Bir babaya yakarış

Bu genç okurumun yazdıklarını okuyunca, ben de kendi babamı ve yıllar boyu bana yaşattığı babasızlığı hatırladım. Belki Babalar Günü’nde böyle sitem dolu bir yazı yazılmamalıydı. Ama genç okurumun dediği gibi belki bu bir uyarı olur.

Haberin Devamı

Belki babalık görevini bir kenara atmış, çocuklarına ve eşine sevgi göstermeyi unutmuş ya da benimki gibi çocuğunu ve eşini terk edip gitmiş, bir daha arama ihtiyacı bile duymamış babalara seslenerek onları sarsmış oluruz.
İlgisiz ve sevgisiz bir babanın evladına ne kadar acı verdiğini, ne büyük umutsuzluğa mahkûm ettiğini bir an olsun düşünmelerini sağlarız.
Evet güzel kızım, ne yazık ki zaman zaman babalar eşlerinden uzaklaştıklarında ya da bir başka kadının ortaya çıkmasıyla terk edip gittiklerinde, kendi canlarından, kanlarından olan çocuklarını da unutuveriyorlar. Onu da rahatlıkla terk edebiliyorlar.
O anda bir çocuğun psikolojisinde, babanın hayata sağlam bir başlangıcı ve güven duygusunu simgelediğini akıllarına bile getirmiyorlar.
Yeni bir kadın, yeni bir çocuk onların yeni hayatı oluyor, geçmişi silip atabiliyorlar.
Tabii bunu asla genellememek gerekiyor. Babamı yıllar sonra bulduğumda, bana “ben önüme bakıyorum, geçmişi kapattım, benden sevgi bekleme. Zaten babalar kızlarını sevmezler” demişti. Bir kez daha beni yıkmıştı… İşte ben de, o zaman ona söylediğim gibi, öyle babalar vardır ki, çocuğunu birkaç saniye görebilmek için okul kapılarında beklerler. Ben, benim babam gibilerin azınlıkta olduğunu düşünmek istiyorum. Gerçek anlamda baba gibi baba olabilmiş herkesin Babalar Günü kutlu olsun!

Haberin Devamı

Bir erkek başaramayacaksa, böylesine kutsal bir görevi yerine getiremeyecekse neden çocuk yapmaya, “baba”ve “koca”olmaya çalışır? Bütün babalara seslenmek istiyorum buradan; hiç yapmadıysanız bugün gidin sarılın, öpün, koklayın, çocuklarınızı. “Sizleri çok seviyorum” deyin onlara.

Güzin Abla, ben 21 yaşında bir kızım ama 35’in üzerinde gösteriyorum dersem bana inanır mısınız, bilmiyorum. Yaşadıklarım ve mutsuz hayatım yüzünden erken yaşlandım abla. Biz aslında küçük bir aileyiz ve ben ailenin en büyük çocuğuyum. Benden başka 2 küçük kardeşim daha var.
Ablacığım, erkekler neden bu kadar bencildir, neden kendilerini bu kadar beğenirler, neden hep kendilerini suçsuz, karşılarındakini suçlu görürler? Neden çocuklar kendilerini savunamadıklarını bildikleri için annelerini savunduklarında, taraf tuttuğu düşünülür?
Bence en önemlisi de bir erkek başaramayacaksa, böylesine kutsal bir görevi yerine getiremeyecekse neden çocuk yapmaya, “baba”ve “koca”olmaya çalışır? Kahkahaların yükselmesi gereken bir evden sadece mutsuzluk ve gözyaşı seslerinin duyulmasına neden olur?
Dayanacak gücüm yok artık ablacığım, ben de gençliğimi yaşamak istiyorum. Her yerde babamın karşımıza çıkıp bizi engellemesine, her fırsatta o elleri öpülecek kadına bağırıp çağırmasına dayanamıyorum artık!
Kendimi mi öldürmem gerekiyor bunların son bulması için? Ölümüm, soğuk bedenim onun hatasını anlamasına yardım eder mi acaba? Belki o zaman iki küçük kardeşim, biricik annem rahat ederler!
Benim tek istediğim sıcak, mutlu bir aile ve “baba”. Bu kadar zor mu bu isteğim? Başka bir şey diyemiyorum çünkü gücüm yok artık.
Tesadüfen bir şiir gördüm, okuduğumda, duygularımı anlatıyor sandım. Sizinle paylaşmak istedim, belki beni daha iyi anlarsınız diye...

Haberin Devamı

Elimi tutan bir baba olmadın
Beraber parka gitmedik hiç
Top oynayıp, uçurtma uçurmadık
Benim babam olamadın hiç
Ağlayınca bana sarılan bir baba olmadın
Gözyaşlarımı silmedin hiç
Yalnız bırakıp, terk ettin
Benim babam olmadın hiç
Bana sevgini hissettiren bir baba olmadın
Saçlarımı okşamadın hiç
Yanağımı öpüp, yatmadan “iyi geceler” diyemedin
Benim babam olmadın, olamadın hiç!
Taha Yasin Uslu

Başka söze gerek var mı ablacığım? Babalar Günü münasebetiyle bunları sizinle paylaştım. Umarım beni yanlış anlamazsınız. Bütün babalara seslenmek istiyorum buradan; hiç yapmadıysanız bugün gidin sarılın, öpün, koklayın, çocuklarınızı. “Sizleri çok seviyorum” deyin onlara. Eşinize de sevgiyle sarılın. Bir akşam da olsa, kapatın televizyonlarınızı, bilgisayarlarınızı, gitmeyin misafirliğe, oturun hep birlikte. Hiç konuşmadığınız gibi sevgiyle, şefkatle, ilgiyle konuşun onlarla. Çok geç olmadan, araya uzaklık girmeden, onların soğuk bedenleri ile karşılaşmadan...
? Rumuz: Sesimi duy baba!

Yazarın Tüm Yazıları