Ülkeee, beni neden yoruyosuuun?

Bu ara ülke gündemini ve farklı tarafların yorumlarını takip eden herkes psikiyatrik bozukluklara meyilli. Komplo teorileri, linçler, bağırış çığırış derken, paranoyadan şizofreniye hepsini hızlandırılmış olarak yaşadım, aktarmayı borç bilirim!

Haberin Devamı

Sinir sistemim, ilk olarak ülkede elektriğin kesildiği gün gümledi! Her yönden karanlık çökmüştü. Memlekette bir sürü olay oluyordu ama haber alamıyorum. Evde baykuş şeklinde bir pilli radyo buldum. Yılbaşı piyangosunda kazandığım, uyduruk ama neşeli bir alet. Radyo çaldıkça baykuşun gözleri oynuyor, fakat doğru dürüst kanal çekmiyor. Tam Cüneyt Özdemir’in sesi gelir gibi oluyor, onu bir dini söyleşi bastırıyor, derken cızırtılı bir pop şarkısı karışıyor, dayanılır gibi değil. O gün, mecburen, haberleri telefonla Twitter’dan takip etmeye başladım. Ruhi arızalar öyle filizlendi sanırım.


Kaygı, agorafobi, paranoya kombosu


Ege adalarından bazılarının aniden Yunanistan’ın olduğunu okudum. Huzursuz oldum. Bodrum da yarımada. Elden gitme ihtimali var mıydı? Bodrum’a vize gerekecek miydi? Bazı vatan topraklarını güvenli yerlere taşıyoruz. Süleyman Şah’ı mesela. Bodrum taşınır mıydı? Böyle şeyler geçti aklımdan. Kaygı bozukluğu?
“Sokağa çıkıp dolansam açılırım” dedim ama “Önüne gelen istediği zaman sokağa çıkamaz” gibi bir demeç vardı Twitter’da. Ayrıca ekmekti, peynirdi, alışverişe gideceksen buna dair bazı belgeler istendiği söyleniyordu. Muhtara gidip bir kâğıt alabilirdim ama muhtarlar genelde sarayda takılıyorlardı. Ayrıca twitter’da millet her konuda birbirine girdiğine göre kim bilir sokaklar nasıldı? Kapandım kaldım mı evde? Agorafobi?
Başka bir habere göre özel güvenliklerin yerini polis alacaktı ve 400 binin üzerinde özel güvenlik vardı. “Devlet özel güvenlikleri sokaklara dağıtsa, bunlar köşe başlarında insanlara nereden gelip nereye gittiklerini ve belgesini sorsa, daha sıkı bir ülke olmaz mıyız” diye aklıma geldi. Hem istihdam olurdu. Bakanlık hak eden insandım bence. Aa narsisizm?

Haberin Devamı


Babana bile güvenme, Sonuçta cüppeli!


Savcımızı elinde cüppe olan ve avukatmış gibi yapan teröristler vurdu. Cumhurbaşkanı ‘cüppe giyenlerin adliyelerde aranması gerektiğini’ söyledi. Sonra Cumhurbaşkanımız seçilen rektörler yerine başkalarını atadı. Seçilen rektörler de cüppe giyiyordu! Cumhurbaşkanı sandık âşığıdır, seçilmiş rektörü niye değiştirsin? Konu yine cüppeyle ilgiliydi bence. Bir kafam aydınlandı sanki o an! Bu cüppede bir iş vardı! İşin kötüsü babam da avukat ve cüppesi var! Gizli bir ajandası olabilir miydi? Hoş geldi miydi paranoya?
Magazine bakıp rahatlayayım dedim. Zira paparazzilere her zamankinden çok ihtiyacımız olan günlerdeyiz. “Demet Akalın ve Hande Yener kavga etti” başlığı beni gevşetti. Eski güzel günlerde gündemde böyle kavgalar, frikikler, selülitler filan olurdu, onları konuşurduk hani. Fakat ne göreyim? ‘Yalan Dünya’da makarasını yaptığımız ‘Küçük Gelin’ dizisinin oyuncusu babasının boğazını kesmiş! Arkadaş böyle ülke mi olurdu yav? İlk haberle neşelenip sonrakinde depresyona girdim. Manik depresif miydim acaba?
Psikiyatrik bozuklukları sırayla geçirmeye başladığımı hissedip telefonu kapattım. Perdeleri çektim. Müziği açtım. Sonra kendimden işkillenmeye başladım. Neydi bu gizemli havalarım? Bir bildiğim mi vardı acaba? Dış mihrakların maşası filan olabilir miydim? Benim gözüm de göz değildi ama! Finali şizofreniyle yapmak üzereyken... Önceki kuşağın tüm psikolojik bozukluklarını çözen ilacı hatırladım! Pasiflora şurubu! Antidepresanlar bilinmezken, annelerin, teyzelerin başucunda duran her derde deva plasebo! Onu deneyeceğim. Twitter’dan haber takip etmeyi bırakacağım. Gündüzleri bir bölüm ‘İşte Benim Stilim’, akşamları da Survivor çektim mi, tamamdır. Seçimlere kadar akıl sağlığıma mukayyet olurum.
Sonrası Allah kerim...

Yazarın Tüm Yazıları