İşte çağın hastalıklarını araştıran bilim kadınlarımız

BİLİM ve teknolojinin hak ettikleri bir yerde olmadıkları Türkiye’de bilim insanı olmak zor.

Haberin Devamı

Bilim kadını olmak ise iki kat zor.
Çok uzun saatler laboratuarda çalışan bilim kadınlarımız için normal bir aile yaşamı sürdürmek öyle kolay değil.
Dolayısıyla, Unesco’nun işbirliğiyle L’Oreal Türkiye’nin her yıl 6 bilim kadınına sağladığı 15 bin dolarlık burs hem maddi, hem manevi bir destek.
Manevi destek çünkü Unesco ile L’Oreal gibi bir kozmetik devi yaptıkları çok değerli işin farkında ve ödüllendiriyor.
Nitekim dün, L’Oreal Türkiye CEO’su Claude Rumpler ve Bilim Direktörü Fügen Soykut ile birlikte bu yıl bursu alan bilim kadınlarını kısa bir filmde izlerken “manevi desteğe” vurgu öne çıkıyor.
Keşke bilim kadınlarımız medyada yaptıkları çalışmalarla daha fazla ön planda olabilseler.
Bu yüzden hemen her yıl L’Oreal Türkiye’nin bursuna dikkat çekmeye çalışıyorum.
Bilim kadınlarımızı tanıtmak istiyorum.
İki gün sonra İstanbul’da ödüllerini alacak olan bilim kadınlarımızın bilimsel dillerini daha anlaşılabilir kılmak Fügen Soykut’a düşüyor.
Soykut’a göre, Anadolu’daki üniversitelerden, Türkiye’de 13 yıldan devam eden burslara başvuru artış eğiliminde.
Sevindirici bir gelişme.

İşte çağın hastalıklarını araştıran bilim kadınlarımız

Haberin Devamı

Doç. Dr. Elif Nur Fırat Karalar



Bu yıl 15 bin dolarlık bursu kazananlar ve çalışmalarını özetle şöyle:

İşte çağın hastalıklarını araştıran bilim kadınlarımız

Doç. Dr. Güneş Özhan...


-Ordu Üniversite-si’nden Doç.Dr. Filiz Kuralay.
Doğal ve çevresel faktörler etkisiyle DNA’da oluşan hasarların tespitinde çalışıyor.
-Dokuz Eylül Üniversite-si’nden Doç. Dr. Güneş Özhan, hücreler arasındaki konuşmaları çözüyor. Hücreler kendi aralarında iletişim sağlamadıkları takdirde Alzheimer gibi hastalıklara yol açıyor.
-Koç Üniversitesi’nden Doç. Dr. Elif Fırat Kayalar. Kan kanseri yanı lösemiye neden olan hücresel ve moleküler bozukluklarla ilgili çalışıyor.
-Hacettepe Üniversitesi Doç.Dr. Emine Eren çağımızın en önemli hastalıklarından depresyonu araştırıyor. Soykut’un verdiği bilgiye göre, 2030 yılında depresyon kalpten sonra ikinci hastalık olacak. Eren, depresyonun moleküler düzeyde daha iyi anlaşılmasına odaklanmış.
-Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi Yrd.Doç.Dr. Hümeyra Çağlayan özellikle gıda testlerinde çok yararlı olacak “biolojik sensörler”le ilgili çalışıyor.
-Bilkent Üniversitesi’nden Doç.Dr. Bilge Baytekin, çevresel atıklardan en az zararla kurtulmayı sağlayacak bir proje geliştiriyor.
Çalışmalara ne yazık ki çok özet bir şekilde değindiğim bilim kadınlarımız Alzheimer, Parkinson, lösemi gibi çağımızın hastalıklarına, çevre kirlenmesine çare üretme peşindeler.
Onları, günlerini, saatlerini geçirdikleri laboratuarlarından çıkartıp görünür kılmak boynumuzun borcu.
L’Oreal Türkiye şimdiye kadar 76 bilim kadınına burs vermiş.
Geçenlerde, L’Oreal-Unesco’nun Paris’te 5 kıtadan 5 bilim kadınına verdiği ödüllere değinirken 17 yılda Türkiye’den sadece bir bilim kadınının -fizikçi Profesör Dr. Ayşe Erzan- bu ödülü kazandığını yazmıştım.
Nedenine gelince sanırım cevabı editörleri arasında eski İTÜ rektörü Gülsün Sağlamer’in de olduğu “Türk Yükseköğretiminde Kadın Katılımı Üzerine Bir Araştırma” raporunda.
Rapora göre, Avrupa düzeyinde kadın akademisyen sayısında Türkiye üçüncü sırada.
Ancak Yükseköğretimde kadın üst düzey yönetici oranı yüzde 5,5 ile Avrupa ortalamasının (yüzde 15,5) çok altında.
Üniversitelerde kadın üst düzey yönetici oranının düşük olması bilim kadınlarımızın uluslararası arenaya çıkmasını engelleyen bir faktör.

Yazarın Tüm Yazıları