Atatürk ve Nutuk

İki gün önce, Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, aydınlık Türkiye’nin sembolü, büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 76. ölüm yıldönümüydü. Bu sebeple onun anısına belki de gençlerimizin bilmediği bir konuya değinmek, Atamızın eşsiz eseri Nutuk’un yazılış öyküsünü aktarmak istedim.

Haberin Devamı

Atatürk’ün inanılmaz çabası ve emeği ile ortaya çıkan bu kitabı, her Türk vatandaşı, özellikle de gençler mutlaka okumalı, anlamalı, öğrenmelidir. O zaman Cumhuriyetimizin ne meşakkatlerle kurulduğunu daha iyi görüp, Atamızı yanlış anlamaktan ve yanlış değerlendirmekten kurtulacaklardır.
Büyük önderimiz, Nutuk’u yazarken bunu tarihe mâl olmuş bir çağın öyküsü olarak tanımlamıştır. O, bu eserinde ulusumuz ve gelecekteki gençler, çocuklar için uyarıcı olmasını istediği çok önemli gerçekleri dile getirmiştir.
“15 Ekim 1927 Cuma günü, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ikinci büyük kongresinde büyük emeklerle hazırladığı Nutuk adlı eserini okumaya başlamıştı. Kürsüden son derece kendinden emin ve yaptıklarından gururlandığı her halinden belli, kimi zaman gür bir sesle, kimi zaman ise sesini alçaltarak, dost düşman herkese sesleniyordu.
‘1919 yılı Mayıs ayının 19’uncu günü Samsun’a çıktım’ diye söze başladı. Aslında 1918 ila–1927 arası son dokuz yılda olup bitenlerin hesabını veriyor, ama bir yandan da hesabını soruyordu.
‘Maksadım, inkılabımızın incelenmesinde tarihe kolaylık sağlamaktır. Bu görevi yapmaya kendimi mecbur sayarım...’
Hıncahınç dolu olan salonda herkes nefeslerini tutarak 6 gün boyunca Gazi Mustafa Kemal’i dinledi.
Metinde 192.240 sözcük vardır. Belgeleriyle birlikte iki ciltlik 878 sayfalık dev bir eserdir. Türkçe’nin dışında Fransızca, İngilizce, Almanca, Rusça’ya da çevrilmiştir.
Nutuk uzun süredir tuttuğu notlar ve gerçek belgelerden oluşmuştur. Nutku yetiştirebilmek için 3 ay içinde olağanüstü bir tempoda çalışmıştır. Bu süreci hemen hemen hiç uyku uyumadan geçirmiş, bu nedenle de kalp spazmı geçirmiştir.
Atatürk, Nutuk’u Ankara Belediyesi’nin kendisine hediye ettiği üç oda bir salondan ibaret eski bir bağ evi olan evinde yazmıştı. Yağmur yağdıkça tavanı akardı. Akmayan bir köşede koltuğunda oturmuş, yanında su dolu bir leğen, bu leğene pamuk batırıp, ağrıyan gözlerini rahatlatmak için ıslatarak eserini yazdırmaya devam ediyordu. Nutuk’u dikte ettiği yaverleri her 8 saatte bir değişiyordu. Onun ise 32 saat hiç durmadan çalıştığı oluyordu. Bir seferinde dayanamayan bir yazıcı baygınlık geçirmişti.
20 Ekim tarihine kadar tam 36 saat 33 dakika süren Gazi’nin sunumu sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada büyük yankılar uyandırmıştır.
Cumhuriyet henüz 4 yaşındaydı ama öyle ciddi dönemlerden geçilmiş, öyle zor günler aşılmıştı ki, bu dönemi bu şekilde birinci ağızdan yazıp söylemeyi gelecek kuşaklar için büyük bir yarar olarak görmüştü.
Büyük Nutuk, Gazi’nin eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’ne giden o uzun ince yolu tüm ayrıntılarıyla, bütün dünyaya hitaben anlatır. Milli mücadele tarihimizin gerçek bir belgesidir. 6 gün boyunca, ayakta, 3 saat sabah, 3 saat öğleden sonra olmak üzere günde 6 saat süreyle konuşmaktan dolayı çok yorgun görünen Gazi, sonuçta konuşmasını o ünlü gençliğe seslenişiyle sona erdirdi.
‘Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet korumak ve müdafaa etmektir’ diye başlayan Nutuk’un o unutulmaz, Cumhuriyeti Türk gençliğine emanet ettiği, o son bölümde sesinin titremesine engel olamamıştı. Hatta İngiliz gazeteleri ‘Gazi gözyaşlarını tutamadı’ şeklinde başlık atmışlardı.
Nutuk, Günümüze ışık tutan bir rehber niteliğindedir. Hem yaptığı olağanüstü etki, hem içeriği hem de söyleniş süresi nedeniyle benzersiz bir eserdir.”
** Kaynak: T.C. Maltepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Yrd. Doç.Dr. Orhan Çekiç’in bir yazısından alınmıştır.

Yazarın Tüm Yazıları