Bu sezon biter

Gaziantep karşısında sıradan, kabullenmişliği devam eden, reaksiyon göstermeye cesaret edemeyen ve sadece Muslera ile ayakta kalmaya çalışan bir takım izledik dün gece. Ama bu karşılaşmaların ve kabus sezonun sonunda gidenler de olur. Bu gitmelerin dönüşü yok ve inanın çok pişmanlık duyarsınız.

Haberin Devamı

AVRUPA Kupası’nda Lazio karşısında hayal kırıklığı seviyesinde bir oyun ve toprağa gömülmüş ruh hali ile kaybeden Galatasaray için her geçen maç ve hafta daha fazla kötüye giden bir sürecin köşe taşıydı.

 

Kalan haftalarda kaybedilecek her maç, konulmayan her mücadele, yapılmayan her müdahale önce oyunculara sonra Mustafa Hoca’ya sonunda da yönetime ciddi stres ve baskı olarak yansıyacak.

 

Bu dönemler, bir oyuncunun yaşayabileceği en zor ama futbol hayatına müthiş tecrübeler katan haftalara sahne olur.

 

Elbette ‘zor oyunu bozar’ ve oyuncular bu dönemde performans olarak ya dip yaparlar ya da ciddi düşüş yaşarlar.

 

Her şey ters gitmeye başlar.

 

Haberin Devamı

Rakipler ekstra motivasyonla çıkar, mücadele edersin karşındaki senden diri kalır.

 

Adam geçerken zorlanır, orta yaparken kaygılanır, pas verirken baskılanır, gol pozisyonunda başkalaşır, oynarsan tartışılır, oynamazsan rahatlarsın.

 

Çıkmak istersin bu durumdan yalnız kalırsın, bastırılırsın ve teslim olup gidişata uyarsın.

 

TRANSFER VE KALİTE

 

GALATASARAYLI oyuncuların psikolojisini bir nebze anlatmaya çalıştım.

 

Tabi ki gelinen durumu sadece bununla açıklayıp netleştiremeyiz.

 

Bu işin bir tarafı ‘ruhsal çöküntü’ ise diğer tarafı kalite ve transfer.

 

Mustafa Hoca’nın takıma, kendisinden beklenen çıkışı yaptıramaması biraz da bu sebeplerden.

 

Elbette hataları da var ama takımın başına giderken yapılacak transferi ve bu sayede takımın kalitesini düzeltmeyi düşünüyordu.

 

Haberin Devamı

FFP’in üstüne Burak Yılmaz’ın satışı, yetmezmiş gibi son dönemlerde takımın ‘tork konvertörü’ Sinan Gümüş’ün sakatlığı her şeyi çabucak bu noktaya getirdi.

 

VERMEYİNCE MABUT

 

MAÇA gelince.

 

Sezonun geri kalanının bir yansıması ve tamamlanmak üzere olan resmin eksik parçasının yerine konulması haliydi sahadaki.

 

Maça iyi başlayamayan, sonra kendine gelmeye çalışan ama ‘Vermeyince mabut neylesin Sultan Mahmut’ durumuna düşen bir ekip vardı.

 

Yenilen kolay golün yanında rakibe verilen geçiş rahatlığı, pozisyon sayısını arttırdı.

 

Gaziantepli oyuncular orta sahayı geçmekte çok zorlanmadı ama asıl kolaylık ceza alanı çevresinde oldu.

 

Final pasını yapacak ya da kaleye şut atacak Antepli oyuncular o kadar rahat ve zaman fazlalığı içerisindeydi ki şaşkınlıktan kararsız kaldılar.

 

Haberin Devamı

Galatasaray’ın, Selçuk, Bilal ve Yasin ile bulduğu pozisyonlarda ise Karcemarskas engeli vardı.

 

Maçın ikinci yarısı da benzer senaryoda oynandı.

 

Yine golü Antep attı, yine Galatasaray kovalayıp çevirmeye çalıştı.

 

Antep karşısında sıradan, kabullenmişliği devam eden, reaksiyon göstermeye cesaret edemeyen ve sadece Muslera ile ayakta kalmaya çalışan bir takım izledik.

 

Aslında Galatasaraylı oyuncular için maç da sezon da ‘bitse de gitsek’ haline geldi.

 

Maç da biter sezon da. Ama maçların ve sezonun sonunda gidenler de olur.

 

Bu gitmelerin dönüşü yok ve inanın çok pişmanlık duyarsınız.

 

TRİBÜN: İNANÇ

 

SON dönemlerde Antep tribünlerini bu kadar dolu görmemiştik. Taraftar, takımının Galatasaray’ı yeneceğine inandığı için sahaya geldi.

 

Haberin Devamı

KADER ANI: AN DEĞİL ANLAR

 

MAÇTA kırılma anı değil anları vardı ve onların başrolünde Karcemarskas bulunuyordu. Fakat G.Saray o kadar kırılgandı ki kırsa da kırılırdı.

 

MAÇIN SLOGANI: 'OLEY OLEY'

 

75. dakikadan itibaren tribünler, oyuncularının paslaşmalarında ‘oley’ çekmeye başladı. Yani Avrupa’ya ‘Of of’ çektirtene, şimdi ‘Oley oley’ çekiyorlar. 

Yazarın Tüm Yazıları