‘Şaka’ Nobel’den alınacak çok ders var aslında

İSVEÇ’te Alfred Nobel adına kurulan vakıf her yıl fizik, kimya, tıp ve edebiyat dallarında ‘Nobel’ ödülü veriyor.

Haberin Devamı

Bunlara farklı vakıflardan verilen ama yine de ‘Nobel’ adını taşıyan barış ve ekonomi ödüllerini de ekleyin.
Nobel ödülü kuşkusuz bu alanlarda verilen en prestijli ödül. Ama bir de ‘İmkânsız Araştırmalar Nobeli’ var; ‘güldüren ve düşündüren’ bilimsel araştırmalara verilen. Bu yılın ‘İmkânsız Araştırmalar Nobelleri’ önceki akşam, yani perşembe akşamı kazananlara verildi.
Hayır, yanlış anlamayın, bu ödüller alay etmek, dalga geçmek için verilmiyor. Zaten bu yılın kazananlarına baktığınızda, araştırmaların tuhaf konularda olsalar da son derece ciddi şeyler olduğunu görüyorsunuz.
Mesela bu yılın kimya dalında ‘İmkânsız Araştırmalar Nobeli’ni Avustralyalı bir profesör ve ekibi kazandı. Flinders Üniversitesi’nden Colin Raston’un buluşu ilk bakışta çok saçma. Haşlanmış ve katılaşmış yumurta beyazını yeniden eski pişmemiş haline getirmenin yolunu bulmuş Raston ve arkadaşları.
Ama bu buluş, milyarlarca dolarlık endüstrilerin çok ilgisini çekmiş durumda. Çünkü yumurta beyazı protein. Ve bizim ‘katı yumurta’ dediğimiz şey de, o proteinin katlanmış hali. Prof. Raston ve arkadaşları bu düzensiz ve kötü katlanmış proteini yeniden katlanmamış hale getirmenin yolunu bulmuşlar.
Bu yol sayesinde dünya ilaç sanayisinin milyarlarca dolar tasarruf edebileceği ve protein bazlı yeni ilaç araştırmalarının, ki bu ilaçlar özellikle kanser tedavisinde önemli, yolunun daha da açılacağı hesaplanıyor. Aynı buluş sayesinde biyodizel üretimi de daha ucuzlayacakmış.
Bu yıl ‘İmkânsız Araştırmalar Edebiyat Nobeli’ni Hollanda, Belçika ve Avustralya’dan üç kişilik bir ekip kazandı. Ekibin çalışması başlı başına bir vaka. Hani biri size bir şey söyler ve siz tam ne olduğunu anlamadığınız için gayriihtiyari ‘Ha?’ diye sorarsınız ya, işte bu sorunun evrensel olup olmadığını araştırmış üçlü. Ve sonunda bütün dünya dillerinde bu ünlemli sorunun bulunduğunu keşfetmişler. Kimin ne işine yarayacak diye sormayın, onlar da bilmiyor.
Japonya’dan Hajime Kimata, Slovakya’dan Jaroslava Durdiaková, Peter Celec ve Natália Kamodyová tutkulu öpüşmelerin insan sağlığına bir katkısı veya etkisi olup olmadığını araştırmışlar ve bu araştırmalarıyla ‘İmkânsız Araştırmalar Tıp Nobeli’ne layık görüldüler. Araştırmacılar, tutkulu öpüşme ve sevişmelerin bazı alerjileri gerilettiğini keşfetmişler.
İş İdaresi Nobeli’ni İtalya’dan Gennaro Bernile, Amerika’dan Vineet Bhagwat ve Hindistan’dan P. Raghavendra Rau’nun ortak çalışması kazandı. Bilimciler, büyük şirket genel müdürlerinin ve iş hayatı liderlerinin daha çocukluk yıllarından itibaren risk alma iştahı geliştirdiklerini ortaya çıkarmışlar.
Bence en eğlenceli ödülü Bangkok Emniyet Müdürlüğü kazanmış. ‘İmkânsız Araştırmalar Ekonomi Nobeli’ Bangkok Emniyeti’ne, rüşvet almayı reddeden polis memurlarına nakit para verme uygulaması başlatması nedeniyle verilmiş.

Haberin Devamı


‘İmkânsız araştırmalar’ olmadan bilim olmaz...

Haberin Devamı

BİR insan düşünün, neredeyse bütün yetişkin hayatını bitki türlerini sınıflamaya ayırmış olsun.
Bugün gördüğünüz ağaca ‘çam’ veya ‘çınar’ diyor, çiçekleri isimleriyle, hatta Latince isimleriyle biliyorsak bunu 1707-1778 yılları arasında yaşamış olan Carrolus Linnaeus’a borçluyuz.
Bir an kendinizi genç ve bitki türleri tutkunu Carrolus’un anne-babasının yerine koyun. ‘Eyvah oğlumuz bir baltaya sap olamayacak’ diye düşünmez miydiniz?
Ama işte bakın, onun sayesinde bitkileri tanıyoruz, birbirinden ayırt ediyoruz.
Haşlanıp katılaşmış yumurtayı yeniden eski sıvı haline getirmek, ilk akla geldiğinde muhtemelen saçma bir projeydi ama bakın daha şimdiden milyarlarca dolarlık bir endüstrinin içine düştü.
Bilim tarihi böyle ilk bakışta saçma, anlamsız ve kullanışsız gözüken şeylerin peşine düşen, hayatını bu türden araştırmalara adayan insanlarla doludur.
Bilimi geliştiren şey bu sonsuz meraktır; saçma olana, daha önce kimse tarafından yapılmamış olana, denenmemiş olana duyulan merak.
‘İmkânsız Araştırmalar Nobeli’ bir şaka değil; yegâne amacı gülmek güldürmek de değil. Kendi vücudunun 20 değişik yerine arıların sokmasını sağlayıp hangi noktanın daha fazla acı verdiğini araştırdığı için bu yıl İA Nobeli alan Michael Smith’le eminim yakın çevresinde bir sürü insan dalga geçmiştir ama o araştırmanın sonuçlarının hayat kurtaracağı vakalar da yaşanacak.
Siz siz olun çocuklarınızın meraklarını köreltmeyin...

Yazarın Tüm Yazıları