Evli mutlu sıkıcıyım

Üç yıldır Demet Akbağ ile röportaj yapmak istedim. Ne zaman harekete geçtiysem ya dizi çekiminde, ya ödül törenindeydi.

Haberin Devamı

Ata, Demet ve ben bir araya gelince gülmekten yerlere yattık. Oyunculuğu tabii ki tartışılmaz ama o anneliği, dostluğu ve kadınlığında da harika biri... Ben ona Türkiye’nin Meryl Streep’i dedikçe Belgin Doruk gibi kırılıp “Aman efendim” diye işi espriye vursa da o gerçekten pamuklara sarıp sarmalayıp, korumamız gereken bir yürek... Buyrun efendim işte karşınızda Demet Akbağ...

Evli mutlu sıkıcıyım
Fotoğraflar:Mustafa ÖZKÖK

* Sen nasıl bir kadınsın ya!
- Bunu kötü anlamda söylemediğini düşünüyorum (kahkahalar).

* Tabii ki söylemiyorum. Ne yaşadın, nasıl oldu da ‘Türkiye’nin Meryl Streep’i’ haline geldin?
- Aman efendim, beni utandırıyorsunuz (Belgin Doruk taklidi yapıyor). Valla aslında çok da değişik bir hikayem yok. Tiyatroya Gazanfer Özcan-Gönül Ülkü’yle başladım. Ardından Dormen Tiyatrosu, derken de Ferhan Şensoy ile yollarımız kesişti.

* Öyle bir anlatıyorsun ki duyan da bunlar çok sıradan şeyler zannedecek. Sahi sen ne ara bu kadar mütevazı oldun ya?
- Valla ben de anlamadım ki, sanırım az önceki Belgin Doruk rolünden çıkamadım hâlâ. Şaka bir yana Dormen Tiyatrosu’nda geçirdiğim iki yıllık dönemden sonra bir süre ara vermiştim. Rasim Öztekin de o zamanlar Yeşil Kabare’de Ferhan Şensoy’la şov yapıyordu. Bana “Ferhan, Yorgun Matador adında bir oyun sahneye koyacak. Çok ilginç bir konusu var. Sen de girsene ekibe” dedi. Bu teklifle birlikte Ferhan’la çalışmaya başlamış olduk.

* Ee haydi ama Yılmaz Erdoğan ne zaman devreye girecek?

- Dur patlama İzzet! Yılmaz’la biz zaten tanışıyorduk. İbrahim Tatlıses ve Hülya Avşar’la “Mega Show”u yaparken bazı skeçlerini o yazmıştı. Rasim (Öztekin) de ortak arkadaşımızdı.

* Her taşın altından da Rasim Öztekin çıkıyor!
- İyi ki de çıkıyor! Rasim ve Yılmaz, Ferhan Şensoy’un Nöbetçi Tiyatrosu’nda birlikte çalışmışlar. “Bu çocuğun kalemi çok sağlam” diye tanıştırmıştı bizi. Ben zaten Yılmaz’a “Haşlama Taşlama”yı yazdığı dönemlerde göz koymuştum. Çok istiyordum onunla çalışmayı...

* Keşke başka bir şey dileseymişsin...
- Niye ayol, neyimizi beğenmiyorsun anlamadım (kahkahalar)! Neyse Yılmaz, bir gün Necati (Akpınar) adındaki arkadaşıyla çıkıp geldi. Beşiktaş’ta eski bir sinema aldıklarını, içini yıkıp yeniden yapacaklarını söyledi. Bizimkiler sinemayı yıkmış ama ne yapacaklarını bilmiyorlar.

* Ben olsam Beşiktaş’ın orta yerine bir kültür merkezi yapardım...

- Allah Allah bu onların aklına nasıl gelmedi acaba (gülüyor). Dediğin gibi BKM’nin temelleri o dönem atılıyordu. Yılmaz ile Necati’nin ellerinde de “Otogargara” diye bir oyununun metni vardı... Tekliflerini kabul edince kadın başrol için tekste yeni bölümler eklendi ve “Bismillah” deyip başladık.

Evli mutlu sıkıcıyım

BİR GÜN CEM UZAN ARADI, “GEL BİZİM KANALDA NE İSTİYORSAN YAP” DEDİ

* Şuttt ve goooooooooool!

- Hem de 90’dan! Bunun üzerine bir gün Star TV’nin o zamanki sahibi Cem Uzan arayıp “Gel bizim kanalda ne istiyorsan yap” demez mi? Ben de o ara Ulusal Kanal’daki skeçlerimi bitirmiş, sadece “Otogargara”yı oynuyordum. “Tamam Cem Bey ama artık skeç yerine dizi gibi kalıcı bir iş yapmak istiyorum” diye bir teklifle cevap verince, olumlu karşıladı. Durumu Yılmaz’a anlattım. Öğrenince sevinçten havalara uçmuştu, çünkü tiyatronun koltuklarını yenilemek için Necati’yle tefeciden faizle para almışlardı. Borcu bilet satışından kazandıklarımızla ödeyecektik. Televizyona iş yaparsak...

* “Yırtarız!” dediniz...

- Aynen öyle (gülüyor). Yılmaz hemen “Bir Demet Tiyatro”nun ilk bölümünü yazdı. Ama o zamanlar adı Lütfiye Abla’ydı. İlk altı bölüm yayınlandı ama reytingler yerlerde sürünüyor. Doğal olarak da kanal diziyi kaldırmayı düşünmeye başladı.

* Reyting canavarının ilk sürümüyle karşı karşıya geldiniz yani...

- Sorma bir türlü kurtulamadık o lanet olasıcadan (kahkahalar). Sonra herkes birbirine “İzledin mi çok komik” demeye başlayınca dizi fısıltı gazetesiyle bir anda popüler oldu. Gerisini biliyorsun zaten, yedi sene dur durak bilmeden devam ettik. Böylece koltukları da tefeciden kurtarmış olduk (kahkahalar).

Haberin Devamı

ERKEĞİMİN GEYŞASI OLURUM
* Yılmaz Erdoğan’la yollarını ayırdıktan sonra hayatının baharını yaşadığını düşünüyor musun?

- Tam tersine Yılmaz’la çalıştığımız yıllara “Lale Devri” diyoruz. Bu devrin içinde beni ben yapan her şey mevcut.

* Senin ağzından laf alamayacağım galiba. Herkes sana bayılıyor, peki sen beğeniyor musun kendini?

- Beğeniyorum tabii… Kolay çirkinleşip, birazcık rötuşla yüzüne bakılır hale gelebilen bir fizyonomim var benim. Bu büyük bir avantaj. Çok şişman, çok çirkin, en güzel gibi çoklarım ya da enlerim yok. Bacaklarım hiç fena değildir. Hafif bir dekolte verince de birden bire kadın oluveririm (kahkahalar).

* Evdeki tarzın Firuzan gibi iddialı mı, yoksa Feriştah gibi mi?
- Valla evde pijama ve eşofmanların rahatlığını hiçbir şeye değişmem. Kombinimi tamamlamak için de stilettolarımdan vazgeçmem (gülüyor). Tabii bu durumdan şikayet edenler de var ama ne yapayım ben buyum.

* Kocanın gözü dışarıya kayar diye korkmuyor musun hiç?
- Yok ya korkmuyorum. Ama bazen “Neden korkmuyorum, acaba yanlış mı hareket ediyorum?” diye bir korku da gelmiyor değil (kahkahalar).

* Koskoca Demet Akbağ’sın, özgüvenin tavan yapmış olabilir mi?

- Alakası yok! Galiba Zafer’le (Çika) birbirimizi orta yaşlarda bulduğumuz için daha olgun bir ilişkimiz var. Her şeyden önce biz çok iyi iki arkadaşız. Belli bir zamandan sonra konuşmadan, kaşınla gözünle anlaşıp, ortak şeylerden zevk alabiliyorsan bu iş yürür. Yoksa tabii ki bir ilişkinin 15-20 yıl boyunca tutkuyla devam etmesi mümkün değil.

* Hem evde PTT (pijama, terlik, televizyon) takılıyorum diyorsun, hem de geçtiğimiz hafta verdiğin bir röportajda “Kocamı hâlâ cezbediyorum” diye açıklama yapıyorsun. Bu ne yaman çelişki annem?
- Herkes böyle açıklamalar yaptı, ben yapmadığım için içimde kalmış herhalde. Al bir tane de sana başlık vereyim istersen; erkeğimin geyşası olurum. Nasıl (kahkahalar)? Şaka bir yana biraz erotik bir açıklama yapmışım ama bunda utanılacak ne var? O röportajda kaç senedir birlikteyiz ama aramızdaki ateş sönmemiş demek istemiştim.

* Valla bana biraz müstehcen geldi, baksana yanaklarım kızardı...

- Ay yerim seni ben, merak etme çocuğum büyükler arasında olur böyle şeyler (gülüyor). İşin aslı şu; hayatımı dışarıdan biri görse ne kadar sıkıcı der. Anlayacağın evli, mutlu ve sıkıcıyım!

* Ay valla benim bile içimi baydın!
- Aksini iddia eden mi var? Müjdat Gezen’e hakkımdaki haberlerin sıradanlığıyla ilgili takılıyordum. O da bana “Evladım sen hiç Kadıköy vapuru 9.30’da iskeleye yanaştı diye haber yapıldığını gördün mü? Ancak vapur kaza yaparsa haber olur” demişti. Şurada bir kavga olsa da seyretsek denilebilecek model hatunlardan değilim ben galiba.

* Polemik yok, aşk skandalları yok, orada burada yakalandı yok, yeni araba aldı hiç yok aksine sıradan bir hayat var. Peki insanlar seni neden bu kadar seviyor?
- Samimi ve dürüstüm de ondan... Hiçbir zaman kendimi olmadığım biriymiş gibi göstermedim. “Bilmem kime şunu diyen Demet Akbağ, şurada yürüdü” cümlesini kurdurmadım kimseye.

* Bari şimdi öyle bir cümle kur... Mesela kendini bir Hülya Avşar kadar başarılı görmüyor musun bu konuda?
Ata Demirer: Bir Alex değilim de de kapansın şu konu Allah aşkına!
Demet: Bir Alex değilim (kahkahalar)!

* Sen kimselere öyle cümleler kurdurma, sonra da git “Hâlâ kocamla birbirimizi cezbediyoruz” diye açıklama yap!

- İzzet bak geliyor terlik (gülüyor). Zafer’i sen de tanıyorsun, yalan mı demişim. Bekar olsam yine bu adama aşık olurdum diyorum dahası var mı?
Gidip “Sana göbek bile yakışıyor kocacım” diyorum sonra da kendime kızıyorum. Çünkü bunları söyleyince şımarıyor adam. İnanır mısın vücuduna hiç dikkat etmiyor.

Evli mutlu sıkıcıyım

İNSAN BUNCA YIL BİR KERE KÖTÜ ŞAKA YAPMAZ MI, ZAFER YAPMADI

* Zorlama işte hâlâ sırılsıklam aşıksın adama!

- Adam iyi kardeşim; iyi koca, iyi baba... Bir kere çok eğlenceli ve şakacı. Bizler, bizi güldürmeye çalışıp da beceremeyen insanlardan çok sıkılırız. Ya insan bunca yıl bir kere bile kötü şaka yapmaz mı arkadaş? Yapmadı işte!

* Evde komedi dalında gizli bir rakibin var yani?
- Ona sorarsan; “Ben sizin yanınızda komediyi öğrendim, eskiden böyle değildim” diyor. Öyle bile olsa, bu onun çok iyi bir öğrenci olduğunu gösterir. Zaten etrafımdaki herkes, benden çok onunla samimi... Yılmaz bir senaryo yazar, “Zafer bir okusun” der. Ata, “Toplantıya Zafer Abi de gelecek değil mi?” diye sorar, anlamadım valla ben bu durumu (gülüyor).
-Ata: Zafer Abi süper bir beyin, duygusal zekası çok gelişmiş bir adam... Ama Demet Abla’mın yeri apayrıdır bende. Biz onunla domatesle peynir gibiyiz (kahkahalar).

* Kocanı kıskanmıyor musun hiç?
- Yok ya biz o devreleri çoktan geçtik, kapattık. Ama bak oğlum Ali’yi kızlardan kıskanıyorum.
-Ata: Ali de tam Fernando Torres’in küçüklüğü ama!

* Sen kötü kaynana olacaksın belli oldu...
- Kız arkadaşı ya da karısı beni çok sevsin isterim. Ama oğlumu da çok sevmeli. Erkek anneleri oğullarını çok seven kızları severler.

* Doğmamış çocuğa don biçip Ali’nin evliliğinden bahsedeceğine kendi nikahını anlatsana...
- Ne sorsan cevaplıyorum bir de üzerine azar işitiyorum, manyak mısın ayol! (kahkahalar)

* Tamam hemen atarlanma!
- Sana kızar mıyım canım hiç ben, anlatıyorum bak dinle... “Otogargara” turnesinden sonra Çeşme’de eğlenmeye gittiğimizde Zafer’le orada tanıştık. Görür görmez gülüşü beni çok etkiledi. Ama o gün ne telefon numaramı istedi, ne otelin adını aldı. Ünlü kadınların peşinden koşan erkeklerden olmadığı için de kazanan o oldu. Flört etmeye başladığımızda ikimiz de orta yaşlardaydık. Evlenmeyi düşünmüyorduk, çocuk olursa nikah masasına otururuz diyorduk.

* Ve oturdunuz...

- Evet, çünkü Ali’ye hamile olduğumu öğrendim. Ben erken evliliğe inanmıyorum, hatta biraz da gereksiz buluyorum. 25’inde çocuk doğurup anneme “al sen bak” demek de istemezdim açıkçası. O zaman çocuk senin olmuyor ki. Neyse, Zafer’in doğum günü olan 30 Ağustos’ta da müjdeyi verdim. 1,5 ay sonra Milano’da konsoloslukta nikâh masasına oturduk.

* Sizinkiler ne tepki verdiler?
- Bizi zaten herkes çift olarak görüyordu. Nikâhtan önce de hamileliğimi öğrendikleri için çok şaşırmadılar.

* Ve oğlunu kucağına aldın...
- Ben hep bir kızımın olacağını düşünmüştüm. Ama doktora gidip ilk kalp atışını duyunca her şey değişti. Yaşım da olduğu için tek dileğimiz sağlıklı bir bebek dünyaya getirmekti. Ali’ye 5,5 aylık hamileyken “Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü”yü oynadım. Öte yandan da “Bir Demet Tiyatro” devam ediyordu. Anlayacağın Ali bana çok uğurlu geldi.

* Mutsuz kadın tiplemelerinde çok başarılı olmanın nedeni özel hayatındaki bu mutluluğun olabilir mi?
- Sanmıyorum... Bu durumu yüksek empati yeteneğime bağlıyorum. Hatta fazla empatinin bana zarar getirdiğini düşünüyorum.

Evli mutlu sıkıcıyım

Haberin Devamı

HAYATIMDA İLK KEZ KÖTÜ KADINI OYNUYORUM

* “Eyyvah Eyvah”taki Firuzan fenomen olmuştu. Niyazi Gül’de kim olarak çıkıyorsun karşımıza?
- Hayatımda ilk kez kötü bir kadını canlandırıyorum.
Ata: Filmden önce “Çok değişik bir rol. Seni ilk defa böyle görecekler” deyince hemen kabul etti. İnanıyorum ki izleyiciden çok güzel tepkiler alacak.

* Sence Türkiye’de Demet Akbağ’ın alternatifi var mı?
- Demet: Olmaz mı canım, herkesin bir alternatifi mutlaka vardır.
*Ata: Bir kuşak öncesinde Nevra Serezli, Ayşen Gruda, Perran Kutman gibi muhteşem komedyen kadınlar var ama şu anda Demet Abla’nın bir alternatifi olduğunu açıkçası düşünmüyorum.
Demet: Yasemin Yalçın’ı unutmayalım. Ama onun haricinde aklıma pek kimse gelmiyor.

* O kadar fazla karakter canlandırdığın için yılanlık yapıp gençlerin önünü kapattığını düşünüyor musun?
- Asıl yılan sensin (kahkahalar). Tam tersi, o yolu sonuna kadar açtım. Bir Demet Tiyatro’nun bir bölümünü seyret, oradaki herkes şimdi çok ünlü... Ben gerçek oyuncuyla oynamayı severim. Pas alamazsan gol atamazsın.

* Bu futbol takıntın nereden geliyor Allah aşkına?
Ata: Futbol asla sadece futbol değil ya, oradan geliyor (gülüyor).
Demet: Tenisten mi örnek vereyim anlamadım. Sıkılırım ben öyle o topu atacak da sen bekleyeceksin tarzı oyunlardan. Kalabalık olacaksın ki tadı çıksın (kahkahalar).

* Bu arada üniversitede ders vermeye de başlamışsın...
- Bahçeşehir Üniversitesi’nde bir senedir çocuklarla sohbet ediyoruz. Hoca oldum dersem ayıp olur ama öğrencilerle tecrübelerimi paylaşıyorum.

* Küçük Demet’ler mi saracak yani dört bir yanımızı?
- Neden Demet olsunlar ki, hepsinin ayrı bir tarzı var. Kendileri olsun yeter. Ayrıca ben parfüm müyüm de tester boylarımı yapsınlar! (kahkahalar)

Evli mutlu sıkıcıyım

Haberin Devamı

BENDEN KÜFÜR DUYAMAZSIN

* Ata’nın albümü çok tuttu, peki senin sıran ne zaman gelecek?
- Sesimi oyunculuğum için kullanmayı seviyorum. Sadece kulağı olan ve doğru sesten şarkı söyleyebilen biriyim. Bu Ata’nın eline su dökemem, çünkü beyefendi müzisyen aynı zamanda.

* Ama sende de Allah vergisi bir kulak var...
- Kabare ve şovlarda şarkı söyledim ama ben hep birilerinin sesini taklit ediyordum. Mesela bir enstrüman çalma yeteneğim olsun çok isterdim. Yabancı oyunculara bak hepsi dans eder, enstrüman çalar, şarkı söyler. Yaşıma göre dansta da fena değilim. Bir müzik aleti çalıp, gerçekten şarkı söyleyebilseydim tam donanımlı oyuncu olurdum. Ama bir müzikalin içinde de hiç fena durmam hani (gülüyor).

* 10 parmağında 10 marifet... Çıkıp stand-up yapayım, iki de küfür sallayıp sahnenin tozunu attırayım demiyor musun hiç?
- Yeri geldiğinde nazik ve ölçülü olarak, kibarlığımı bozmadan laf koymayı severim. Nezaket sınırında kaldığım için de kadınların tek başına sahnede olma şansları çok zor. Küfür, kadına yakışmıyor çünkü itici duruyor.

* Ama sana çok yakışıyor...
- Bunu kim söyledi? Ben hiç böyle bir şey duymadım. Filmlerimde canlandırdığım kadınlar eder ama özel hayatımda benden küfür duyamazsın.

* Sinemada bu kadar yol almışken, seni son zamanlarda neden televizyonlarda göremez olduk?
- Valla herhalde yapımcılar beni televizyonda iyi ağırlayamayacaklarını düşünüyorlar. Halbuki beni iştahlandıracak, içime sinen güzel bir rol olursa oynamak için her şeyi yaparım.

* Dizilerin bir bir yayından kalkmasına ne diyeceksin?

- Tutan her iş güzel değil ama gel gör ki benim beğendiğim dizilerin hepsi yayından kalktı. Orada oynayan oyuncular başarısız mı? Hayır ama şu reyting sistemi oyuncuları küstürmeye sonunda başardı.

* Benim sadık yarim sinemadır mı diyorsun?
- Aynen... Çünkü yakışıklı gence ve güzel kıza yazılmış senaryolar dışında da çok başka işler yapılabiliyor sinemada. Bir de ben ağzından çıkanı kulağı duymayan oyuncularla çalışmaktan zevk almıyorum. Allah bereket versin işlerim açık (gülüyor). Bu arada yakında bir sürprizim olabilir...

* Yoksa Çağan Irmak’ın yeni filminde mi oynayacaksın?
- Her şeyi de bilme be kardeşim! Evet Çağan’la her kadının hoşuna gidecek bir rol için flört ediyoruz. Benim için ilginç bir deneyim olacak.

* Kadro belli mi peki?
- Şu an sadece ben varım. Boşuna ağzımı arama, daha fazla bir şey söylemeyeceğim (gülüyor).

* Valla sendeki de şans baksana Nuri Bilge gidiyor, Çağan Irmak geliyor... Ata desen her daim yanında...

- Haklısın, şansım bu ara çok açık.
-Ata: Fatih Terim nasıl en iyileri kadroya alıyorsa, Demet de bizim için kadronun en iyilerinden. Nuri Bilge’nin filminde oynadı Altın Palmiye aldılar, “Eyyvah Eyvah”ta oynadı Yeşilçam’dan ödül aldı, Yılmaz Erdoğan’la oynadı Altın Portakal aldı. Daha ne olsun. Asıl Demet Abla’nın bizimle olması bir şans...

Yazarın Tüm Yazıları