Sadullah Bey, Bozdağ’ı takip ediniz

IŞINLA bizi Scotty, bundan 4 yıl önceye...

Haberin Devamı

12 Eylül’deki referandum için hazırlıkların başladığı günler, 2010’un mart ayının son günlerindeyiz.
Hükümet adına Sadullah Ergin, Cemil Çiçek, Hüseyin Çelik, Ömer Çelik ve Bekir Bozdağ’dan oluşan ekip, 50 yayın kuruluşunun yayın yönetmenine hazırlanan paketi anlatmış.
Gelen itirazlara karşı duracak hükümet yanlısı gazetecilere, televizyonculara “cephane sağlama” toplantısı da diyebiliriz.
Dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin “power point” marifetiyle yaptığı sunumda AB üyesi ülkelerde HSYK (ve benzeri kurumlar) için nasıl bir seçim sistemi uygulandığını aktarmış.

*

Ergin’in o gün yaptığı sunumu, referanduma kadar iktidar muhibbi yazar/çizer/konuşur tayfasından kelimesi kelimesine epeyce dinledik ama hatırlatayım:
“Venedik Kriterleri vız vız vız...
İspanya’da 21 üye, Polonya’da 25 üye, Portekiz’de 17 üye, İsveç’te 11 üye var; vız vız vız...
Kral atıyor, parlamento atıyor, hükümet atıyor; vız vız vız...”
Malum, “Reis ‘Evet’ diyor”cular ve “Yezmez ama evet diyoz”cular defalarca tekrarladı savunma hattında.
Bir değişim yapılacaksa bile böyle olmaması gerektiğini söyleyenler, bu yapının yargıyı siyasallaştırabileceğini ve “bazı güç odaklarına mahkûm edebileceğini” söyleyenler sopalandı.
Ne statükoculoğu kaldı, ne postal yalayıcılığı “Yetmez, hayır” demeye cüret edenlerin.

*

Gün geçti, devran döndü can ciğer kuzu sarması olanların arası açıldı, 17 ve 25 Aralık derken bugünlere ulaşıldı.
Pazar günü HSYK için listeler yarıştı, hükümetin desteklediği bilinen liste yarıştan galip çıktı.
Gerek hükümetten, gerek hükümetin hık deyicisi gazetelerden gelen açıklamalar/haberler HSYK’daki “cemaat” etkisinin kırıldığı yönünde.

*

Günümüzün Adalet Bakanı Bekir Bozdağ çıktı mikrofonların karşısına ve konuştu:
“Hâkim ve savcılarımız ideolojik bir yargı anlayışına ‘Hayır’ demiştir!”
Coşkudan nereye koşacağımı bilemez halde oradan oraya sürüklenirken şöyle notlara çarpmasam iyiydi:
Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek, oyunu kullandıktan sonra kafeteryaya geçerek hükümetin desteklediği Yargıda Birlik Platformu’nun masasında oturdu...”
Tarafsızlığını belli etmek istemiştir, ideolojik yargı anlayışına karşı kafeterya eylemi yapmıştır herhalde bu durumda.
Neyse, kim seçimi nerede izledi, kimlere otobüs kaldırıldı, yakın markajcılar kimdi geçelim bunları.
HSYK seçimi, hükümetin istediği şekilde neticelendi.
Yeter mi?
Yetmediğini, “bu sistemin” yani 12 Eylül 2010’da “Hayır” diyenin kafasının gözünün yarıldığı bu sistemin değişmesi gerektiğini Bozdağ’ın şu sözlerinden anlıyoruz:
“Geçmişte seçim usulünün çok faydalı olacağına inanarak bu değişiklikleri yaptık ama gelinen noktada baktığımızda bunun pek çok sıkıntılar ortaya koyduğu da tartışmasızdır.
Bu seçim usulünün sonuç ne olursa olsun değiştirilmesinde Türkiye açısından, hukuk devleti açısından, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı açısından fayda vardır...”

*

Şimdiiii...
“Eh, pes yani! 12 Eylül’e giderken ‘Yapma, etme!’ diyenler ne diyordu?” demeyeceğim.
Ya ne diyeceğim?
Sadullah Ergin’in, yazının girişinde bahsettiğim 2010’daki toplantı çıkışında yaptığı açıklamayı hatırlatacağım:
“Bizim yaptığımız değişikliklerde HSYK’nın bağımsızlığı konusunda geriye değil, ileriye dönük bir düzenleme var. Bunun aksini ispat eden olursa özür dileyeceğim...”
Hatay’da yerel seçimi kaybettikten sonra sadece Twitter hesabından bayram tebriki ve çiçek/böcek fotoğrafı paylaşan Sayın Ergin...
“Özür dilemelisiniz” diye bastıracak halim yok, dilemeniz benim için çok da mühim değil zaten.
Fakat son gelişmeler ışığında cevvalce savunduğunuz HSYK’nın yapısı için bugün ne dersiniz?
Tüyo vereyim...
Bekir Bozdağ kolayını bulmuş, “Beyefendinin ayağına oturana kadar lostra” diyor; size de onu tavsiye ederim; başınız ağrımaz...

Yazarın Tüm Yazıları