Yavrularımı başlarını ezerek öldüren, hayvan değil insandı

Yavrularımla zorluk içinde yaşamaya çalışırken, bir gece bir kadın yaklaştı bize. Hırsla ve durduk yere bir şeyler mırıldanarak öfkeyle tekme savurdu bedenlerimize...

Haberin Devamı

Siz insanların dillerinden düşürmediği bir cümle vardır: “Bunu hayvan bile yapmaz.”
Siz, çok kötü olaylarda, sizi isyan ettiren acılarda bunu söylersiniz hep.
Çünkü sizin gözünüzde hayvanlar duyarsız, acımasız, düşüncesiz, kötü canlılardır.
Yanlış, acımasız, vahşet içeren her şey hayvanlar tarafından yapılır...
Ben bir kediyim. İstanbul’un Fatih semtinde iki bebek dünyaya getirdim.
Sokaklarda bebek bakmak ne kadar zordur, sizler bilmezsiniz. Onları tehlikelerden korumak, büyütmek, ayaklandırıp hayata salıvermek çok ama çok zordur.
Yemem içmem gerekir ki, memelerimdeki süt bebeklerimi doyurabilsin. Ama yiyecek, içecek bulmak öyle çok kolay olmaz.
Çöpleri karıştırmak gerekir. O arada insanlar bize kızar, ortalığı kirlettiğimizi düşünür, kovalarlar. Ama tekrar deneriz, çünkü başka şansımız yoktur.
Barınacak yer bulmaksa artık imkânsız gibidir. Korunaklı bahçeler, o bahçelerdeki erzak konulan barakalar, odun, kömürlükler yok denecek kadar azalmıştır. Olanların kapıları, pencereleri de sımsıkı kapalıdır biz girmeyelim diye.
Hani yine sizlerin “Kent yaşamında hayvanların yeri yok” diye bir tabiriniz var ya, evet aslında bizim yerimiz artık bu taş blokların, acımasız insanların arasında yok gibidir.
Ama işte, verilmiş bir canım var benim ve anne olduğum için o cana verilen başka iki can.
Onlarla bunca zorluk içinde yaşamaya çalışırken, bir gece (iyi insanların çoğunun uyuduğu, kötülüklerin kol gezdiği bir saatte) bir kadın yaklaştı bize. Hırsla ve durduk yere bir şeyler mırıldanarak öfkeyle tekme savurdu bedenlerimize.
Atiktim, kediydim, kaçtım tekmelerden ama bebeklerim orada kaldı.
Bir tanesinin kafasını ayaklarının altında ezdi. O daha çok küçüktü ve ben onu o hale getirmek için öyle çok emek vermiştim ki... Ama ölümü, birkaç saniyede oldu...
Sonrasında diğer bebeğime yöneldi. Onu kurtarayım diye koştum, kadına pençe attım ama bana da tekme savurdu, hamlem tesirsiz kaldı.
Beni savuşturduktan sonra o bebeğimi de ezdi hırsla ayaklarının altında. Son kez incecik bir “miyavv” sesi geldi, sesi çıkmadı bir daha. O da ölmüştü.
Ben bir aracın altına saklandım. Oralardan hiç ayrılamadım. Memelerimin ucu sızladı, acıyla, özlemle bebeklerimi istiyordu, gelsinler süt içsinler diye. Ama onlar yoktu ve bunu yapan da bir hayvan değil, “insan”dı!
Ey insanlık, şimdi ben soruyorum sizlere, artık “Bunu hayvan bile yapmaz” söylemini değiştirmenin vakti değil midir: “Bunu insan bile yapmazdı!”
Ece Bilgin / Sakarya gazetesi

Haberin Devamı

Sevgili Ece Bilgin, yavruları canavar ruhlu bir kadın tarafından başları ezilerek öldürülen bir anne kedinin duygularını dile getirmiş.
Sanki yüreğinde hissetmiş o kediciğin duygularını.
Bu kaçıncı vahşet... Bu nasıl bir duygu... Gerçekten bunu yapan bir insan olabilir mi?
Yaradanımızın kendinden bir nefes üflediği için güvendiği insan mı bu?
Hani yüreklerdeki merhamet, hani şefkat, hani sevgi?
İnsanı insan yapan bu hasletler değil midir?
Ne oldu bize de bu kadar canavarlaştık?
Peki bu tür insanlara uygulanacak gerekli ceza nerede?

Yazarın Tüm Yazıları