Baklavam Antep fıstıklı olsun

NEW York Times Gazetesi’ndeki “Gaziantep ve baklava” yazısını Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin’in önceki günkü tweetinde gördüm.

Haberin Devamı

New York Times’ın yemek yazarı Elizabeth Field, baklavanın nasıl yapıldığını gitmiş İmam Çağdaş’ta izlemiş.
Baklavanın incecik hamurunu, şerbetinin ayarını ve benzersiz lezzetini veren Antepfıstığını ballandıra ballandıra anlatıyor.
Amerikalı bir gastronomi uzmanının şu sözlerini aktarıyor:
“Yunan baklavası ceviz, bal ve tarçınlıdır. Lübnan baklavasına ise limon ve gül suyu konur. Türk baklavasındaki Antepfıstığının aroması o kadar zengindir ki başka bir şey katmanıza gerek kalmaz”.
Avrupa Birliği
’nin Türkiye’de ilk tescil ettiği ürün olan Gaziantep baklavasının olmazsa olmazı o topraklarda yetişen Antep- fıstığı.
Baklavaya o güzelim yemyeşil rengini vermesi için ağustos ayında henüz rengi sarıya çalmadan toplanıyormuş.
Field’in, Gaziantep ve baklavasını Amerikalılara anlatan yazısını okurken aklımdan “şükür ki hileli bir baklavaya rastlamamış” düşüncesi geçmedi diyemem.
Kilosu 100 lirayı geçen Antepfıstığının yerine bezelye, kurutulmuş maydanoz ve hatta içine yeşil boya katılmış fındık kullanıldığını sürekli okuyoruz.
Antepfıstığının daha verimli üretilmediği ve fiyatı ucuzlamadığı takdirde gelecekte tescilli Gaziantep baklavasının şanına gölge düşeceğini tahmin edebiliriz.
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç’ın vermiş olduğu“Antepfıstığı üretiminden tüketimine sorunları” kitapçığına göre, Antepfıstığı yetiştiriciliği Hititlere kadar uzanıyor.
Antepfıstığı yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılması için 1937 yılında Gaziantep’te Fıstık İstasyonu kurulmuş.

Baklavam Antep fıstıklı olsun



Fıstık İstasyonu daha sonra 1974 yılında araştırma enstitüsüne dönüşmüş.
Ne ki yetiştiricilik bunca yıl geriye gitse de verimlilikte dünya rekortmenleri hem İran’ın (dünya üretiminin yüzde 50’si) , hem ABD’nin hayli gerisindeyiz.
Üstelik ABD, Antepfıstığı yetiştiriciliğine 1960’larda başlamış ve İran’ın ardından ikinci sıraya oturmuş.
Bırakın ABD’yi, komşumuz İran ile aramızdaki verimlilikte dağ kadar fark var.
İran ağaç başına 18 ila 20 kilo alırken, üretimde 3. sırada olan Türkiye ağaç başı sadece 2.5- 3 kilo alıyor.
Verimlilik düşük ama lezzet farkı büyük.
Ama gelin görün ki, Ataç’ın verdiği kitapta “içi sarımtırak, kuru ve beyazlatılmış leblebi gibi” diye tarif edilen İran fıstığı dünya piyasalarında bizim lezzetli Antepfıstığına göre çok daha yüksek fiyata satılıyor.
TEMA bundan üç yıl önce Antepfıstığının hem verimliliğini, hem kalitesi arttırmak için Nestle ile işbirliğine gitmiş.
Ortaya bir kırsal kalkınma projesi olan “Fıstığımız Bol Olsun” projesi çıkmış.
Geçenlerde Deniz Ataç ve Nestle Türkiye Çikolata ve Şekerleme Grubu Genel Müdürü Oben Akyol ile buluştuk.
Türkiye’de üretimi 1933 yılında başlayan Nestle Damak Antepfıstığının önemli bir alıcısı.
Dolayısıyla Antepfıstığının kalitesi ve verimliliği yakında ABD’ye açılmayı planlayan bu markayı yakından ilgilendiriyor.
Oben Akyol, proje kapsamında 3 yıl boyunca Şanlıurfa ve Gaziantep’te 21 Antepfıstığı bahçesinde çalışmalar yürüttüklerini söylüyor.
“Fıstıkta hastalık olduğunda tüm bahçe gidiyor. Bu yüzden TEMA bahçelerde bire bir eğitim verdi” diyor.
Netice?
Üç yıl sonra bilimsel bir şekilde yetiştiricilik yapan bahçelerdeki üretimde yüzde 49 artış kaydedilmiş.
Verimlilik ikiye katlamış.
3 yıllık projeye 1.5 milyon lira ayıran Nestle şimdi 1.7 milyonluk bir bütçe ile 5 yıl sürecek ikinci bir projeye başlıyor.
Proje için Nizip’i de içine alan hayli kıraç Barak Ovası seçilmiş.
Barak Ovası’nda 100 üreticiye eğitim verileceği gibi, 2 bin “erkek Antepfıstığı ağacı” ekilecekmiş.
“Meyve vermiyor diye erkek ağaçlar kesiliyor. Oysa verimlilik için erkek ağaçlar mühim” diyor Akyol.
5 yılın sonunda verimlilikte beklenen artış yüzde 30.
50 yıl sonra da baklavanın içinde bezelye değil gerçek Antepfıstığı olacaksa bunda TEMA ve Nestle işbirliğinin rolü de olacak.
Baklava tadında bir bayram diliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları