Niye üzüyorsunuz Soma’nın patronlarını?

NİYE üzüyorsunuz bakayım Soma Kömür İşletmeleri AŞ’yi?

Haberin Devamı

Niye tazminat davası açıyorsunuz?
Tamam; 301 maden işçisi bir kazaya değil katliama kurban edilmiş!
Tamam; son kullanma tarihi geçmiş, kendine faydası olmayan gaz maskeleriyle yollanmışlar çalışmaya.
Tamam; alarmlar, uyarılar kâr hırsıyla görmezden, duymazdan gelinmiş.
Tamam; “ağalar” kazanırken işçiler üç kuruş için kölelik şartlarında çalıştırılmış.
Tamam; çıkan zehri algılamasın diye sensörlere borularla temiz hava üfleyecek kadar aşağılık işler yapılmış.
Tamam; “Kor haline geldi bu çıkan kömürler, yanacağız!” diyene “Sus! Daha fazla kömür, daha fazla para!” denilmiş.
Tamam, tamam, tamam!
Ama niye üzüyorsunuz bakayım Soma’nın patronlarını?

*

Bakın ne kadar içlenmişler.
Bakın ne kadar dertlenmişler.
Yüreği ciro aşkıyla, maden kapma telaşıyla, gayrimenkul sevdasıyla çarpan bu yüceler yücesi insanlar sonunda dayanamamış, avukatları aracılığıyla patlamış.
Hadise şöyle gelişmiş...
Madende kaybettiğimiz 301 madenciden biri olan İsmail Değirmen’in eşi Gamze Değirmen, Soma Kömür İşletmeleri AŞ’ye bir tazminat davası açtı.
Kendisi ve babasız kalan iki çocuğu Mehmet’le Yağmur adına toplam 393 bin TL tazminat istedi.
“Üzüldü” tabii şirket, alındı...
Daha önce zaten “Asıl mağdur benim” demişliği vardı aslan parçalarının.
Bu kez avukatları aracılığıyla daha net konuştu:
“Bir kusurumuz yok. Zaten bir kusurumuz olduğu ispatlanmadı...
“Nereden bilelim bunun bir ‘suikast’ olmadığını?”
“Talep edilen tutar felaketi özendirici hale getirebilir...”
“Her aileye 400 bin TL ödersek bu toplam 120 milyon 400 bin TL eder. Uçuk bir rakamdır bu...”

*

Haberin Devamı

Kıymetli okur...
Bu ifadeleri uydurmuyorum.
Hakikaten babasını, oğlunu, eşini, kardeşini kaybetmiş insanların tazminat talebine karşı “Felaketi özendirmek niyetinde misiniz siz kuzum?” deme cüreti gösterilmiş.
Hakikaten 2012’de 300 milyon TL ciro yaptıklarını böbürlenerek söyleyen, geçen sene için 758 bin TL vergi ödeyen şirket “Uçuk musunuz siz?” diyecek yüzü bulmuş.
Hal böyleyken hakaret harcamanın lüzumu yok...
Mevzuat onların, devir onların, yasal boşluklar onların, para onların, maden onların, hak onların, hukuk onların nasıl olsa...
Diyeceğim o ki; manzara böyleyken biz kim oluyoruz da tazminat istiyoruz, hesap soruyoruz?
Uçuk muyuz?
Felaket âşığı mıyız?
Bakın üzülüyorlar, saçma sepet savunma yapmak zorunda kalıyorlar.
Yazık!

Yazarın Tüm Yazıları