Hassas gündeme demeç atmayalım atanı uyaralım

EVLERDEN ırak...

Haberin Devamı

Ama ekonomideki titremeyi hissediyor musunuz?
Ekonomi uzmanı değilim fakat dolar coşunca 1994’ü, 1999’u ve muhakkak 2001’i hatırlayarak ben de bu titremeye eşlik etmeye başlarım.
Şu anda yaşadığımız duruma kriz demek haksızlık olur, bunu biliyorum.
Dünyada, özellikle bölgemizde yaşanan krizlerin, Ukrayna’nın, Yunanistan’ın etkileme-tetikleme gücünün farkındayım.
Büyümeye, üretime değil de petrol fiyatındaki düşüşe kuvvet de olsa cari açığın azalmasına müteşekkirim.

*

Ekonomiden anlamayan biri olarak durumu daha net görebilmek için uzmanlara bakıyorum, yazdıklarını okuyorum ben de.
En objektifinden, siyasi bagajı dolu olanına kadar hepsinde bir “Aman diyeyim!” halini okumak mümkün.
“Vaziyeti” tamamen dış gelişmelere bağlayanlar...
Faturayı her halükârda Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın önüne koymaya hazırlananlar.
Suçu “faiz-enflasyon” tartışmasını harlamaktan bıkmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’da görenler...

*

Görüşlerine çok güvendiğim Uğur Gürses, Cumhurbaşkanı’nın “faizleri baskıyla indirme” hamlesinin döviz kurunun artışına, bunun da enflasyondaki artışı tetiklediğine, nihayetinde oluşan manzaranın da faizi düşürülemez hale getirdiğine dikkat çekiyor.
Gürses’in “kaybet-kaybet” olarak adlandırdığı bu durumu ve yaşanan türbülansı atlatmak için yapılacak karmaşık işlemleri ben bilmem.
Ama “gündeme demeç fırlatmanın” ve “ortamı germenin” kimseye yaramadığını bilirim, yaşayarak öğrendim.
Ali Babacan’ın “Yok ağlamıyorum, gözüme demeç kaçtı” havasıyla durumu kontrol etme çabası takdire şayan.
Bu çaba Başçı’nın lojmanını boşaltmasını “normal” göstermek için yeterli olabilir belki ama Latin Amerika dönüşü gelebilecek bir “Eyyyy!” silsilesini savuşturabilir mi?
Pek umutlu değilim...
19 Şubat 2001’de anayasa fırlatılmasının ardından olanları, sonuçlarını hepimiz biliyoruz.
O bakımdan...
Lütfen hassas gündeme demeç atmayalım, atanları uyaralım...

Yazarın Tüm Yazıları