötürü seçimi kaybettiğini ifade etti. Acaba dendiği gibi Salih Bezci ve Rifat Hisarcıklıoğlu 2014-15-16 yıllarında ATO ile FETÖ arasındaki ilişkilerin araştırılacağından mı çekindiler? Niye son anda bu tuhaf tablo oluştu? Açıkçası ben anlayamadım bu olayı. Niye Hisarcıklıoğlu ve Bezci böyle bir kavgaya hatta savaşa girmek istediler?”

 

Ben de sorularla bitireyim...

 

Bu ne biçim hikâye böyle?

 

Bu “Çöz beni arapsaçı!” dedirten ilişkiler yumağında ipler kimin elinde söyle?

Yazarın Tüm Yazıları