Aynı ev seksi öldürür

Bizim ‘Dört Benzemez’in bu haftaki konuğu Okan Bayülgen’di... Onu uzun uzun yaldızlı cümlelerle anlatmaya hiç gerek yok. Çünkü neredeyse çeyrek asırdır hayatını bütün ülkenin gözü önünde yaşıyor. Biz ekip olarak kendisinden fazlasıyla istifade ettiğimiz şahane saatler yaşadık. Umarım masadaki muhabbetin lezzetini satırlara da yansıtabilmişimdir efendim...

Haberin Devamı

Aynı ev seksi öldürür

◊ Hanımlar beyler, ellerinizdeki telefonları bırakırsanız muhabbete başlayabiliriz...
- Gonca Vuslateri: Ay İzzet bir dakika şu fotoyu repost yapıp bırakıyorum.
- Seray Sever: Sevgilim Dubai’de, onunla FaceTime yapıp hemen geliyorum...
- Kenan Erçetingöz: Okan’ın elinde telefon yok, onunla konuşsana!
◊ Okan hayırdır senin yok mu sosyal medyada “acil” bir işin?
- Okan Bayülgen: Mümkün olsa elime bile almam telefonu. Geçen sene altı ay hiç kullanmadım inanır mısın? Tek kelimeyle müthişti o günler. Fakat sonradan çocuğum olduğu için mecburen tekrar yanımda taşımaya başladım.
◊ Bir çeşit dijital detoks yaptın yani...
- Okan Bayülgen: Evet çünkü rahatsız oluyorum ve sevmiyorum abi bu mereti...
- Kenan Erçetingöz: Bu iletişim çağında altı ay nasıl dayandın telefonsuzluğa?
- Okan Bayülgen: Yahu zaten düşünecek olursan rutinimizin dışında pek bir hareketimiz yok. Hiçbirimiz kalkıp da “Gel Vefa’ya boza içmeye gidelim” demiyoruz. Gezdiğimiz, vakit geçirdiğimiz yerler hemen hemen hep aynı. Mesela ben Galata civarında dolaşıyorum. Bir restoranda veya dükkanda değilsem diğerindeyimdir. Altı ay boyunca ne yaptım? Gittiğim yerlerin sabit telefonlarını kullandım. Kimi aramam gerekirse arıyordum, onlar da bana geri döndüğünde garson gelip haber veriyordu. 
- Gonca Vuslateri: Ay aynı eski filmlerdeki gibi... (Kahkahalar) 
- Okan Bayülgen: Aslında ben medya ve iletişim konusunda hep erken öten horoz oldum. Mesela artık her yerde internet bağlantısı olduğundan telefon hatlarını kullanmadan yaşayabileceğimizi düşünüyorum.
◊ Abi önce sabit telefon hatlarından faydalandığını anlatıyorsun, sonra kalkıp hatları cümleten kapatalım diyorsun...
- Okan Bayülgen: En nihayetinde kaçış yok modern çağın getirdiklerinden. Altı ayın sonunda yine aldım işte telefonu elime. 
- Gonca Vuslateri: Nedir bu hatların kapanma meselesi? Vallahi benim hatlarım karıştı...
- Seray Sever: Aç artık beynindeki şu wi-fi’yı Gonca! (Kahkahalar)
- Okan Bayülgen: Hah işte tam da bundan bahsediyorum. Herkes wi-fi şifresini kaldırsa, telefon hattı kullanmamıza gerek kalmaz. Düşünsenize arabada giderken bir sürü ev ve işletmenin wi-fi hesabı çıkıyor telefonlarımızın ekranında. Fakat tabii kilitli olduğu için hiçbirinden faydalanamıyoruz.

MİLLET EŞİNİN SURATINDAN ÇOK INSTAGRAM’A BAKIYOR

◊ Oldu olacak evlerimizin kapılarını da açalım...
- Okan Bayülgen: Eh tabii insanların bu güveni suistimal etmemesi lazım. Sen gidip adamın bağlantısından devasa dosyalar indirmeye kalkarsan işin boku çıkar.
- Gonca Vuslateri: Niye bu kadar esir olduk sosyal medyaya peki? Millet evinde eşinin suratından çok Instagram’ına bakıyor...
- Okan Bayülgen: Çünkü insanlar o sanal dünyada yaşamayı seviyor. Adama tam bir şey anlatıyorsun, pat diye akıllı telefonuna bakmaya başlıyor. Herif resmen senin gerçek muhabbetinden sıkılıp Facebook’a kaçıyor.

Haberin Devamı

Aynı ev seksi öldürür

Haberin Devamı


SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI AĞIR BİR PORNOGRAFİ


- Seray Sever: Hep beraber daha yalnız bir dünyaya doğru mu gidiyoruz?
- Okan Bayülgen: Sosyal medya bağımlılığını ağır bir pornografi olarak tanımlıyorum ben. Bir şeyi bu denli sevip kendini ondan alamamak başka nasıl açıklanabilir ki? 70’lerin başında Galatasaray’da okurken sibernetiğe çok meraklıydım. Tabii o zamanlar bu kavram genelde sadece fütüristik dünyayla çalışmalar yapan bilim insanlarının dilindeydi.

TAM BİR GERİZEKALI OLARAK  HAYATIMIZI SÜRDÜRÜYORUZ

◊ Haklısın bugün bütün memleket sibernetik konuşuyor zaten... (Kahkahalar)
- Okan Bayülgen: Üretim araçlarının değişmesi ve insanların görevlerini robotların üstlenmesinden bahsediyorum. Artık bu dediğim gerçekleşti fakat nedense hiç kimsenin hiçbir şeye vakti yok! Yoldan birini çevirsen hemen başlıyor “Sinemaya, tiyatroya zamanım yok. Çocuklar çok vaktimi alıyor” falan diye konuşmaya. Ulan asıl bizim annemizin, babamızın, dedemizin hiçbir şeye zamanı yoktu! Bugün pek çok şeyi robotlar yapıyor. Google dediğimiz de bir robot değil mi? Yaz yazacağını, sonra dizsin sıraya konuları. İşte bizler de bu yüzden ya akıllı ya da tam bir gerizekalı olarak hayatlarımızı sürdürüyoruz.
◊ Kafa karıştırma, çok şey bildiğini sanan gerizekalılar mı olduk diyorsun yani?
- Okan Bayülgen: Araştırmalar yeni neslin gelmiş geçmiş en gerizekalı insan evladı olduğu yönünde...
- Seray Sever: Olur mu canım? Şimdiki çocuklar çok daha zeki. 2 yaşında velet elindeki iPad’den ne ararsa buluveriyor. Tabii bu hayat onlara yararlı mı, üretkenler mi, mutlular mı, barışçıllar mı bilemiyorum...
- Okan Bayülgen: Zaten önemli olan bu kuşağın ileride dünyaya ne fayda sağlayacağı. Mesela benim de dahil olduğum, 1946-64 yılları arasında doğmuş “baby boomers” kuşağı, dünya tarihindeki en özgürlükçü, sanat ve kültür üretimi en fazla olan jenerasyon. Bugün giydiğiniz bütün moda kıyafetler, evinize astığınız tablolar, sürekli dinlediğiniz şarkılar, okuduğunuz modern kitaplar hep bizim kuşağın ürünleri. Fakat bütün özgürlükçü hareketleri gerçekleştirmiş olmalarına rağmen, siyasi açıdan dünyanın içine ettiler o da ayrı konu...

Haberin Devamı

BAŞINDAN BERİ HİÇ BOŞANMAYI DÜŞÜNMEDİM

◊ Boşanmış bir anne babanın çocuğusun. Bunun sende yarattığı travmadan dolayı eşinden ayrılmamayı hiç düşündün mü?
- Okan Bayülgen: Aslında ben başından beri hiç boşanmayı düşünmedim.
- Kenan Erçetingöz: Ee peki neden boşandın o zaman?
- Okan Bayülgen: Anlaşamama halleri başladığında, aynı evin içinde hayatlarımızı berbat etmenin bir manası yoktu. Aslında en az 10 sene boşanmama konusunda kararlıydım ama altıncı yıldan sonra birbirimizi hırpalamadan evliliğimizi bitirdik. Ama tatillerde hâlâ beraberiz.
- Kenan Erçetingöz: Boşanmamak için çok çaba sarfettin mi?
- Okan Bayülgen: Tam tersine, eşim daha çok çaba sarf etti. Yahu ben aslında geleneksele inanan bir adamım. Fakat o geleneksel yapı dört başı mahmur bir şekilde kurulamadığında devam etmesi mümkün olmuyor. 
- Gonca Vuslateri: Sen ve geleneksel yapı! Gözümde bir türlü canlanmıyor...
- Okan Bayülgen: Gelenekselden kastım evliliğin bir mecburiyet ilişkisi olması... Buna inanıyorum, seviyorum ama kendim geleneksel değilim zaten. 
- Seray Sever: Ama bu mecburiyet ilişkisi lafı da kulağa hiç hoş gelmedi doğrusu...
- Okan Bayülgen: Bir çocuğun mezuniyet ve askerlikten sonra otomatikman evliliğe yatay geçiş yapması mecburiyet değildir de nedir söylesene Allah aşkına?

Haberin Devamı

Aynı ev seksi öldürür


GÜNÜMÜZ İNSANI HİÇ KİMSEYE KARŞI BİR BAĞ HİSSETMİYOR


◊ Yazılı olmayan, beynimize kodlanmış “kanun” ve kurallar silsilesinden bahsediyorsun...
- Okan Bayülgen: Askerlik arkadaşları çok iyidir diye düşünmek de bir mecburiyet mesela. Uzun süren evliliklere bakarsanız bu çiftlerin yıllarca arkadaş olduklarını, mahalleden birbirlerini tanıdıklarını ya da aynı yerde çalıştıklarını görürsünüz. Ama günümüz insanı hiç kimseye ve hiçbir şeye karşı bir bağ hissetmiyor. Neredeyse bütün evliler birbirlerinin yerine hemen bir başkasını koyabilecekleri inancındalar.
◊ Gemileri limanlarla birlikte yakmaya hazır hale geldik...
- Okan Bayülgen: “Seni şak diye bırakabilirim” düşüncesiyle başlayan ilişkilerin uzun süre devam etmesi de mümkün değil. 
- Seray Sever: Acaba alternatif mi daha fazla artık?
- Okan Bayülgen: Fazla falan değil ama biz öyle zannediyoruz. Mesela hepimiz istediğimiz an İstanbul’u terk edebileceğimizi, işyerinden istifa edebileceğimizi sanıyoruz. Geleneksel muhabbetine geri dönersek, mesela ben kayınvalidem ve kayınpederimle aynı evde yaşamayı çok isterdim. Çünkü inanın bana yeni evlenen çiftleri yalnız bırakmamak gerekiyor.
- Gonca Vuslateri: Nasıl yani anlamadım Okan abi! Cicim aylarının tadını çıkarmaları için yeni evliler yalnız bırakılmaz mı!
- Okan Bayülgen: Özellikle çocuk sahibi olduktan sonra bahsettiğim şey çok gerekli. Biz kalabalık ailelerde yetiştiğimiz için kültürümüzün ve birikimimizin tohumlarını anneannelerimiz, dedelerimiz attılar. Şimdiki çocuklar ister istemez eve yardıma gelen yabancı bir kadının eğitimine maruz kalıyorlar. Zaten bu yüzden de birçok çift evlatları üzerinden günah çıkarıyor. Bırak ataerkil ve anaerkili, çocukerkil aileler haline geldik. Eğitimle ilgili açığı kapamak için çocukları kurstan kursa sürükleyen, onları AVM’lere götürüp hediyelere boğan bilinçsiz bir ebeveyn türü ortaya çıktı maalesef. 
◊ Korkutmasana Gonca’yı... Senin yüzünden kız, çocuk doğurmayacak... (Kahkahalar)
- Gonca Vuslateri: Ay durun be daha ne çocuğu?

Haberin Devamı

ÇOCUKLARIMIZ ÇOCUKLUK FOTOĞRAFLARINI GÖREMEYECEK

◊ Peki senin hiç mi yok Instagram, Twitter gibi merakların?
- Seray Sever: Yahu Twitter’a zorla ben soktum Okan’ı, söylesene kaç milyon takipçin var!
◊- Okan Bayülgen: 5,5 milyon oldu.Maşallah, daha ne istiyorsun?
- Okan Bayülgen: Hiçbir faydası yok ki Twitter’ın bana! Sanki küçücük bir ejderhaymışım ama upuzun bir kuyruğum varmış gibi geliyor.
- Seray Sever: Yahu faydası olmaz olur mu? Bir anda 5,5 milyon kişiye hitap ediyorsun.
- Kenan Erçetingöz: Hepsinin aktif olduğuna inanmıyorum ben.
- Okan Bayülgen: Değil zaten! Sosyal medyanın bize hiçbir yararı ve kazancı yok! Godard’ın yıllar önce söylediği “İletişimin her türlüsü var ama kendisi yok” lafı tam da bugünleri anlatıyor işte. Adama “Sana mesaj attım niye dönmedin?” diye sorunca “Nereden attın?” diye cevap veriyor. Whatsapp’tan mı attın? Facebook’tan mı attın? Yoksa mail mi attın? (Kahkahalar) Bir de bana herkes snapchat’ten bahsediyor. Nasıl bir manyaklıktır anlamadım! Resmi, videoyu koy, 24 saat sonra silinsin ve unut! Herifler herkese bildiğin sarhoş muamelesi yapıyor!
- Gonca Vuslateri: Eskiden evlerimize veya albümlere fotoğraflar koyardık ama o da artık yavaş yavaş tarihe karışıyor.
◊ Fotoğrafları sakladığımız tozlu sandıkların yerini iCloud aldı...
- Okan Bayülgen: Tabii ya, zaten sırf bu yüzden çok büyük kazık yiyeceğiz. Paris’teki bir analog fotoğraf stüdyosunun sloganında dediği gibi “Çocuklarınız, çocukluk fotoğraflarını göremeyecekler”...
- Kenan Erçetingöz: Senin kızın kaç yaşında oldu şimdi? Var mı onun iPad’e falan aşırı ilgisi?
- Okan Bayülgen: 6,5 yaşında. Annesiyle birlikte özellikle onu dijital dünyadan korumaya çalışıyoruz ama zaten kendisi resim, heykel, dans, tiyatro, saklambaç, körebe gibi mekanik üretime dayalı oyun ve etkinliklere daha meraklı.
◊ Çocukluğumuzun oyunlarını oynatıyorsun kızına yani...
- Okan Bayülgen: Biz ona değil o bize oynatıyor. (Gülüyor)

Aynı ev seksi öldürür

EVLİLİK AMAÇ DEĞİL ARAÇTIR

◊ Her boşanma bir travma değil mi zaten?
- Okan Bayülgen: Bence asıl soru “Evlilik bir amaç mıdır?” olmalı... Evlilik üstümüzü örten, bizi ifade eden, mutlu ve huzurlu olmamızı sağlayan, kimliğimize daha fazla nitelik katan bir durum sadece. Toparlayacak olursam, evlilik amaç değil araçtır.
◊ Toplumsal normlar göz önüne alınarak yazılmış bir senaryonun parçası evlilik bana göre...
- Okan Bayülgen: Tabii ki her şey bir senaryonun parçası. Ve bunlar bir şekilde beynimize işleniyor. Hollywood filmlerini düşünün; bir zamanlar karı kocalar aynı yatakta yatmaz, birbirlerinin odalarına en şık halleriyle kapıyı tıklatarak girerlerdi. Fakat o filmlerin senaryoları da artık değişti, şimdi bütün çiftler yan yana uyuyor.
- Seray Sever: Aynı yatakta yatmak evlilikte seksi öldürüyor mu dersin?
- Okan Bayülgen: Bırak aynı yatağı, aynı evde olmak bile seksi öldürüyor. 
- Seray Sever: Beraber olduğun kişinin her haline tanık olunca cazibe diye bir şey kalmıyor ortada.
- Kenan Erçetingöz: Uzun evliliğin sırlarından birinin yatakları ayırmak olduğu kanıtlandı zaten...
- Gonca Vuslateri: Ben daha çiçeği burnunda evli bir kadınım, nerede yatsam bilemedim şimdi. (Kahkahalar) 
- Okan Bayülgen: Yeni evlilik hali tamamen şaşkınlık ve sarhoşluktan ibaret zaten.
- Gonca Vuslateri: Ben de boşanmış bir anne babanın çocuğuyum. Bu yüzden uzun vadede neyin nasıl olacağı konusunda pek bir fikrim yok açıkçası. Kocamın da annesi babası ayrı. Tek bildiğimiz evlilikte belirli bir noktaya gelince bazı şeylerin koptuğu...

“BU BÜCÜRÜN NESİ BÜYÜK” BAŞLIĞI SAYESİNDE ÇOK EKMEK YEDİM

◊ Gonca’cığım inşallah siz o kopma noktasına hiç gelmezsiniz ama müsaadenle Okan’a şunu sormak istiyorum, evlilikler bitmeye mahkum mu sence?
- Okan Bayülgen: Uzun süren evliliklere saygım sonsuz. Bu konuda kendi adıma bir şey söylemem gerekirse, evladım olduğu için zaten ister istemez ömür boyu bir evlilik yaşayacağım. Sonuçta biz annelikten babalıktan değil, birbirimizden boşandık. Ayrıca bence çocuksuz evlilik saçmadır ve olamaz!
◊ Ya çiftlerin çocuk yapmaları mümkün değilse...
- Okan Bayülgen: O zaman ya evlat edinecekler ya da kedi köpek alacaklar. Anlayacağın kendilerini, kendilerinden başka bir şeye adamak zorundalar. 
- Kenan Erçetingöz: Eski eşin yeniden evlenirse nasıl tepki verirsin?
- Seray Sever: Aaa evet, kızının başka bir adama “baba” demesi seni rahatsız eder mi?
- Okan Bayülgen: Yahu artık zamane çocukları başka birine ne anne ne de baba diyorlar. 
- Seray Sever: Peki kızınla aynı evde bir başka erkeğin yaşaması canını acıtır mı?
- Okan Bayülgen: Bu “Kızının aynı evde bir Madagaskar lemuruyla yaşaması seni rahatsız eder mi?” kadar saçma bir soru. Sonuçta eşim ve ben değişen şartlara göre en doğru projeksiyonu yapacağız mutlaka. 
◊ Boşanma sürecinde pedagoglardan destek aldınız mı?
- Okan Bayülgen: Pedagogları en sıradan vatandaştan daha kültürsüz, basmakalıp, son yılda çıkan İngilizce kitaplarda ne yazıyorsa bizlere kakalamaya çalışan tipler olarak görüyorum. Çok pedagoga hakaret ettim, çok pedagogu gömmek üzereydim de son anda vazgeçtim.
- Kenan Erçetingöz: Sanki biz pedagoglarla mı yetiştik Allah aşkına?
◊ Pedagogu bilmem ama senin şimdi bir psikiyatriste ihtiyacın var Kenan çünkü andropozun eşiğindesin... (Kahkahalar)
- Kenan Erçetingöz: Haydi bakalım başladık yine... Ulan madem bu kadar bana gıcıksın, ne çağırıyorsun her hafta?
Gönlümden bir parçasın, söküp atamıyorum da ondan... (Kahkahalar)
- Kenan Erçetingöz: Haydi bırak dalgayı da soru sor...
◊ Okan hep merak etmişimdir, boyun yok, posun yok, tip desen hiç yok. Bu kadar güzel kadınla nasıl beraber oldun?
- Gonca Vuslateri: Eyvaaah İzzet’in içine Kenan kaçtı. (Kahkahalar) 
- Okan Bayülgen: Yıllar önce benden fazla hoşlanmayan ve bana hakaret etmeyi amaç edinmiş bir gazeteci arkadaş haberimi yapıp, “Bu bücürün nesi büyük?” diye başlık attı. İşte o başlık yüzünden işlerim nasıl rast gitti anlatamam. Kulakları çınlasın, sayesinde çok ekmek yedim... (Kahkahalar) 

Aynı ev seksi öldürür

EVLİLİĞE İNANAN BİR KADININ İKİNCİ KEZ BOŞANMASI, İSTER İSTEMEZ KALBİNDE YARA AÇACAKTI

- Kenan Erçetingöz: Peki boşandığın eşinin seninle ilgili “Kalbimde derin yaralar açtı” açıklaması hakkında ne düşünüyorsun?
- Gonca Vuslateri: Buyrun bakalım adam toplumsal analiz yaparken yine bağladık Merhaba Televole’ye...
- Kenan Erçetingöz: Kızım burası tam toplumsal masa! Ünlülerin toplumsal dünyasından daha iyi konu mu olur?
- Gonca Vuslateri: Yok be burası mermer masa Kenan abi. (Kahkahalar)
- Kenan Erçetingöz: Eee ne diyorsun bu duruma Okan?
- Okan Bayülgen: Doğrusu böyle bir açıklamayı niye yaptığını anlamadım. Hemen ardından mesajlaştık ve sanırım kendi de neden bunları söylediğini anlamış değil.
- Seray Sever: Belki bir boş anını yakaladılar. Kadının ruh haline bağlı her şey... 
- Okan Bayülgen: Bu Şirin’in ikinci evliliğiydi ve evliliğe inanan bir kadının ikinci kez boşanması ister istemez kalbinde yara açacaktı. 

BANA SORARSANIZ BÜLENT ERSOY UZAYLI!

◊ Bülent Ersoy ve Ömür Gedik’in kürk savaşlarına gireceğim ama korkarım Okan yine gelenek ve göreneklerimizden bahsedecek...
- Okan Bayülgen: Kürk savaşlarını bilemem ama ben Bülent Ersoy’un yıllarca “Star Wars”taki canavarlardan biri olduğuna inandım. 
Ne zaman ki programında pantolon giydi, işte o an fiziğini tam olarak görebildim ve güzel bir kadın olduğunun farkına vardım. Ayrıca Bülent Ersoy’un televizyon ekranlarından izlediğimiz bayılması, bugüne kadar gelmiş geçmiş en önemli tıp dışı bayılmadır. Bu da kendisinin uzaylı olduğunun en açık kanıtıdır.
◊ Biz burada gündem diye çırpınıyoruz, Okan Mars’a yolculuk yapıyor... Tarkan’ın yeni çıkan Türk sanat müziği albümü için ne diyor dört benzemez?
- Kenan Erçetingöz: Hele bir albümü dinleyelim de öyle konuşuruz. Tarkan hiç senin programına konuk oldu mu Okan?
- Okan Bayülgen: O kadar sıkıldım ki bu konudan... “Tarkan’ı programına çağırdın mı?” diye sorsana sen bana...
- Kenan Erçetingöz: Niye çağırmadan? Gelse istemez misin?
- Okan Bayülgen: Ben hiçbir “meşhuru” programa çağırmıyorum ki arkadaşlar.
- Seray Sever: Biz geldik senin programa, meşhur değil miyiz yani?
◊ Bak görüyor musun Okan hepimizi ezikledi! (Kahkahalar)
- Okan Bayülgen: Tırnak içine koyduğum meşhurları çağırmıyorum demek istedim. Gölgesinden korkan şöhretler var. Bana stres ve tedirginlikten başka bir şey vermiyor böyle tipler. 
Milyonlarca dolarlık bir dizi prodüksiyonu yapılmış, başrolü süsleyip püslemiş bir imaj yaratmışlar. Her şeyi de bu imaja bağlamışlar. Sonra da adam programa gelip kendini rezil etmiş! O kadar masrafın çöpe gittiğini düşünsene!
◊ Peki neden artık sinemada göremiyoruz seni, asıl mesleğin oyunculuk değil mi?
- Okan Bayülgen: Göremezsiniz çünkü maalesef ülkemizde filmlerin başarısı sadece gişeyle ölçülüyor. Ben de yaradılış itibariyle başarısız olmaya tahammül edemeyen bir tip olduğumdan artık film yapmıyorum.

Aynı ev seksi öldürür

“RECEP İVEDİK” BİZİM ASGARİ MÜŞTEREĞİMİZDİR

◊ Nasıl bu kadar eminsin filmlerinin gişe yapmayacağından?
- Seray Sever: Kafasında sanatsal filmler varsa, gişesinin yüksek olması çok zor.
◊ Komedi yapar belki canım...
- Seray Sever: Komedi de olsa “Recep İvedik” gibi filmler yapıyor bahsettiğimiz gişeleri.
- Kenan Erçetingöz: Sence neden böylesine seviliyor o tarz filmler Okan?
- Okan Bayülgen: Çünkü “Recep İvedik” bizim asgari müştereğimizdir. Diyelim ki, liseli çocuklar yanlarına kızları da alıp Şubat tatilinde hep birlikte sinemaya gittiler. 10 kişi aynı filme girecekler... Ama bir tanesi aksiyon seviyor, öbürü romantik komedi diye tutturuyor... Gençler Nuri Bilge Ceylan filmine mi gidecek? Orada “Recep İvedik”in afişi asılıysa hepsi “Aaa buna gidelim” diyor. Yani az önce bahsettiğim gibi asgari müşterekte buluşuyorlar.
◊ Kenan hazır mısın? Okan’ın ağzından yine magazinsel bir laf almak üzereyim.
- Kenan Erçetingöz: Kemerlerimi bağladım bekliyorum.

EN ÇOK YILMAZ MORGÜL’Ü KISKANIYORUM

◊ Siyasi tavrını ortaya koyan tek bir esprisi olmadığı için Cem Yılmaz’ı çok eleştirmiştin zamanında...
- Okan Bayülgen: Ben Cem gibi mükemmel mizah üreten bir zekanın, hiç siyaset konuşmamasının bir cevher kaybı olduğunu düşündüğümü söyledim.
- Gonca Vuslateri: Polemik yaratamadın diye üzülmedin di mi İzzet? (Kahkahalar)
- Seray Sever: İhtiraslı ve kıskanç bir adam mısın Okan?
- Okan Bayülgen: Çok kıskancım hem de. Güzel bir resim yapmış, fotoğraf veya film çekmiş, şarkı yazmış insanları deli gibi kıskanıyorum.
◊ En son kimi kıskandın peki?
- Okan Bayülgen: Herkesi kıskanıyorum!
- Kenan Erçetingöz: En son kim ama?
- Okan Bayülgen: Mick Jagger’ı...
◊ Bizimkilerden kıskandığın var mı?
- Okan Bayülgen: Kesinlikle Yılmaz Morgül! İngiltere’de Mick Jagger, Türkiye’de Yılmaz Morgül! (Kahkahalar)

SEDA SAYAN’DAN KORKMAK BİR GELENEKTİR BENİM DE KENDİSİNDEN ÖDÜM PATLIYOR

◊ Okan’ın hayatını didiklemekten gündemi unuttuk. Cep telefonuna Kur’an-ı Kerim uygulaması indiren Tuğçe Kazaz’ın Diyanet’e “Cihazlarımıza abdestsiz dokunabilir miyiz?” diye sormasına ne diyorsunuz?
- Seray Sever: Başlı başına bir vaka bu Tuğçe Kazaz...
- Okan Bayülgen: Üçüncü şahıslardan bahsetmeyi hiç sevmiyorum. Siz onu aranızda tartışın, beni karıştırmayın...
- Kenan Erçetingöz: Yahu senin Okan Bayülgen olarak görüşün olamaz mı Tuğçe ile ilgili? Niye kaçıyorsun?
- Okan Bayülgen: Kaçtığım falan yok sadece Tuğçe Kazaz’ı eğlenceli bulmuyorum. Bak mesela Kristof Kolomb’un Amerika’ya çıkması gibi Yılmaz Morgül’ün Survivor adasına çıkması çok matrak. Dominik Adası’na Türkler’in örf, adet, kültür ve inançlarını taşımakta öncülük etmesi kadar eğlenceli ne olabilir?
- Kenan Erçetingöz: Bak bu da güzel, Yılmaz Morgül’ü anlat.
- Okan Bayülgen: Yılmaz kendini o kadar çok anlatıyor ki, ben ne söylesem boş. Fakat onun topluma bu kadar mâl olması dehşet verici doğrusu.
◊ Seda Sayan’la geçmişte aran o kadar iyiyken ne oldu da durum değişti?
- Kenan Erçetingöz: Bravo İzzet! Çaktırmadan soktun magazini araya...

Aynı ev seksi öldürür


KAYA ÇİLİNGİROĞLU MEDYADA OLMAZSA III. DÜNYA SAVAŞI ÇIKTI DİYE DÜŞÜNÜRÜM

◊ Nedense senden bravo almak hiç iyi bir şeymiş gibi gelmiyor bana...
- Kenan Erçetingöz: İşi sulandırma yine hemen. Eee Okan niye korkuyorsun Seda Sayan’dan?
- Okan Bayülgen: Seda Sayan’dan korkmak bir gelenektir, benim de iyi bir vatandaş olarak kendisinden ödüm patlıyor.
- Gonca Vuslateri: Ona bakarsan programına gelen herkes de senden korkuyor...
- Okan Bayülgen: Ama yayın bittikten sonra “Ay ne kadar tatlıymışsın” diye yanaklarımı mıncıklıyorlar.
Vallahi kusuruma bakmayın ben ısrarla gündemden sormaya devam edeceğim... Kaya Çilingiroğlu katıldığı bir televizyon programında “Kadınlar trafikten men edilmeli” demiş... 
Buyrun buradan yakın!
- Okan Bayülgen: Bak Kaya Çilingiroğlu da gelenekseldir. Yıllardır sebebini anlamadığım bir şekilde Türk basınının ve televizyonlarının içindedir. Eğer bir gün Kaya Çilingiroğlu medyada olmazsa, III. Dünya Savaşı çıkmış diye düşünebilirim.
- Kenan Erçetingöz: Ama “Hülya Avşar’ın kocası olmak kolay mı?” dedi Kaya..
- Okan Bayülgen: Hülya Avşar’la hiç evlenmediğim için bilemiyorum...

Yazarın Tüm Yazıları