Bülent Arınç ‘şunu mu demek istedi’?

GOOGLE misali “Bunu mu demek istedin” ukalalığı yapmak gibi olmasın, ama Yunanistan’da SYRİZA partisinin zaferiyle ilgili Bülent Arınç şu açıklamayı yapınca kafam karıştı:

Haberin Devamı

“Bu vesileyle laiklere de bir şey söyleyeyim; ben de yeni öğrendim, Yunanistan laik olmayan bir ülkeymiş. Bizdeki laikler Yunanistan’ın laik olmadığını biliyorlar mıydı? Ateist bir başbakan ben istemiyorum dediği için başpiskopos olmadan yemin etti, dünya yıkılmadı. Görüyorsunuz, demokrasi böyle şeyleri sorun yapmadan yoluna devam ediyor.”
Türkçe derslerinde “Yazar bize ne vermek istedi?” sorusu vardır ya. Sizce Bülent Arınç aşağıdakilerden hangisini anlatmak istedi?

A- Yunanistan laik değildir, buna rağmen başbakan dini yemin etmemiştir. Demek biz laik olsak da ülkeyi dini esaslara göre yönetilebiliriz, olay yapmayın.
B- Yunanistan laiktir, bak başbakan ateist. Adam bir İncil’e el basmaktan imtina etti artık. İşte laiklik böyle bir şeydir, bunu mu istiyorsunuz laikler?
C- Türkiye laiktir laik kalacak. Yunanistan değilmiş. Bence komşuya her an irtica gelebilir. Allah’tan başbakan ateist çıktı. “Allah’tan” derken... lafın gelişi...
D- Komşu laik değilmiş. Demek biz de olmasak kıyamet kopmaz. İleri demokrasi böyle şeyleri sorun yapmadan yoluna devam eder!
E- Çipras zaten affedersiniz solcu. Ayrıca affedersiniz ateist. Affedersiniz de neyine özeniyorsunuz bunların?
F- Yunanistan ne saçma ülke. Başbakanlık yemininde İncil’e el basılan ülkede ateist adam lider oldu! İşte bunlar hep fakirlik.
G- Hiçbiri. Her gün her konuda açıklama yapmamı bekliyorsunuz. Ben de yoruldum ama ya.

Haberin Devamı

Bir sonraki dizimi beğenmeyen haindir dış mihraktır!

FATİH’in Fedaisi Kara Murat filmini seyretmedim, yorum yapamam. Ama eleştirenlere karşı, yapımcısı Murat Usta’nın tepkileri haber oldu malumunuz. Usta, filmi beğenmeyenlere “Sizi tek tek tespit ediyoruz, kimlere hizmet ettiğinizi biliyoruz... Film bazı çevreleri rahatsız etti, sinek gibi ezileceksiniz... Kime hizmet ediyorsunuz ...(burası küfür)... çapulcu takımı” benzeri tweet’ler atmış. Sonrasında da yazılı açıklama yapıp “Bugün devleti ele geçirmeye çalışan hain paralel gruplar bizi karşılarında bulacaklardır...” ifadelerini kullanmış.
Şimdii... Bundan böyle, yapacağım filmleri, dizileri, yazacağım gazete yazılarını ve kitapları beğenmeyecek kim olursa, önceden söyleyeyim, hepsi haindir! Devlet memleket düşmanıdır! İşlerime gülmeyenleri tek tek tespit edeceğiz, sinek gibi ezeceğiz (Biz kimiz bilmiyorum, herhalde oyuncularla filan yapacağız bunu. Demek güçlü kuvvetli insanlardan cast yapmak lazım, bunu not alayım)! Kime hizmet ettiğinizi biliyorum. Aslında tam bilmiyorum ama öğrenirim. Ricky Gervais mi lan? Ha? Tina Fey mi? Oha yoksa Woody Allen mı? Vay CIA ajanları, MOSSAD’cılar sizi! Dış mihrakların bu işin arkasında olduğunu biliyordum.
Yabancı dizilere gülüp bizimkilere gülmeyen gayrimillidir. Bitiririz sizi!
Oh, valla çok iyi geldi.

Haberin Devamı

Yıllara meydan okuyan hamburger!


HJORTUR Smarson, 2009’da İzlanda’da kapanan bir fast food zincirinin son hamburger ve patates kızartmasını alıp müzeye bağışladı. Üç yıl sonra yer olmadığı için yemek iade edildi. Hiçbir bozulma belirtisi göstermemişti! Smarson son üç yıldır da yemeği kendi otelinde sergiliyor. Hamburger de patatesler de ilk günkü gibi!
Amerikalı David Whipple da 1999’da aldığı hamburgeri 15 yıl boyunca sakladı. Mucizevi biçimde taptaze duruyor!
Çocukken, bir doktor tanıdığımız, beni vazgeçirmek için kolanın içine bir parça et atıp bekletmiş, et zamanla erimeye başlamıştı. Normal bir sonuçtu aslında, zira kolada asit vardır. O yıllarda, gelecekte ne çöpler yiyeceğimizi bilmediğimiz için “Vay be” demiştik. Gazozun kapağını açıp ortada bırakınca içine karınca sürüsü üşüşürdü o zamanlar. Çünkü gazozlarda, tatlılarda, reçellerde pancar şekeri vardı. Reçeller yedi-sekiz ayda şekerlenirdi. Üç sene önce aldığım bir Amerikan akçaağaç şurubunu ise dün buldum. İlk günkü kadar enfes! Dedemden ev kalsa şimdiye çürümüş olurdu ama “Jemima Teyze’nin Akçaağaç Şurubu”nu birkaç kuşak sonrasına ilk haliyle bırakabilirim!
Benim benzer testlerime göre:
Gerçek yoğurt dört günde ekşiyor, hakiki süt bir haftada bozulup kokuyor, organik fındık-ceviz bir ayda böcekleniyor, ev yapımı ekmek yedi günde küfleniyor, köy peyniri tuzsuzsa on günde yeşilleniyor, organik sebze ve meyveler on günde çürüyor.
Ne yediğinize dikkat edin gözünüzü seveyim. Bu gıdalar “gerçek yiyecek” olduğu için sizden başka canlılar da kendileriyle ilgileniyorlar. O hamburgerlere ise bakteriler bile yüz vermiyor.
Küf, böcek, kurt, güve, bakteri, iyi gıdayı bizden daha iyi tanıyor.

Yazarın Tüm Yazıları