Aileler evlatlarını adetlere kurban ediyor

Aileler, 14-15 yaşındaki kız çocuklarını kocaman adamlarla evlendiriyor. Ailelerde böyle bir hak var ama üniversiteyi bitirme aşamasındaki bir gencin istediğiyle evlenmeye hakkı yok!

Haberin Devamı

Sevgili Güzin Abla, öncelikle bayramınızı kutluyor, size sağlık, başarı ve mutluluklar diliyorum.
Hazır Kurban Bayramı’ndayken, size gerçek bir öyküyü anlatmak istiyorum...
Manifaturacı bir baba ile öğretmen bir hanımın kızı olarak dünyaya geldi Alev.
Lise bitiminde sarı saçları, mavi gözleri, beyaz teniyle herkesin dilindeydi.
Önce oturduğu mahallenin, sonra da koca bir kasabanın “en güzel kızı” unvanını aldı.
Liseden sonra fen fakültesini kazandı. Tabii ver elini İstanbul...
İkinci öğretim yılında Adanalı bir gence aşık oldu.
Bir gün konuyu annesine açtı. Ancak mezhebinin farklı olduğunu öğrenince, annenin aniden suratı asıldı.
“Duymamış olayım. Babana da söylemenin hiçbir manası yok. Kesinlikle rızası olmaz. Sen en iyisi bu işi unut, gün doğmadan neler doğar” dedi.
Dedi de, Alev yüreğine söz geçirebildi mi?
Delikanlıya durumu anlattı. O makul karşıladı. “Huzurunuz kaçmasın, ilişkimizi bitirelim ama bil ki ben seni çok seviyorum” dedi.
Üçüncü sınıfın yarıyıl tatilinde genç kız dayanamadı, delikanlıya “Gel kaçalım, gidelim buralardan” dedi.
Alev o gece evden ayrıldı ve yol kenarında beklemeye başladı. Ancak ne gelen vardı ne giden.
Ertesi gün oldu. Akşam saatlerinde telefonu çaldı. Tanımadığı bir ses “Siz” dedi, “O delikanlının nesi oluyorsunuz?”
Genç kız “Yakında eşi olacağım inşallah” dedi.
Telefondaki ses “Maalesef buraya gelirken otobüs kazasında öldü” dedi.
Yığıldı Alev olduğu yere. Kendine geldiğinde, sürünerek evine vardı. Anne merak içindeydi. “Anne” dedi Alev, “Gözünüz aydın, o öldü, ben de öldüm...”
O günden sonra genç kız aklını yitirdi.
Sonra neler mi oldu? Onlarca arkadaşı oldu, kedi köpekten...
Bir mermer taşına sevdiceğinin ismini kazıdı ve o taşı mezarlığa götürüp dikti.
Ziyaretlerini hiç aksatmadı, hatta bazı geceler o mezar taşına misafir bile olup orada yatıya kaldı.
Önceki gün mahallesinde rastladım ona. Elinde bir tutam ot, yine her zamanki haliyle dalgın yürüyordu.
“Nereye?” diye sordum, “Sevdiceğime bayram ziyaretine gidiyorum” dedi...
Evet, sevgili Güzin Hanım, bildiğiniz gibi son 3 yılda 139 bin kız çocuğunun başına duvak takıldı. Aileler, 14-15 yaşındaki kız çocuklarını kocaman adamlarla evlendirdiler. Hiçbirine de isteyip istemediği sorulmadı.
Ailelerde böyle bir hak var ama üniversiteyi bitirme aşamasındaki bir gencin istediğiyle evlenmeye hakkı yok! Öyle mi sahi?
Anane, örf, gelenek diyerek bugüne kadar kim bilir kaç genç kızı kurban ettik kaprislerimize...
Takıntılarımızla, yanlış ve kalıplaşmış düşüncelerimizle, kim bilir kaç hayatı söndürdük...
Rumuz: Emekli bankacı M. U.

Haberin Devamı

Tüylerimi ürpertti öykünüz. Gerçekten de bilmediğimiz ne acılar var bu topraklarda.
Anlamsız inançlar, yanlış düşünceler, akıl almaz gelenekler yüzünden kim bilir ne gençler bu örf ve adetlere kurban gidiyor.
21. yüzyıla geldiğimiz halde, hâlâ bu yanlışlardan dönemedik.
Peygamberimiz zamanında olmayan bu mezhep ayrılıkları, bu ayrımcılık, hatta gereksiz düşmanlık günümüzde aileleri dağıtıyor, yuvaları yıkıyor.
Bu yanlışları zihinlerden kazımak da aydın ilahiyatçılarımıza düşüyor.
Eminim, sağduyu hâkim olacak, dünya daha yaşanılır ve hoşgörünün öne çıktığı bir yer haline gelecek.

Yazarın Tüm Yazıları