Hükümeti bekleyen üç temel mesele

ŞÖYLE bakın:

Haberin Devamı

2019 yılının Temmuz-Ağustos’una kadar bir daha seçim yok.

 

Bu, Türkiye’nin en azından 2018 sonbaharına kadar seçim ortamından uzakta olacağı, işbaşındaki hükümetin de o tarihe kadar seçim kampanyası yürütme zorunluluğu duymadan icraat yapabileceği bir ortam demek.

Yani neresinden baksanız 32-33 ay var iş yapmak için.
Aslına bakarsanız Türkiye’de nelerin yapılması gerektiği de belli. Bana göre Ahmet Davutoğlu ve kuracağı hükümetin üç temel meselede vakit geçirmeksizin ileri adımlar atmaya başlaması gerek.


1. Demokratikleşme, Çözüm Süreci, hukuk devleti

Maalesef temmuz ayında PKK barışı bitirene kadar Türkiye’nin önündeki yegâne demokratikleşme perspektifi ‘Çözüm Süreci’ydi. Bu sayede Anayasamızdan idari yapımıza kadar pek çok şeyi gözden geçirebilecektik. Ama süreç, açıkçası 2013 Haziran’ından beri bir nevi beklemedeydi, ilerleyemedi, temmuzda da tamamen çöktü.
Şimdi, Türkiye’nin bir kez daha, demokratikleşmeyi, özgürlüklerin artmasını, bireyin devlet karşısında güçlenmesini, ifade özgürlüğünün eksiksiz olmasını gündemine alması gerek. Bunu, ‘Çözüm Süreci’ni yeni parametrelerle başlatsak da başlatmasak da yapmak zorundayız. Özgürlüklerin tam olmaması, refahımızı etkiler hale geldi çünkü.
Demokratikleşme tek başına uzayda erişilecek bir hedef değil. Buna mutlaka hukuk devletinin yeniden ayağa kaldırılmasını, mahkemelere güvenin yeniden kurulmasını ve yargıyı tarafsız ve bağımsız olmaktan alıkoyan bütün unsurların temizlenmesini de eklemeliyiz.


2. Ekonomi, daha yüksek katma değer ve eğitim

Demokratikleşme ve hukuk devletinin ihyası, refahımızın artmasına ciddi katkı sunacak iki unsur ama tek başına yeterli değil.
Türkiye’de ekonomiyi daha yüksek katma değer yaratır bir hale dönüştürmemiz gerek. Bunun yolu, içinde olduğumuz ‘orta teknoloji tuzağı’ndan çıkmak; başkasının bilgisiyle yaptığımız üretimi daha fazla kendi ürettiğimiz bilgi ve tasarımla yapar hale gelmek.
Böyle yazınca kolay bir şeymiş gibi görünüyor ama değil. Her şeyden önce insan kaynağımızın kalitesini ve becerisini bu yüksek katma değer hedefine göre ayarlamamız gerek. Bu da eğitimin çıktısını düzeltmekten geçiyor.
Tabii sadece bugün okula başlayacak çocuklarımıza daha kaliteli ve eşitlikçi eğitim vermekle değil; mevcut mesleksiz ve niteliksiz geniş genç nüfusumuza yeniden eğitimle meslek ve nitelik kazandırmakla sağlanabilecek bir şey.
Türkiye’de ekonomiyi, üretim sistemimizin tamamını yapısal bir biçimde dönüştürmeliyiz; bunu da ancak daha iyi eğitimli, daha yüksek nitelikli işgücüyle yapabiliriz.


3. Dış politika ve bölgesel barış ihtiyacı

Aslında Türk dış politikası değişmeye başlamak için seçimleri veya yeni hükümet kuruluşunu beklemedi; kabaca bir yıldır Türkiye bölgemizdeki yeni gerçeklere daha uygun bir dış politika yürütüyor.
Bu dönüşümün özünü, Türkiye’nin Batı’yla arasındaki dikenleri temizlemek oluşturuyor. Eğer bu dönüşümün sonunda karşılık da bulunabilir ve Avrupa Birliği tam üyeliği perspektifi yeniden bir hedef olarak karşımızda belirirse, bunun ilk iki maddeye de ciddi katkıları olacaktır.
Güney sınırlarımızı pek bir fonksiyonu kalmamış iki devletle paylaşıyoruz. Irak ve Suriye ile oradan ötesi bizim için uzunca bir süre bir pozitif ilişki alanı değil, daha ziyade güvenlik öncelikli alanlar olarak kalacak. Enerjimizi dünyanın geri kalanına, en çok da Avrupa’ya yöneltmenin vaktidir.

 

Haberin Devamı

Yas tutmanın beş aşaması

Haberin Devamı

 
SEÇİM gecesinden beri kimi çevrelerde konuşulanları duyup yazılanları okuyunca kötü bir haberi kabullenmenin beş aşamasını yeniden hatırlatmam gerektiğini düşündüm.

İlk aşama inkâr... Onu öfke izliyor... Sonra ‘pazarlık’ var... Dördüncü aşama depresyon. Ve nihayet kabullenme.
Bunların tam olarak bu sırayla yaşanması gerekmediği gibi bazı bireyler ilk dört aşamayı aynı anda da yaşayabiliyor. En vahimi, dördüncü aşamayı geçememek; o zaman, yani depresyon uzadığında veya birey tekrar tekrar ilk üç aşamaya geri dönmeye başladığında profesyonel yardım almak şart.
Tamamen atlatmanın yolu ise son aşamaya ulaşmak, yani gerçeği kabullenmek.

Yazarın Tüm Yazıları