Memlekette memnuniyetsizlerin sayısı artarken...

GEÇEN akşam İstanbul’da, Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali Çarkoğlu ve Yard. Doç. Dr. Erdem Aytaç son yaptıkları saha araştırmasının sonuçlarını sundu bir grup gazeteciye.

Haberin Devamı

Dün Hürriyet başta olmak üzere pek çok gazetede okudunuz zaten. Gazeteler, hayli kapsamlı olan siyasi eğilimlerle ilgili bu araştırmayı farklı farklı açılardan tutup okuyucularına yansıttı.
Gerçekten de araştırma pek çok farklı açıdan memleketin siyasi haritasının eğilimlerini bize gösteriyordu. ‘Eğilimleri’ diyorum, çünkü çoğu zaman araştırma sorularına verilen cevapları 2002 yılına kadar geri götürmek, dolayısıyla aynı soruya verilen cevabın zaman içindeki değişimini görmek mümkün Çarkoğlu ve Aytaç’ın araştırmasında.
Elbette her araştırma bir yakınsamadır; toplumu her bakımdan temsil ettiğine inanılan birkaç bin kişinin sorulara verdiği cevaplardır. O birkaç bin kişinin nasıl seçildiği de çok önemlidir; soruların nasıl sorulduğu da...
Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, bu alanda kendini kanıtlamış, Türkiye’nin saygın araştırmacı akademisyenlerinden biri. Araştırma sonuçları içinde, ister istemez hangi partiye seçimde yüzde kaç oy verileceğine dair rakamlar da var ama Çarkoğlu kasıtlı biçimde bu sonuçları açıklamadı; böyle yapmasının sebebi, araştırmanın araştırdığı konunun seçim sonuçlarını tahmin etmekten daha derin, daha anlamlı bir konu olması ve seçim tahmini verilince diğer her konunun göz ardı edileceği endişesi. Haksız diyemeyeceğim.
Bana göre, Çarkoğlu-Aytaç araştırmasının bir tane genel sonucu var: Toplumda memnuniyetsizlik artmış durumda.
Memnuniyetsizlik artışı her toplumda siyasi bazı sonuçlar da doğurur; 7 Haziran seçimlerine de bunun bir yansıması ve dolayısıyla siyasi sonuçları mutlaka olacak.
Örneğin, insanlara ‘Sizce Türkiye’nin en önemli iki sorunu nedir’ diye soruluyor ve bunları yazmaları isteniyor. Ali Çarkoğlu verilen cevapları çeşitli kategorilerde birleştirmiş, ‘İşsizlik, geçim sıkıntısı, enflasyon, ekonomik istikrarsızlık, kriz vs’ cevaplarının hepsini genel bir ‘Ekonomi’ başlığı altında toplasak, bu sorunları en önemli iki sorundan biri olarak görenlerin oranı yüzde 56’ya geliyor.
Bir başka örnek demokrasi algısına ilişkin. İnsanlardan demokrasimize not vermeleri isteniyor, 0 tam diktatörlük 10 ise tam demokrasi olmak üzere. Baktığımızda demokrasimize 6 ve üstünde not verenlerin 2007’deki yüzde 66.8 seviyesinden bugün yüzde 48.3 seviyesine gerilediğini görüyoruz. Demokrasiye 0 ile 4 arasında not verenler ise 2007’de yüzde 13.3’ken bugün yüzde 34.5, yani üçe katlanmış neredeyse.
Bu kötümserliği ve memnuniyetsizliği ifade eden başka rakamlar da var ama sanırım derdimi anlatabildim.
7 Haziran’da seçimi kim kazanırsa kazansın, yönetilmesi gereken olgulardan biri de bu memnuniyetsizlik olacak.

Haberin Devamı


Gelecek beklentisi olumsuzlaşan toplum

Haberin Devamı


DEDİM ya, toplumdaki yaygın memnuniyetsizlik her durumda siyasi sonuç da doğurur.
Peki ama nasıl bir sonuç doğuracak? Bunu kestirmek zor; fakat genellikle bu çeşit faturaların iktidarlara kesildiğini unutmamak gerek.
Aslında memnuniyetsizlik, sadece Ali Çarkoğlu ve Erdem Aytaç’ın araştırmasında gözükmüyor. TÜİK’in yaptığı yaşam memnuniyeti araştırması rakamlarına baktığınızda, ‘Mutluyum’ diyenlerin oranı 2011’de yüzde 62.1’ken bugün yüzde 56.3’e düşmüş durumda.
Yine TÜİK’in hazırladığı ‘Ekonomik Güven Endeksi’ne baktığınızda, 2012’nin ocak ayında 108.5 olan endeks rakamı 2015 Nisan sonu itibarıyla 79.7 seviyesinde.
Hep biliyoruz ki, mutluluğu da, ekonomik güveni de, ana yazıda aktardığım sorun algısını da, demokrasiye dair kötümserliği de temelde belirleyen şey, geleceğe ilişkin olumlu beklentiler.
Eğer beklentilerimiz olumluysa bugünü de daha pembe gözlükle değerlendiriyoruz; gelecek beklentilerimiz kötümserleşmeye başladığında da bugüne kara gözlüklerle bakmaya başlayabiliyoruz.
Toplumların geleceğe ilişkin beklentileri durduk yerde olumludan olumsuza dönmez; bu keskin dönüşte mutlaka iktidarların yaptıkları veya yapmamayı tercih ettikleri şeyler etkili olur.
Durum bu.

Yazarın Tüm Yazıları