Ülkede yapımcı bulamayacak senaryolar!

Son günlerde okuduğum bazı haberler, uçuk film senaryoları olarak bile ikna edici değil.

Haberin Devamı

Bu olağandışı hikayeler, ancak belli film janrlarında ve bazı destekleyici ögelerle sunulsa kendini kurtarırdı

Ülkede yapımcı bulamayacak senaryolar


Nükleer santralin aslında güvenli ve temiz bir enerji olduğu haberleri:
Olay 1981’de geçmektedir. Çernobil olayı filan henüz yoktur. Film, kahramanımızın bir yandan nükleer santralde çalışırken bir yandan da, 1940’larda sigaranın sağlığa faydalı olduğunu iddia eden reklamlarla dalga geçtiği bir sahneyle açılır. Janrı kara komedidir.
Şırnak’da katırların silah sesinden korkup uçurumdan atladığı haberi:
Katırların iç dünyası anlatılır, gerekirse bir “Katırlara fısıldayan adam” bulunur ve analiz yaptırılır. Bu hikayeden film olmaz, seyirci asla inandırıcı bulmaz. Ama dünyada ilk kez böyle bir doğal fenomen yaşandığı kanıtlanabilirse, ilginç bir belgesel yapılabilir.
Gezi Parkı’nda kimse tutuşturmadığı halde kendi kendine yanan çadırlar:
Bu olay ancak doğaüstü yaratıkların anlatıldığı bir korku filminde yer bulabilir. Bir ormanda çadır kuran çevrecilerin çadırları sabaha karşı aniden içten içten yanmaya başlar. İnsanlar kendilerini panikle dışarı atarlar, fakat ne hikmetse etrafta in cin top oynamaktadır. Buradan belki “Blair Witch 4-Gezi’nin Esrarı” ismiyle serinin devam filmi çıkabilir.
İnternette linklere kısaltma veren sitenin TİB tarafından yanlışlıkla kapatılması:
Bundan teknolojik polisiye filan çıkmaz. Seyirci “Bu olay nasıl oldu, altında başka bir komplo mu vardı, o site acaip gizli bilgiler içeren bir paravan mıydı” gibisinden öküz altında buzağı arar. Bu hikaye, sulu komedi tarzında olursa kurtarır. TİB’in karikatür tiplemelerden oluşan bir hayali kurum, görevlilerin Austin Powers gibi karakterler
olduğu bir filmin, tek sahnesi olarak, bu haber kullanılabilir.

Haberin Devamı

Sonsuz gençliği Avusturyalılar buldu!

Ülkede yapımcı bulamayacak senaryolar

Haberin Devamı


Avusturyalı bilim insanları hayatın dönemlerini yeniden tanımlamış. Orta yaş artık 60’da başlıyormuş! Ölümden 10-15 yıl önce yaşlılığın başladığını varsaymışlar. Ki doğrudur. Dedelerimizin nesli 60-65’e kadar yaşadığından, 50 hatta 45’de yaşlılık dönemine girdikleri kabul edilirdi. Şimdi ise 45’lik top modeller var.
Avusturya, “Ortalama yaşam kadınlarda 88, erkeklerde 85 yıl olduğuna göre, yaşlılık artık 70-73 civarı başlıyor” diye ilan etmiş! Yani sacher torte’sine kurban olduğum Avusturya’ya göre, ben aklı başında bir erişkinlik dönemine yeni geçmiş filan oluyorum!
Madem yaş ve sağlık işlerine
girdik, malumunuz, son olarak ünlü diyetisyen Dukan ve Canan Karataş, et yağları konusunda anlaşamadı. Ancak şeker ve unun zehir olduğuyla ilgili fikir birliğindeler. Yani, Avusturya’nın ilan ettiği yaş tablosunu o zacher torte’lerden ayda yılda bir yiyerek tutturabiliriz.
İki kuşak öncesi: Çocukluk, 0-12, ergenlik: 12-17, aklı bir karış havada gençlik dönemi 17-20, aklı başında, evlenmeli çocuk yapmalı, işli güçlü gençlik dönemi 20-35, orta yaş 35-50, yaşlılık ise 50’den sonrasına tekabül ediyordu.
Şimdi ise:
Çocukluk: 0-12 yaş (O tıbben sabit).
Ergenlik: 12-20 yaş (bence ergenlik biraz uzadı).
Aklı bir karış havada gençlik:
20-30.
Aklı başında, evlenmeli, çocuk yapmalı, işli güçlü gençlik dönemi: 30-60.
Orta yaş: 60-73.
Yaşlılık: 73 ve sonrası.
Gençliğin uzadığını, kot şortlarım ve dans figürlerimi unutmama daha 20 yıla yakın olduğunu, memnuniyetle müşahade ediyorum.
“Müşahade ediyorum”
demeseydim daha bile genç
görünürdüm aslında. Neyse...

Yazarın Tüm Yazıları