Suriye ve Irak: İç tehdit mi dış tehdit mi?

GÜNEYİNİZDE neredeyse 1300 kilometre sınır paylaştığınız iki komşu ülkede merkezi hükümetler çökecek, birinde 350 bin, diğerinde 50 bin kişinin öldüğü uzun süreli iç çatışmalar yaşanacak ve siz bundan hiç etkilenmeyeceksiniz, mümkün mü?

Haberin Devamı

Suriye içsavaşında yıkılmaya direnen rejim 350 bin vatandaşını öldürdü. Bu ölenlerin hemen hemen hepsinin Türkiye’de karşılığı var. Yani ya mezhebi, ya etnik ya da aynı anadilden gelen akrabaları var.

Irak’ta da aynı şey. 2003’teki işgalden beri bu ülke kendine gelemedi; merkezi hükümet çöktü, artık ülkeyi bir bütün olarak yönetemiyor ve işgal ile direniş sırasında olanları saymasak bile iç çatışma ortamında en az 50 bin Iraklı vatandaş öldü.
Nasıl 70’li yıllardaki Lübnan içsavaşı Türkiye’nin içine terör olarak yansıdıysa Irak ve Suriye de Türkiye’de kendi paralelindeki fay hatlarını derinleştirmeye çalışan bir terör olarak yansıyor. Son olarak Ankara’da yaşanan katliamda bunu gördük; temmuzdan beri yeniden ciddi yakıcı bir sorun haline gelen PKK teröründe bunu görüyoruz.

Haberin Devamı


ANKARA NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?


İşte bu ortamda, Ankara’dan önemli bir kaynak, İstanbul’da geniş bir grup gazeteciyle kapsamlı bir bilgilendirme toplantısı düzenledi. Türkiye, ciddi bir iç güvenlik boyutu da olan bu önemli sorunlarla ilgili ne yapıyor, ne yapmaya çalışıyor, toplantının amacı buydu.
Açıkçası 3 saati aşkın devam eden toplantı ve bilgilendirme boyunca Irak konusunda hiçbir şey konuşulmadı; ne kaynak bilgi aktardı ne de biz gazeteciler soru sorduk. Demek bu konuda bir kabullenmişlik, sorunun bizim müdahale alanımızdan uzak olduğuna dair bir izlenim ve en önemlisi kaybetmişlik duygusu var.
Ama buna karşılık Suriye konusunda çok şey konuşuldu. Kaynak, Türkiye’nin kendi sınır bölgesini IŞİD’den temizleme konusundaki kararlılığının sürdüğünü ve bu konuda pek yakında harekete geçileceğini söyledi.


BAKALIM ÖSO BECEREBİLECEK Mİ?


Bunun anlamı belli: Yakın zamanda Suriye ile sınır bölgelerimizde IŞİD tarafından kontrol edilen bölgede Türk ve Amerikan uçaklarının da katılacağı şiddetli çatışmalar beklenmeli. Bakalım Özgür Suriye Ordusu unsurları karadan o bölgeyi kontrol etmeyi başaracak mı?
Bu kısa vadeli beklenti. Bir de, orta vadede Suriye’de rejim meselesinin çözülmesi lazım. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde Suriye rejimi için ‘Ani çöküş’ ifadesini kullandığı bilgisini aldık. Bu ‘ani çöküş’ ihtimalini ortadan kaldırmak veya uzaklaştırmak için Rusya bugün İran’la birlikte fiilen rejim lehine Suriye’de savaşa girmiş durumda.

Haberin Devamı


7 ÜLKENİN GENİŞ PLANI


Öte yandan, Türkiye’nin de aralarında olduğu 7 ülke (ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Suudi Arabistan ve Katar) Suriye’de bir geçiş yönetimi için hedef birliğine ulaşmış durumda.
Son olarak BM Genel Kurulu için New York’ta bulunan bu ülkelerin dışişleri bakanları bir toplantı yapmışlar ve Esad’ın sembolik bir cumhurbaşkanına dönüşeceği kısa süreli bir ‘geçiş yönetimi’ oluşmasını, bu yönetimin Esad’ın gidiş biçimi de dahil Suriye’nin geleceğini oluşturmasını kararlaştırmışlar. Ama bu durumu Esad’ın nasıl kabul edeceği veya bugünkü halden o geçişe nasıl ulaşılacağı konusu belirsiz kalmış. ABD bu planı Rusya’ya (ve Rusya üzerinden İran ile Suriye’ye de) iletmiş, henüz bir cevap alınamamış.

Haberin Devamı


SEÇİMİ BEKLİYORUZ


Geçmişte de böyle geçiş planları, teklifleri yapıldığı biliniyor, bugüne kadar bir sonuç alınamadı, bu yedi ülke ortak bir strateji ve zamanlamayla konuya yaklaşmadıkça ve gerekirse Rusya ile karşı karşıya gelmeyi göze almadıkça Suriye’de içsavaş belli bir dengede devam edecek ve Türkiye dahil çevresine istikrarsızlık yaymaya devam edecek demektir.
Burada önemli olan, Irak ve Suriye’den ama en çok da Suriye’den kaynaklanan iç güvenlik riskini en aza indirmek. Onun yolu da, toplumdaki kutuplaşmayı törpülemekten ve özgürlükleri kısıtlamadan güvenliği arttırmaktan geçiyor.
Seçim sonuçları ve muhtemel koalisyon senaryoları bu bakımdan da çok önemli artık.

 

Yazarın Tüm Yazıları