Kaybeden kimdir?

G.SARAY dün, taktik verilmiş takımdan çok, kas refleksine kuvvet sahaya salınmış bir ekip görüntüsündeydi.

Haberin Devamı

Canımız ciğerimiz Taffarel’in emeğine haksızlık etmiş olmayayım, teknik ekip işlerini layıkıyla yapmıştır bu zor süreçte. Ama takım belli ki belirsizlikten etkilenmiş; kafaları toplu halde karışmış vaziyette.

Antalya karşısında maçın başında Yasin’in gole dönüşen “İsviçre çakısı” gibi çok yönlü/marifetli vuruşuyla öne geçmesi olabilecek en iyi başlangıç senaryosuydu.


GÜZEL HİKAYE


Vücudu sahada, aklı kim bilir nerede olan bu takımın başına iş açmadan maçı tamamlaması mümkün olamazdı. Nitekim bir süre Muslera aracılığıyla direnen G.Saray, etkisiz oyununun cezasını yediği golle ödedi. Bağıra çağıra gelen bu golde hatasıyla ön plana çıkan Rodriguez’in ıslıklanmaya başladığı süreçte Podolski’ye yaptığı asist de futbolun güzel hikayeleri arasına girer. Genç bir oyuncuyu yıkmak tribünün görevleri arasında olmamalı. Yediği gole kısa sürede cevap vermenin rüzgârıyla biraz kendine gelen G.Saray, bu ikinci uyanıştan da beslenemedi ve yeniden yakalandı rakibine: 2-2.

Haberin Devamı


Uzatma dakikalarında G.Saray desteden bir joker daha çekti ve 3. kez öne geçti. Ama bunu bile koruyacak hali yoktu işte. Bu puan kaybından, bu dağınık takımdan dolayı oyuncuları veya teknik ekibi sorumlu tutmayacağız herhalde. Bu vaziyetten, bu dramdan sorumlu olanlar için bağırmaya başladı işte tribünler dün akşam maç sonunda. Sürpriz bir şekilde G.Saray camiasına en azından “Hımmm, olabilir” dedirtecek bir teknik direktör bulunamazsa tepkiye dağ dayanmaz...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları