Sadece miden değil dilin, elin, kulağın ve gözün de oruç tutacak

Gündüz kuşağında her gün ekranda canlı yayın yaptığım yıllarda tanıdım ismi güzel, içi güzel Cemâlnur Sargut’u. Bir değil, beş değil, onlarca kez konuğum oldu. Doyamadığım bilgilerini, sohbetlerine katılarak ve kitaplarını okuyarak çoğaltmaya çalıştım.Bugün iki sayfa yetmedi tabii bize. Onun hoşgörüsünü, derin bilgilerinden faydalanmayı ve nezaketle bizlere aktardığı İslamiyeti onun bakış açısı ile dinlemeyi çok seviyorum. Bilgileri bize aktarırken, içinde korku ve tehdit içermeyen ifadesi umarım size de iyi gelir...

Haberin Devamı

Sadece miden değil dilin, elin, kulağın ve gözün de oruç tutacak
Gülben Ergen bu hafta ünlü mutasavvıf Cemâlnur Sargut ve öğrencileri ile bir araya geldi. (Fotoğraflar: Murat ŞAKA)

◊ Sizce dinimizi neden doğru anlatamıyoruz da savaşların, hoşgörüsüzlüklerin, ölümlerin içinde İslam’ın adı geçiyor?
- Aslında cemal ve celal bir arada büyür. İslam tasavvufu ve İslam’ın hakiki manası aşikâr olunca, İslam’ın adını kullanılan yanlış anane ve geleneklerden ortaya çıkmıştır.
Hocam Samiha Ayverdi “Hakiki inciyi alamayan taklidiyle oyalanır. Şekle yönelir. Kendisi ahlakını değiştiremiyorsa, o şekilde Müslümanlığını ortaya çıkaramıyorsa ancak şekliyle göstermeye çalışacaktır.
Bu yüzden de şekil bazı yörelerde daha ön planda olabilir” diyor.

◊ Bunun sebebi nedir?
- İki nedeni var. İslam çok kıymetli bir din. Kolay bir din de değil. İnsanın ahlâkını düzeltmesi kolay olmuyor. Dedikodu yapmayacaksın, kıskanmayacaksın, öfkelenmeyeceksin… İslam’ı uygulamak zor olduğu için insanlar Müslüman olma adına şekli kısımları tercih ediyorlar. İkincisi bütün bunlara rağmen İslam muazzam şekilde Batı’da yükseliyor.
İslam’ın yanlış anlatımından Batı çok hoşlanıyor. Ve bunu destekliyor. Bugün şekli İslam’ı anlatan terör gruplarıyla Batı’nın İslam fobisi birleşti ve ortaya bu manzara çıktı.

◊ Ne yapılmalı...
- Bütün bunlara rağmen ahlaklı, sevgi ve aşk dolu olan hakiki İslam, insanı o kadar çabuk cezbediyor ki, bence yapmamız gereken tasavvufu bilmek değil tasavvufu yaşamak. Hoşgörüyü, aşkı ve sevgiyi yaşamak.
Bugün kaybettiğimiz en büyük değer peygamber devrinde yaşanan İslam’ı yaşayamamamızdan ileri geliyor. Peygamberimizin o sonsuz hoşgörüsünü, tevazuunu, sevgisini…
Üç tane köpek yavrusunu ezmemek için savaşın yolunu değiştirip yenilmeye razı oluşunu…

Haberin Devamı

Sadece miden değil dilin, elin, kulağın ve gözün de oruç tutacak
Cemâlnur Sargut’un yeni kitabı geçtiğimiz hafta piyasaya çıktı.

HAZRETİ İBRAHİM ATEİSTE “GELME’ DEYİNCE ALLAH’TAN AZAR İŞİTTİ

Haberin Devamı

◊ “Yapan da yaptıran da o” sözünüzden yola çıkarak insanlık peki hâlâ nasıl birbirine öfkeyle yaklaşabiliyor?

- Kâfire de putpereste de hürmet etmek zorundayız. Çünkü onun farklı bir Allah’ı yok. Hz. İbrahim evinde devamlı misafir ağırladığı için Halilullah ve İbrahim Sofrası denir. Bir gün sofrasına kimse gelmemiş, “Eyvah Allah’ımdan azar işiteceğim, misafirsiz o sofraya oturacağım için” demiş. Sokaktan geçen bir adamı çağırmış ve adam ”Ben ateistim” demiş. Hz. İbrahim “Öyleyse gelme” demiş ve Allah’tan azar işitmiş.
Allah ona “Ben o kulumun beni andığını biliyorum da doğduğu günden beri kulum demekten vazgeçmedim, sen benim peygamberim değil misin ki onu toprağından kovuyorsun” demiş.
Yanlışımız kullarla uğraşmak. Kullarla değil ideolojilerle uğraşmalıyız. Vücudu olan herkes kâfirdir çünkü anlamı örtmek demektir. Biz vücudumuzu Allah’ın ismiyle örttüğümüz için hepimiz vücut sahibi, kafiriz.

Haberin Devamı

Cemâlnur Sargut’u öğrencileri anlatıyor

- Birhan Gençer: Cemâlnur Hoca 11 senedir hayatımızda. Ona her konuda danışırız. Hocamın perşembe günkü sohbetlerine katılıyorum. Hayatımın her alanına daha fazla tasavvufu taşımayı amaçlıyorum.
- Aylin Yurdacan: O hepimizin annesi. Hocamla tanışmam ikinci doğumum oldu.
- Müge Doğan: Dini sorguladığım bir dönemde kız kardeşim vefat etti. Sonra ben Cemâlnur Hoca’yla tanıştım. Kafamdaki soruların cevabını aldım. Her imdat dediğimde yanımda oldu.

ZALİMLE DEĞİL ZULÜMLE UĞRAŞMAK LAZIM

◊ Bunu nasıl yapacağız?
- Küfürle, zulümle uğraşmak lazım zalimle değil. Zalimi biz değerlendiremeyiz. Biz hep başkalarını düzeltmek üzerine yaşıyoruz. Aslında yapmamız gereken kendimizi düzeltmek. Ondan bir kusur görüyorsak bu bende de var demektir. İnsan sevgisini ön plana almazsak Allah’ı seviyor olmuyoruz.

◊ Size göre İslam’ın en büyük farkı nedir?
- İslam’ın yegâne farkı evrensel oluşudur. Bütün âlemin Allah’ına iman ediyoruz. Bunu kabul etmezsek Müslüman olamayız. Müslüman’ın Allah’ı, Müslüman’ın cenneti dersek Müslüman olamayız. Çünkü Müslümanlık evrenseldir. Peygamber herkesin peygamberidir. Allah herkesin ve her şeyin Allah’ıdır. Bu İslam’ı yaşamak lazım. Bir Yahudi ya da bir Hıristiyan’ın gözüyle İslam’a bakmaya başladık. Onun için hata yapıyoruz.

Haberin Devamı

Sadece miden değil dilin, elin, kulağın ve gözün de oruç tutacak
Cemalnur Sargut

GERÇEK İSLAMİYETİ İNSANLARA NASIL ANLATMALIYIZ

◊ İslamofobi için ne yapmalı?
- Buna en güzel cevabı Japonya’da kurduğumuz kürsüde Japon profesör arkadaşım verdi. “Türkiye’de yaşanan İslam tasavvufu islamofobi ile yegane mücadele yoludur” dedi.
İslam tasavvufu kadar güzel bir şey yoktur. Mevlana’nın peygamberden sonra en sevilen Müslümanlardan biri olmasının sebebi İslam’ı hakikatiyle tasavvufi olarak yaşamasıdır

◊ Para ya da maddeye tapan insanlar için ne söylersiniz?
- Her türlü fikir ve iman Allah’tan gelir. Bir insan farkında değil ama neye değer verse oradan Allah’a iman etmiş olur. Örneğin paraya çok değer veren bir kişi paraya değil Allah’ın kadir ismine tapıyordur.
Paranın kağıdı ile tuvalet kağıdı aynı maddeden yapılıyor. Herhalde tuvalet kağıdına tapmıyor.
Paradaki güce tapıyor, o güç de Allah’ın kadir kudreti. “Her şey beni tesbih eder” diyor Allah.
Masaya bile kuvvetlice vuramazsın çünkü bunun içindeki milyonlarca atom Allah diye dönüyor.

Haberin Devamı

TASAVVUF İLE KİMYA İLİŞKİSİ ELMAS İLE KÖMÜR AYNIDIR SADECE ELMAS...

◊ Yıllarca kimya öğretmenliği yaptınız. Tasavvufla kimyanın ortak özelliği var mı?
- Tamamen ortak. Elmas ile kömürün aynı madde olduğunu biliyor musunuz? İkisi de saf karbon ve birbirinden farkı yok. Birisi toprak altında o kadar çok acı çekmiş ki, sıcaktan ve basınçtan yüzeyi değişmiş.
Ve parlak hale geçmiş. Pakistanlı mutasavvıf Muhammed İkbal ikisini konuşturmuş, kömür diyor ki; “Sen, benimle aynısın da niye bu kadar güzelsin?” Elmas cevap veriyor: “ Çok acı çektim”. Sonra kömür “Ben nasıl güzelleşirim” diye soruyor. Elmas “ Yan kardeşim. Isı ver, işe yara, güzelleşirsin” diyor. Bütün tabiat tasavvufun hakikatini anlatmak üzere var.

◊ Kimyadan verebileceğiniz başka örnekler var mı?
- Mesela periyodik cetvel kadar tasavvuf anlatan bir şey olamaz. Periyodik cetvelde 8A grubu vardır. Son yörüngelerini 8’e tamamladıkları için onlar mürşit elementlerdir.
Hiçbir elementle birleşmeye ihtiyaçları yok. Diğer bütün gruplar onlara benzemek için artı ya da eksi olurlar. İnsanlar gibi.
Artı ya da eksi olduklarında benzerler mi? Hayır. Ne yapması gerekir biliyor musun. Bir artının kendi değerinde bir eksiye tahammül etmesi, evlenmesi lazım ki sıfıra erişsin onun gibi olsun.
Bütün sistem bunun üzerine. Mesela zümrüt ediğimiz şey sadece saf kumdan ibarettir. Kumun içine tesadüfen küçücük bir element karışıyor ve yemyeşil zümrüt oluyor.

MEVLANA İLE ŞEMS

MEVLANA GÜNEŞ, ŞEMS İSE ONA BAKTIĞIMIZ GÖZLÜKTÜR 

◊ Mevlana ile Şems’in ilişkisini güneş ve güneşe bakılan gözlük olarak anlatıyorsunuz…
- Hz. Şems Allah’ın celal sıfatıdır. Celal sıfatını direkt idrak etmek çok zordur. Çok kudretlidir. Mevlana hazretleri cemal sıfatının sahibi olduğundan onu ortaya çıkaracak bir celal sıfatlı öğretmene ihtiyaç duydu. Şems’in celal sıfatı güneş gibidir. Peygamber de baştan aşağı cemal. Onun için Cebrail’de celal vardır. Allah’ın vasfı Cebrail’de tecelli ediyor ve peygambere mürşitlik ediyor

◊ Neden Amerika’da Mevlana Rumi diye bilinir?
- Rumelili olduğu için. O zaman Rumeli’de yaşayanlara Rumi derlermiş. Oradan geldiği için öyle deniyor.

Sadece miden değil dilin, elin, kulağın ve gözün de oruç tutacak
Oruç tutup kral sofralarını aratmayacak lüks yerlerde iftar yapanları sormak istiyorum. Bu orucun mantığına aykırı değil mi?- Bizim dinimiz daima denge ve orta halli olma dinidir. Orucun manası da az yemektir. Mümkün olduğu kadar iftarda da az ve öz yemek gerekli. Dinimizde gösteriş yapmak yoktur. Oruçtan kasıt fakire yardım etmektir. Maddi durumu müsait olmayanları iftara davet etmek gerekli. 

KADER ASLA DEĞİŞMEZ, KADERİ YAŞAMA BİÇİMİ DEĞİŞİR

◊ Kader’i sormak istiyorum. Hem kendi idaremizde şekillenebilen hem de yazılmış ve değiştiremediğimiz…
Allah bize idrakı veriyor. Geçen gün bir öğrencim “Çocuğumun doğacağı günü ve saatini ayarladım ki yükseleni şu olsun diye” dedi. Ona “Senin içine bu isteği kim verdi” dedim. Bu isteği içimize Allah veriyor.

◊ Ben bu duruma çok kızıyordum…
- Kızma çünkü bu isteği Allah veriyor. Kader asla değişmez. Yalnızca kaderin yaşama biçimi değişir. Depremden sonra Adapazarı’na gittim. İki tür insan gördüm. Biri bütün ailesini kaybetmiş ve çıldırmış, sürekli beddua ediyor. Diğeri diyor ki “Kızım bana bir seccade getir, Allah’ıma şükredemiyorum”. İkisi de aynı acıyı yaşamış ve aynı kaderi yaşıyor.
Birisinde iman gücünü artırmak için gösterdiği gayret var. İşte Allah bunu seviyor. Sadece o gayret elimizde var, başka bir şey yok. Dua ettim oldu diye bir şey yok. Dua isteğini veren Allah. Zaten yapacağı şeyin isteğini veriyor. Yani elimizde bir kuvvet-i kudret yok.

◊ Niye o zaman sorumluyuz?
- Bu çok haklı bir soru. Peygamber efendimiz amcası da dâhil herkesin elini Allah’ın emriyle eliyle bağlamış. Medine’ye doğru çekiyormuş. Amcası “Hani sen aşk ve güzellik Peygamberiydin, beni çekiyorsun, yüzün gülüyor, bana acımıyor musun” deyince, “ Sizi cehennemden aldım, cennete çekiyorum gelmem diye direniyorsunuz, ona şaşırıyorum amcacım” demiş. Ama ne olmuş biliyor musun. Bağla emrini veren Allah ama amcasının elini sıkı bağladığı için amcasının acısını elinde hissetmiş. Biz yapma şeklinden sorumluyuz.

ORUCUN SAĞLIĞA ETKİLERİ

◊ Karaciğer ve mide kasları dinlenir. Mide iç zarı kendini tamir etme fırsatı bulur.
◊ Bağırsaklar özellikle iç zarlarını ve bunların ardındaki savunma merkezleri olan peyer plaklarını revizyona sokar.
◊ Küçük tansiyon olarak bilinen kanın kalbe baskısı oruçken düşer.
◊ Kandaki besinler oruç sayesinde yakılır. Kandaki yağ türü besinler oruçken asgari seviyeye iner.
◊ Orucun damar sistemine etkileri gerçek bir tıbbi mucizedir.
◊ Böbrekler Ramazan ayı süresince tipik bir dinlenme fazına geçer.
◊ Günümüzde uzun süre aç kalmanın kanseri tedavi eden yegâne ilaç olduğu bildirilmiştir.

İSLAMİYETTE ÇOK EŞLİLİK YOKTUR

◊ İslam kültüründe kadına verilen değeri bilmemize rağmen, neden kadınlar ezilmeye devam ediyor?
- İslam’da kadın çok önemli. İslam’da değil geleneklerde kadın ikinci planda. Maalesef Peygamberin kadına verdiği değer daha sonra kaybolmuş. İslam genişledikçe her ülkenin geleneği ve erkek hakimiyeti İslam’ın üzerine çıkmış. Kuran’da kadın yorumu kaç tane var? Hepsi erkek. Çünkü kadın yorumlaması geleneklerde yok. Asıl kadınların yorumlaması gerekir. Ama erkek egemen ülkelerden kadınların yorumlamasına izin verilmiyor. Şimdi şimdi bizler yorumlaya-
biliyoruz.

UNUTMAYIN, HER DİNDE PEYGAMBERE İLK BİAT EDEN KİŞİ KADINDIR

◊ Günümüzde neden böyle?
- İnsan yapısı erkek egemen ülkelerle gelişmiş. Bir süre mutasavvıflar bile “Kadınlara yanaşırsak acaba Allah’tan uzaklaşır mıyız” diye korkmuşlar. Peygamberimiz Hz. Ayşe’yi sırtında taşırmış. Hatice’ye verdiği değer hele... Peygamberim hadislerinin ve fıkhın bir bölümünü Hz. Ayşe’ye bırakmıştı. O devrin kanunlarını Ayşe’den öğreniyoruz. Her dinde peygambere ilk biat eden kişiler kadındır.

◊ Çok eşliliği İslamiyete bağlayanlar için ne söylersiniz?
- İkinci bir ayetle çok eşliliğin hemen hemen imkansız olduğu açıklanmıştır. Peygamberimiz Hz. Hatice’nin dışındaki eşleriyle Cebrail’in emriyle evlenmiştir. Ebu Süfyan’ın kızıyla Müslümanlığı yaymak için evlenmiştir. İnsan Hakları Beyannamesi ile peygamberin Veda Hutbesi mukayese, edilirse Veda Hutbesi 1 milyon kat üstündür. Peygamberimiz Veda Hutbesi’nde kadın ve yetim hakkına o kadar önem vermiş ki. Bu dinin evlatları olarak kadını ezersek nasıl bir dini inanmış ve peygamberi anlamış olabiliriz...

Sadece miden değil dilin, elin, kulağın ve gözün de oruç tutacak

TELEVİZYONA ÇIKMADAN DUA EDERİM

“ALLAH’IM LÜTFEN SEN KONUŞ” DERİM

◊ Geçenlerde Prof. Dr. Mustafa Aşkar katıldığı programda “Namaz kılmayanlar hayvandır” dedi…
- Televizyonda konuşmak çok riskli bir şey. İbn-i Arabi hazretleri diyor ki; “Ne zaman ki kendinden emin olursun o zaman hata yaparsın”. Onun için ben her programdan önce saatlerce Allah’a yalvarırım “Bende hiçbir kuvvet, kudret yok. Sen lütfet konuş da ben yanlış bir şey söyleyip halka yanlış bilgi vermeyeyim” diye. Mustafa Bey’in aslı çok güzel bir insan. O olaydan şu dersi aldım, tasavvufu yaşamak lazım, bilmek değil. Tasavvufla yaşamak tevazu demektir. Hocamızı tenzih ederek söylüyorum. Hayatımızı peygambere gelen ikazlar üzerine yönlendirmeliyiz. Allah, yüzüğüyle oynayan peygambere “Seni boş vakit geçiresin diye yaratmadım” diyor. Allah samimi olmayanı anlar. Halkı kandırabiliriz ama Hakk’ı kandıramayız. Şah damarımız kadar yakın.

HOŞGÖRÜ DİNİ: İSLAM

ŞUNU UNUTMAYIN: YARATILMIŞ HER VARLIK ALLAH’IN İSMİDİR

◊ Dinimizin en tepedeki cümlesi hoşgörü müdür?
- Tevhid ve hoşgörü. Tevhid, yaratılmış her varlığın Allah’ın ismi olduğunu idrak etmektir.

◊ Oruç tutmayanlara karşı hoşgörüsüz davrananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Her konuda olumsuz davranışlara çok üzülüyorum. Allah onu o idrakta yaratmış diye düşünüyorum. Hasta olur tutamaz. Allah emir vermiş onun emrine mi karşı geleceğiz.

◊ Peki hastalık dışında özgür iradesiyle tutmak istemeyenler?
- Allah izin vermezse hiçbir şey yapamayız. Birisi oruç tutamıyorsa ve sen tutuyorsan senin gece gündüz “Allah’ım bana tutma nimetini nasip ettin, bundan daha büyük lütuf mu olur” diye şükretmen lazım. Bir fakire yardım edebiliyorsan “Allah’ım o fakir sayesinde sana yaklaştım, Allah ondan bin kat razı olsun” demen lazım. Yoksa ben ettim diye değil. Yapılan ibadetler Allah’ın bize bir lütfudur.

TASAVVUFTA ORUCUN YERİ

RAMAZAN ADI, “KIZGIN TAŞ” VE “GÜZ YAĞMURUNDAN” GELİYOR. BİRİ GÜNAHLARI ERİTİR, ÖTEKİ YIKAR

◊ Tasavvufta orucun önemini nasıl anlatırsınız?
- Çok önemlidir. Önce Ramazan adından başlayayım. İki manası vardır. Birincisi Allah’ın adıdır. O yüzden Ramazan ayı deriz. İki kökten geliyor. Birincisi kızgın taş, ikincisi güz yağmuru. Kızgın taş, sabrın o kadar zirveye vardığı bir ay ki çok vücut kızıyor ve kızmaktan dolayı bütün günahlar sapır sapır eriyor ve dökülüyor. Güz yağmuru da dökülen şeyleri temizliyor.

BEDDUAYLA, ÖFKEYLE ORUÇ OLMAZ

BİR KERE KALP KIRDIK MI ORUÇ GİDER

◊ Oruç tutarken yaptığımız yanlışlar nelerdir?
- Sadece yeme-içmeden kesilerek oruç tutamayız. Bir kere kalp kırdık mı oruç gider. Beddua edersek, yalan söylersek, alay edip birini küçük görürsek, gözümüzle harama bakarsak, harama el uzatırsak, dedikodu dinlersek oruç sakatlanır. Allah’ın kuluna hürmetsizlik etmenin her çeşidi orucu sakatlar. Bütün Allah yolunda olanlar için bu böyledir. İbn-i Arabi diyor ki; “Ben oruçluyum demek günahtır. Çünkü ben oruçluyum dersen ihtiyaçsızsın. Halbuki kul ihtiyaç sahibidir. Allah sana lütfettiği için oruç tutabiliyorsun, onun için inşallah Allah’ın sayesinde tutmaya çalışıyorum diyeceksin” diyor. “Bir yerde sadece ben oruçluyum demek sevaptır” diyor. “Biri seni öfkelendirdiğinde, ben oruçluyum, öfkelenemem diyeceksin” diyor. Kızgınlığa ve öfkeye de oruçlu olmak gerekir.

◊ Nefs oruçla terbiye edilebilir mi?
- Edilebilir. Çünkü alışkanlıkların değişiyor. Nefsi en güzel terbiye eden şey alışkanlıklarını değiştirmektir. Nesevi hazretleri diyor ki; “Alışkanlık akıllı insanın cehennemidir”. Yani namazı bile alışkanlık gibi kılıyorsan faydası yok. Hep anlamını idrak etmemiz gerekiyor. Nefsini tutmayı zevk haline geçirirsen hastalıkları iyileştirebiliyorsun, acıyı duymamaya başlıyorsun. Hastalığı hastalık gibi görmüyorsun. Tasavvufla ilişkisi artınca insanlar hastalıklarına misafir gözüyle bakmaya başladı. Misafir diye kabul ettikten sonra hastalık vücuduna zarar vermiyor.

SURİYELİ MÜLTECİLER 

KURAN’I YAŞAYAN GELENE HÜRMET EDER

◊ Suriyeli mültecilerin durumu ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Bir gün Medine’deyken bir yerde oturuyordum ve etrafım çok kalabalıktı. Araplar oturmak isteyenlere “Yanıma oturamazsın” diyordu. O sırada da önümde bir ayet açıktı. “Geleni ağırlayacaksın, gelene hürmet edeceksin”… Hemen döndüm ayeti gösterdim. Harun Reşit’in papağanı da Yasin suresini ezbere biliyor. Mühim olan Kuran’ı yaşamak.

ÇOCUKLARA 

NASIL GÖRÜYORSAN, NASIL HİSSEDİYORSAN ALLAH ÖYLEDİR

◊ Çocuğunuz çizgi film izlerken ezan okunuyorsa televizyonunuzu kapatmayın, onu sevdiği bir şeyden alıkoyarak ezan sesinin güzelliğini anlatamazsınız diyorsunuz…
- Bir çocuğa “Allah’ı seviyor musun” diye sormuştum. “Anneanneminkini seviyorum, babaanneminkini sevmiyorum” demişti. Çocuklara bizi seven, kucaklayan hakiki Allah’ı anlatmak lazım. Her soruya cevap vermek lazım. Çocukları yanlış bir şey söyleseler bile kınamamak gerekir. “Allah nasıl” diye sorduklarında “Sen nasıl görüyorsan, nasıl hissediyorsan Allah öyledir” demek lazım. Yeter ki Allah’ı düşünsünler, tefekkür etsinler.

Sadece miden değil dilin, elin, kulağın ve gözün de oruç tutacak

Cemâlnur Sargut’un öncülüğünde Japonya Kyoto Üniversitesi’nde, Çin Pekin Üniversitesi’nde ve Amerika’daki North Carolina Üniversitesi’nde Tasavvuf Araştırmaları Merkezleri kuruldu.  

Sadece miden değil dilin, elin, kulağın ve gözün de oruç tutacak

 

 

Yazarın Tüm Yazıları