Herkes kendine yakışanı yaptı

ŞEHİR eşkıyasının arkadaşımız Ahmet Hakan’a kalleşçe saldırmasının ardından herkes kendine yakışanı yaptı, yapmakta...

Haberin Devamı

Dünyanın dört bir yanından geçmiş olsun dilekleri, destek ve dayanışma mesajları yağdı, var olsunlar...
Sivil toplum kuruluşları, istisnasız bütün partiler net ifadelerle saldırıyı kınadı, sağ olsunlar...


*


AKP, üç saldırganın parti üyesi olduklarının ortaya çıkmasının ardından hemen ilişiklerini kesti.
“Ya ne yapacaktı?” demeyelim yine de biz, en azından bu sefer doğru olanı yaptılar.
Hürriyet’i basan eşkıyaya rehberlik hizmeti sağlayan Abdürrahim Boynukalın “Seni Divan’a verelim ama biraz göz önünden uzak dur hele” diyerek sahiplenildi, unutmayalım.
Soma’da özel harekât polisi gözcülüğünde yere düşen vatandaşı tekmeleyen “müşavir” Yusuf Yerkel nasıl kollandı, işine devam etti, hatırlayalım.
O yüzden bir ilk sayılır, sadece cesaretlendirmek için bile olsa “Yakıştı” demek, kutlamak gerekir...
Devletin hemen her kademesinden, siyasetin her noktasından ses gelirken Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu saldırı karşısında susmayı tercih etti.
Ona da susmak yakışıyor bu durumda demek...


*

Haberin Devamı


Meslektaşlarımız da kendilerine yakışanı yaptı ve yazdı, çizdi, konuştu.
Kimileri güçlü ve net bir şekilde...
Kimileri “Ayıp olmasın” diye...
Kimileri yürekten...
Kimileri paçalarından “Oh olsun!” ifadesi aksa da âdet yerini bulsun diye saldırıyı kınadı, lanetledi.
“Amasız yazıyorum ama...” diyerek, yarım ağız yazılmış “Cık, cık, cık!” yazısına içindeki çakalın gölgesini düşürmeyi ihmal etmeyenleri gördük.
İnsafını, vicdanını, meslek ahlakını, aklını, fikrini çarşıya çıkarsa iki paraya alıcı bulamayacak tiplerin nefret yazılarını gördük.
Tehdit, iftira, palavra dolu yayınlarla Doğan Grubu’nu hedef gösterme ihalesini kazanmak ve “Aferin!” almak için alçalarak yarışanların çirkin başlıklarını, kuyruklu yalanlarını gördük.
Hâsıl-ı kelâm, dediğim gibi herkes kendisine yakışanı yaptı.
“At atlığını iti itliğini bilir, yapar” demişler ya; işte o hesap!


*


Ahmet Hakan eskilerin “Meclis-i sühanda bileği bükülmez” dedikleri tarzda, söz meclisinde bileği bükülmez bir gazeteci.
Doğru söz kırılmaz, bükülmez...
Geçmiş olsun sevgili Ahmet, çok geçmiş olsun...

Yazarın Tüm Yazıları