Kriptolu telefonların dinlenmesi iddianamesi (2)

Haberin Devamı

BEN de bütün Türkiye’yle birlikte ilk olarak zamanın başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından duydum kriptolu telefonların dinlendiğini.
Aklıma üç soru geldi: 1. Bu telefonlar nasıl olup da dinlendi; 2. Kim dinledi; 3. Başbakan telefonların dinlendiğini nasıl anladı?
Telefonların nasıl dinlenmiş olabileceğine ilişkin spekülasyonlarımı daha önce bu köşede yazdım birkaç kez; sonra bu telefonların dinlenmesiyle ilgili bilirkişi raporları belli oldu, onları da anlattım. Hatta ‘içeriden’ bir kaynağın aktardığı özel bilgileri paylaştığım bir yazı da yazdım.
Kimin dinlediği sorusuna benim cevap verebilmeme imkân yok; konu savcılığın görev alanına giriyor. Başbakan ve çevresi telefonları ‘paralel yapı’nın, yani Fethullah Gülen’in çevresinde örgütlenen cemaatin dinlediğinden emin. Şimdi savcının konuyla ilgili iddianamesi ortaya çıktı; savcı da bu kanaatte. Savcının bu kanaate nasıl ulaştığını bu yazı dizisi içerisinde yazmaya çalışacağım.
Kaldı geriye üçüncü soru; yani başbakan ve diğer ilgililer kriptolu telefonların dinlendiğini nasıl anlamıştı, neyden şüphelenmişti. Bu soruyu fırsat buldukça cevabı bilebileceğini düşündüğüm kişilere sordum, aldığım yanıtlar kafa karıştırıcı.
Bir sefer bana, kriptolu telefonda görüşülen bir konunun cemaatin bir yayın organında bir köşe yazısında yazıldığı söylendi; bir başka sefer, yine kriptolu telefonda geçen bir konuşmadaki bir kritik bilginin Fethullah Gülen’in bir videolu sohbetinde ima edildiği aktarıldı.
Bunların hepsi havada şeyler, kriptolu telefonların dinlenmesiyle ilgili iddianame de maalesef bu konuda bir bilgi içermiyor; yani başbakan ve diğer ilgililerin kriptolu telefonlardan neden şüphelendiği konusu bir sır olmaya devam ediyor.
Ama yanlış anlamayın; bu son söylediğim telefonların dinlenmediği anlamına gelmiyor. Maalesef bu telefonlar dinlenmiş; bu durum da bilirkişi raporlarıyla ortaya konmuş.
Önce bir ilkeyi belirtmekte fayda var:
Bu kriptolu telefonları kullananlar, her türlü adli soruşturmaya karşı ya Anayasa ya da özel yasalar tarafından korunan, soruşturulmaları çok özel izin prosedürleri gerektiren insanlar.
Dolayısıyla bu insanların (kriptolu veya değil) telefonlarını ‘hedef’ olarak dinleyebilmek mümkün olmaması gereken bir şey.
Bilirkişi o yüzden incelemesine Türkiye’de bütün telefonların dinlenmesi için gereken altyapıya sahip olan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndan (TİB) başlamış. Bütün detaylarını yazmaya burada yerim yetmez ama sonuçta aralarında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kullandığı telefonların da olduğu 31 adet telefonun 343 tane ses kaydı bulundu. Üstelik bu sadece bir operatör üzerindeki kayıtlar ve aslında örnek niteliğinde. Yani dinlenen ve kaydı yapılan telefon sayısı daha fazla da olabilir.
Bilirkişinin TİB’de yaptığı bir başka önemli tespit, dinlendiği ve ses kaydı yapıldığı kanıtlanan 31 telefonun bir başka kişiyle yapılan telefon konuşması sırasında şans eseri ‘dinlemeye takılan’ değil, aksine doğrudan ‘hedef’ olarak dinlenen telefonlar olması.
‘Hedef’ yani kasıtlı olarak dinlenen telefonlar bunlar!

Haberin Devamı

TİB normalde nasıl dinliyor?

Haberin Devamı

MAHKEMENİN bir telefon hakkında dinleme kararı vermesiyle birlikte, ilgili birim (polis veya jandarma) bu kararı hemen TİB’in ‘KUBİK’ adlı bilgisayar sistemine bildiriyor.
TİB’in kendi hukuk dairesi, KUBİK’e gelen bu talebin geçerliliğini, kanuniliğini inceliyor ve eğer talep geçerliyse hemen onu onaylıyor. Hukuk biriminin onayıyla birlikte talep HİTAP adlı bir başka sisteme gidiyor.
Gerçekte dinlemeyi yapan bilgisayar programı HİTAP. Bu program, dinlenmesi istenen telefon hangi operatöre bağlı çalışıyorsa o operatörün bilgisayarlarına bağlanıyor ve bu telefonu o bilgisayar üzerinde dinlemeye alıyor.
Tamamen elektronik ortamda yapılan bu dinlemeler, ses kaydı oluştukça TİB’in bilgisayarlarındaki KDM (Kanuni Dinleme Merkezi) veri tabanına kopyalanıyor ve buradan da dinleme talebi yapan birimlerce internet üzerinden çekilip alınıyor.
Bu işleyişteki tek farklılık, farklı yasalarla düzenlenen istihbari dinlemeler konusu. Bu dinlemeler hiçbir zaman KDM veri tabanına girmiyor, dinlemeler HİTAP tarafından doğrudan operatörün bilgisayarından dinlemeyi talep eden kurumun (polis, jandarma veya MİT) bilgisayarına aktarılıyor.
Yani yapılan bütün dinlemelerin bütün izleri operatör şirketlerin bilgisayarlarında da duruyor.

Haberin Devamı

Yarın: Peki nasıl dinlediler?


TİB’in bütün onay süreçlerine ve kontrollerine rağmen acaba kriptolu telefonlar nasıl dinlendi, daha önemlisi şifreler nasıl çözüldü? Yarın devam edelim...

Yazarın Tüm Yazıları