İnşaat çökmelerinde bir dünya markasıyız

Son bir yılda köprüden konuta, tünelden hastaneye, tren istasyonundan kayakla atlama kulesine, aşağı yukarı inşa edilebilen her yapı türünde ‘çökme’ yaşandı!

Haberin Devamı

Bu açıdan Türk mimar, mühendis ve müteahhitleri, inşaat çökmelerinde eşi az bulunur zenginlikte bir koleksiyona imza attı. Suç kimin bilmem ama son 40 yıldır biz inşaat yapamıyoruz arkadaş!

İnşaat çökmelerinde bir dünya markasıyız

2014’te, (güzel ve yalnız mühendislerle, mimarlarla dolu) ülkemde, çöken inşaatlar:
Konya’da üst geçit, Malatya’da fabrika, Diyarbakır’da otel, Dicle Üniversitesi’nde öğrenci merkezi, Bursa’da konut, Çanakkale’de köprü, Sakarya’da yüksek hızlı tren istasyonu, İzmir’de rezidans projesi, Gaziantep’te kentsel dönüşümle yapılan konutların zemin katındaki dükkân, Rize’de tünel, Üsküdar’da cami, Sivas’ta hastane inşaatları! Evet bunların hepsi ÇÖKTÜ!
Erzurum’da da kış olimpiyatları atlama kuleleri çökmüştü, hatırlıyorsunuz. Böylece, milletçe, inşa edilebilen her bina türünden en az bir adet çökertmiş olduk, koleksiyonu tamamladık. (Çok sağlıklı olmayan) Bir bakış açısından, ‘Çöken İnşaatlar Nuh’un Gemisi’ gibi bir seçki oluşturduk diyebiliriz!
Hadi bu inşaatların zararı kendine ve talihsiz çalışanlarına diyelim. Ama geçen hafta başka bir ilke imza atıldı: Üsküdar’da yapılan otopark inşaatı yüzünden Haydarpaşa Numune Hastanesi poliklinik binasında çatlaklar oluştu, hastane boşaltıldı! Yav bari yan binalara dokunmayın güzel abim!
Şimdi ben kime sinirleneyim bir anlatır mısınız? Her çöken inşaattan, dikilen her ucube AVM’den sonra mühendisler odası, mimarlar odası açıklama yapıyor. Peki bu inşaatların mühendisi, mimarı yok mu? Hiçbirinin mi? Tünellerin, köprülerin filan da mı yok? Varsa bunlar başka mühendisler, başka mimarlar mı? Kim bunlar yav? Onları atsanıza aranızdan.

Haberin Devamı

İnşaatçılar arası ‘Bu Tarz Benim’


Hayır elbette mühendis ve mimarlara saygım sonsuz, ama bu ülkede son 40 yılda yapılmış, “Aman Allah hayran kaldım” diyebileceğimiz bina da pek az! Mimar Sinan’ın şaheserlerini filan zaten bırakın. Ama 1800’lerde, 1900’lerin başında yapılan, su boruları, elektrik sistemi artık çatlayan patlayan o eski apartmanlar, zamanın mütevazı cumbalı evleri, güzellikleriyle astronomik fiyatlara müşteri buluyor. E bunları yapan mimarlar Japon muydu? Bu evler için hâlâ “Deprem açısından sağlam binalar” deniyor. Peki o inşaat mühendisleri uzaydan mı gelmişti? Son 50 yıldır siz derslerde kopya mı çekiyorsunuz inşaat mühendisleri? Kitapların arasına Tommiks mi koyup okuyorsunuz sayın mimarlar? “Müteahhitler yüzünden, mimar-mühendis çalıştırmıyorlar” cevabı beni doyurmuyor. O zaman yıllardır mühendis ve mimarların işsiz kalması lazımdı. Sevgili ‘Odalar’, açıklamalar yapıyorsunuz eyvallah. Ama bu çürük ve çirkin ucubelerin bir kısmını da yine mühendis ve mimarlar yapmıyor mu? Siz değilsiniz belki de o zaman kim bunlar?
Aslında inşaatçılar için bir ‘Bu Tarz Benim’ yapılmalı. İnşaatçı, binasının fotoğrafı ve ölçümleriyle jürinin önüne gelmeli. Jüri de ağlatana kadar konuşmalı. “Bu ne ya? Sen bizimle dalga mı geçiyorsun? Rezaletsin! Utanmıyor musun böyle bir binayla gelmeye? Zemin etüdü yapmadıysan bizimle deyilsın! Bu istinat duvarı o binayı taşımaz, burada 50 kere söylemedik mi! Çekil karşımdan, binaya bakınca gözüm acıyor! Ay günaah! Hem derhal bu binayı yık, hem kendin de yıkıl karşımızdan!”
Bu arada Numune Hastanesi’ni çatlatan otoparkı merak etmeyin. Sıkıntı yok çok şükür, inşaat son hızla devam ediyor!

Siyasetin sempati karnesi

Haberin Devamı

18 milyon öğrenci karne aldı, üç günde internette 20 milyon karne alma konulu ‘caps’ dolaştı!

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı cuma günü “Çocuklarınızın karnelerini görünce kızmayın, onları üzmeyin. Hepinizin karneleri Milli Eğitim Bakanlığı kayıtlarında var, gerekirse onları açıklarım” dedi. İyi şakaydı. Ama daha önemlisi:

1) Son yıllarda bir siyasetçiden duyduğumuz ilk sempatik ve neşelendiren tehditti!
2) Mezhep, siyasi görüş, jinekolojik kayıtlar, her konuda fişlenilen bir dönemde, eski okul karnelerimizin arşivde olması fikri, amanın ne şirin, ne masum geldi.
3) İktardaki bir politikacının espri yapmasından dolayı yaşadığımız heyecan ve ferahlık da cabası.
Siyasette bir suratsızlık, kızgınlık ve nobranlık yarışı yaşanıyor adeta. Şehir sularına teskin edici kediotu özü katmak zorunda kalacağız yakında, milletçe o kadar gerildik. Gelecek seçimlerde oy verme kriterlerimden biri de ekonomik program, özgürlük, laiklik, demokrasi vaatlerinin yanında, partinin güleryüzlü, esprili ve toleranslı olması! Politikacılar, biraz da benim alanımdaki performansınızı görelim, buyrunuz!

Yazarın Tüm Yazıları