Fena halde adaletsiz bir yarış...

CUMHURBAŞKANI seçiminin ilk turunda şunun şurasında sadece 37 gün kaldı.

Haberin Devamı

Hâlâ seçim yarışının tam gaz başladığını söyleyemeyiz.
Ancak başladığında da bunun fena halde adaletsiz bir yarış olacağını şimdiden söylemek lazım.
Partisi tarafından Cumhurbaşkanlığı’na aday olarak gösterilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sadece AK Parti’nin muazzam maddi gücü ve organizasyon kapasitesini arkasına almıyor bu seçimde.
Başbakan Erdoğan’ı bu seçimin daha seçim atmosferi bile başlamadan en güçlüsü yapan esas faktör, rakip adayların durumu.
Salı günü hemen hemen herkes bir şeyi fark etti: Başbakan Erdoğan’ın seçim amblemi, seçim şarkısı ve seçimde kullanacağı temel sloganların hepsi şimdiden hazır.
Esasen AK Parti kendi cumhurbaşkanı adayını bundan beş hafta önce açıklamaya hazırdı; ilk plan açıklamanın mayıs sonunda yapılmasıydı zaten. Yani bundan beş hafta önce.
Ama Yüksek Seçim Kurulu adaylık için başvurunun son gününü 3 Temmuz olarak ilan edince AK Parti açıklamayı erteledi.
Bundan 5 hafta önce, Ekmeleddin İhsanoğlu kendisinin CHP ve MHP başta beş siyasi partinin ortak adayı olarak Cumhurbaşkanlığı’na aday olacağını bile bilmiyordu. Oysa beş hafta önce AK Parti’de bir ekip logodan filme, şarkıdan slogana ve seçim dönemi stratejisine kadar her şeyi çalışıyordu.
Dün sabah öğrendim, CHP, ortak aday İhsanoğlu için bir genel strateji arayışında. Biliyorsunuz İhsanoğlu’nun kampanyasının ana çizgileri dışında hiçbir şeyi belli değil. Erdoğan’ın kaç ilde miting yapacağını biliyoruz ama İhsanoğlu için miting düzenlenip düzenlenmeyeceği hâlâ tartışılıyor.
İlk plana göre CHP ve MHP ortak bir strateji ve seçim kampanyası belirleyecekti İhsanoğlu için. Anlaşılan bu konuda bir anlaşma sağlanamamış. Bu durumda, maddi gücü yerinde olan CHP ve MHP’nin İhsanoğlu kampanyası için para harcayıp harcamayacağını, harcanacaksa hangi partinin kaç paralık katkı yapacağını da bilmiyoruz; bunları partiler de bilmiyor.
Bu denli hazırlıksızlık, seçim sürecinde söylenecek şeylerin bile belirlenmemiş olması, İhsanoğlu’nun neyi, CHP ve MHP liderlerinin neyi söyleyeceğinin koordinasyonunun hâlâ yapılmamış olması bu kampanyayı bir faciaya çevirebilir.
Bana soracak olursanız esas büyük adaletsizlik burada. Bir yanda formunun zirvesinde bir ağır sıklet boksörü var, öte yanda hayatında ilk kez ringe adım atan, ciddi antrenman eksiği olan ve üstelik boksu da bilmeyen bir rakip.
Bu şartlarda eşit bir yarışmadan söz edilemez.

Haberin Devamı


Rakamlar kafanızı karıştırdıysa...

Haberin Devamı

ÇARŞAMBA günü bu köşede çıkan yazıda kullandığım rakamlar kafanızı karıştırmış olabilir; bir açıklama getirmem gerekiyor.
Biz yerel seçimi tek bir seçim sanıyoruz ama Yüksek Seçim Kurulu maalesef böyle bakmıyor. YSK’nın kendi web sitesinde yayınladığı sonuçlarda, bir ‘İl Genel Meclisi’ sonuçları var; bir de büyükşehir olan iller için ‘Belediye Meclisi’ sonuçları.
YSK’nın rakamlarına göre, büyükşehir olmayan Türkiye’nin 51 ilinde ‘İl Genel Meclisi’ için geçerli oy kullanan 10 milyon 175 bin seçmen var. Kalan 30 büyükşehirde de, ‘Belediye Meclisi’ için oyları geçerli sayılan 41 milyon 527 bin seçmen var. Bunların toplamı 51.7 milyon ediyor. Oysa Türkiye’de toplam seçmen sayısı neredeyse bu kadar.
Bu toplamın bu kadar büyük olmasının sebebi, iki tabloda bazı oyların iki kez bulunması. YSK bizim bu seçimi tek bir büyük seçim gibi okuyamamamız için elinden geleni yapmış.
Bu mükerrer oylardan kurtulmanın bir yolu var ama o yol çok dolambaçlı ve orada da başka çelişkiler ortaya çıkıyor.
Bazı partiler bu çelişkiden kurtulmak için 51 ildeki İl Genel Meclisi oyları ile geri kalan 30 ildeki büyükşehir belediye başkanı oylarını topladılar ve kendilerinde Türkiye rakamı buldular. Ben bu yöntemin sağlıklı olmadığını, elmayla armudu toplamak olduğunu düşünüyorum. (En basit örnek Ankara’da büyükşehir belediye başkanlığı için verilen oyları bu toplama kattığınızda MHP’nin oylarını CHP’ye yazmak zorunda kalmak.)
O yüzden mükerrer sayımı göze aldım, o rakamları verdim. Tersi de yapılabilirdi; yani bazı oyları hiç saymayabilirdim; o zaman da 4 milyona yakın oy hesap dışı kalmış olurdu. Her iki yöntem de ‘mükemmel’ olmaktan çok uzak ve doğru olmayan sonuçlar üretiyor. Maalesef çaresizlikten böyle yaptım. Yazıda buna ilişkin uyarı koymaya çalıştım ama böyle geniş anlatmayınca anlaşılır olmadı sanırım.

Yazarın Tüm Yazıları