Bir köfteciye saygı duruşu

KÖFTECİ Hüseyin’e gitmeye başladığım dönemde rahmetli Hüseyin Bey hâlâ tezgâhın başındaydı; seneyi tam hatırlamıyorum ama 1980’lerin sonları veya 1990’ların hemen başları olmalı.

Haberin Devamı

Fitaş Sineması’nın arka sokağında küçücük bir dükkânda, her iyi köfteci gibi sadece köfte ve piyaz satıyordu.

Ama ne köfte! Kâğıt üzerinde gelen o mükemmel köfteden bugüne kadar kaç porsiyon yemişimdir hesaplamam mümkün değil!
Aradan geçen yıllar içinde sağlam karakterli, eşine günümüzde az rastlanır bir esnaf dürüstlüğüne sahip Hüseyin Bey’i kaybettik.
Ne mutlu ki oğlu da babasının yüzünü kara çıkarmayacak şekilde devam etti mesleğe.
Yıllar içinde tek değişiklik, aynı sokakta, eski dükkânın tam karşısına taşınması oldu sadece.

 

GEÇ KALAN DÜŞÜNSÜN

 

Köftenin kalitesi hiç bozulmadı, dükkânın düzeni hiç değişmedi.
Neydi bu düzen?
Öğlen 11.30-12.00 gibi hazırlıklar tamamlanır, küçük dükkân müşteri kabul etmeye başlar, en geç saat 15.00 civarı köfte biter.
Müşteri gelmeye devam ediyor diye köfte yapmaya devam edilmez. Şanslı olan yakalar ve yer, geç kalan da “Gelecek sefer erken gelmek lazım demek ki” diye dersini alır.
Mis gibi köfte, yanında isteğe göre soğan, biraz kırmızı lahana, çıtır çıtır taze ekmekten oluşan “o enfes mönüyü” bir kez tatma şansına erenler bir daha muhakkak gelecektir zaten, kaçarı yoktur.

 

Haberin Devamı

YIKILMADAN HEMEN ÖNCE

 

Cuma günü öğlen saatlerinde Taksim’de ufak tefek bazı işlerimi hallettikten sonra tiryakisi olduğum o köftenin hayaliyle dümeni Hüseyin’in sokağına kırdım.
Dükkânın önüne vardığımda personelin kapının önünde durduğunu gördüm.
“Hayrola? Köfte yok mu yahu?” diye takıldım.
Gülerek “Pazartesi açacağız, ufak bir tadilat...” dediler.
Küçük diyemeyeceğim bir hayal kırıklığı yaşadığımı itiraf etmeliyim. “Kısmet değilmiş, gelecek sefere” diyerek rotayı “yemeği geçiştireceğim” bir başka mekâna çevirdim.
Yaklaşık bir saat sonra eve vardığımda “Beyoğlu’nda iki bina yıkıldı” haberini aldım.
Sosyal medyada “Köfteci Hüseyin’in de bulunduğu bina yıkıldı” detayını görünce yaşadığım üzüntüyü ve telaşı tahmin edersiniz.
Neyse ki kısa süre içinde kimsenin canının yanmadığını öğrendim.
Başta Köfteci Hüseyin personeli olmak üzere yıkılan o binalarda ekmek parasını kazanan bütün dostlarıma büyük geçmiş olsun.
Umarım en kısa zamanda toparlanırlar ve yeniden dükkânlarını açarlar, benim gibi müdavimlerinin yüreğine su serperler.

 

Haberin Devamı

BOYNUMUN BORCUDUR

 

Yıkılan bir binadan, sevilen bir köftecinin hikâyesinden bahsetmemi “böylesi yoğun bir gündemde” gereksiz veya abartılı bulanlar çıkabilir.
Ancak her şeyin hızla vasatlaştığı, uyduruklaştığı, sahteleştiği bir düzende, işini layıkıyla yapan esnafın mumla arandığı günümüzde, Köfteci Hüseyin’e saygı duruşunda bulunmak, yıkılan bir binadan kişisel bir tarih dökümü çıkarmak boynumun borcudur.
O borcu biraz olsun ödemeye çalıştım, durum bundan ibaret.
İyi pazarlar dilerim.

Yazarın Tüm Yazıları