Ne yapmalı?

15 Temmuz darbe girişiminde yaşadıklarımız o kadar büyük bir felaketti ki, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını ve olmaması gerektiğini bu köşede vurgulamıştım.

Haberin Devamı

Bu saptama, iktidar ve muhalefet liderleri tarafından da yapıldığı gibi, gerektirdiği adımlar da hızla atılmaya başlandı. 

İktidar ve muhalefetin 15 Temmuz’a karşı gösterdiği dayanışma ve sonrasında takındığı tutum Türkiye’nin geleceği açısından umut verici. 15 Temmuz’un gösterdiği en çarpıcı gerçek, uzun yıllar süren uğraşlar sonucunda laik Cumhuriyet ve demokrasi karşıtlarının ele geçirdiği devletin üzerimize çöktüğü...

Millet, bu enkazın altından kalkmayı başardı. Şimdi sıra devleti daha sağlam, daha laik, daha demokratik bir şekilde yeniden inşa etmekte...


HIZLI ADIM GEREKLİ
Hiç kuşku yok ki, devleti yeniden inşa etmek öncelikle siyaset kurumunun görevi.

Bu anlayış içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi zemininde devleti yeniden inşa edecek adımların hızla atılması gerekiyor. Bu yönde ilk girişim mini anayasa paketi için üç partinin bir araya gelmesi oldu. 

Bu başlangıç, devletin inşası ve ulusal çıkarları için iktidar-muhalefet dayanışmasının gelecekte de devam edeceğini gösteriyor. 


İKTİDAR-MUHALEFET İLİŞKİLERİ 
Yapılması gerekenlerin başında iktidar-muhalefet ilişkilerinin bir kez daha 15 Temmuz öncesine dönmesine izin verilmemesi geliyor. 

15 Temmuz öncesinde yaşadığımız sert siyasal kutuplaşmadan devlet ve toplum çok büyük zarar gördü. 

Hasarın onarılması için iktidar ve muhalefetin devletin temellerini yeniden birlikte atmaları gerekiyor. 

Muhalefetin temel görevlerinden biri elbette iktidarı eleştirmektir. Önümüzdeki dönemde de kuşkusuz, bu görevini yerine getirecektir.

Bu eleştirilerin yanı sıra muhalefetin özellikle temel kurumların inşası ve ulusal çıkarların korunması söz konusu olduğunda tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi iktidarla işbirliği yapması gerekir. 

İktidarın da muhalefetten geliyor diye her öneriyi reddetmemesi, temel düzenlemelerde muhalefetin görüş ve önerilerini dikkate alması Türkiye’nin çıkarınadır. 


İKTİDAR-MEDYA İLİŞKİLERİ 
15 Temmuz öncesinde Türkiye’deki kutuplaşmayı körükleyen önemli faktörlerden biri de iktidar-medya ilişkileriydi. 

Eğer 15 Temmuz sonrasında Türkiye için yeni bir sayfa açılacaksa -ki öyle görünüyor- düzeltilmesi gereken alanlardan biri de iktidar-medya ilişkileridir. Her iki kurumun da asli işlevlerini önceleyen bir ilişki geliştirmeleri, demokratik düzenin en önemli gereklerinden biridir. Medyanın bir kısmının iktidar partisi gibi, bir kısmının da muhalefet partisi gibi davranmayı bırakıp, demokrasinin çizdiği sınırlar içinde görevlerini yapmaları normalleşmeye büyük katkı sağlayacaktır. 

İktidarın medyanın bir kısmını “dost kuvvet”, bir kısmını “düşman kuvvet” gibi kategorize etmemesi, medyanın bir kısmının da kendini iktidar, bir kısmının da yeminli iktidar karşıtı olarak konumlandırmaması yeni dönem için atılacak önemli adımlar olacaktır. 


MEDYA İÇİ İLİŞKİLER 
Yaşadığımız son derece sert kamplaşma medya içindeki ilişkilere de olumsuz biçimde yansıdı. 

Demokratik sistem içinde dördüncü kuvvet olarak halkı bilgilendirme ve halk adına denetim yapma görevi bulunan medyanın bir kısmı bu işlevinden gözle görülür şekilde uzaklaştığı gibi birbirine karşı da bu işleviyle bağdaşmayan kavgalara tutuştu. 

Bu kavga süresince maalesef birbirini karalama, aşağılama, itibarsızlaştırma, cezaevine gönderme çabalarına ve saldırılara tanık olduk. 

15 Temmuz sonrasında her kesime düşen dayanışma Türkiye’nin ve Türk demokrasisinin geleceği bakımından kuşkusuz medyaya da düşüyor. 

Hiçbir şeyin eskisi gibi olmasını istemiyorsak, işe eskiden yapılan hataların bir daha tekrarlanmamasıyla başlamak gerekir. 

Yazarın Tüm Yazıları