Karpaz kaybedilirse

SURİYE’de yaşananlar Kıbrıs’ı, özellikle de İskenderun Körfezi’ni işaret ediyor gibi duran Karpaz bölgesinin stratejik önemini bir kez daha gösterdi.

Haberin Devamı

Emperyalist Batılı devletlerin Irak’ı ve Suriye’yi fiilen parçalayan müdahalelerinin nasıl sonuçlanacağı henüz belli değil.

Olan Irak ve Suriye halklarına oldu.Irak gibi fiilen üçe bölünmüş Suriye’den ‘devletçikler’ çıkarmayı hedeflediğini saklamayan ABD’nin, bölgeyi yeniden düzenleme gayretleri Türkiye açısından KKTC’nin zaten var olan stratejik değerini daha da artırdı.

Türkiye şimdi Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e kadar uzanacak PKK-PYD koridorunu önlemek için TSK’yı da sahaya sürerek büyük bir mücadele veriyor.

Ankara, güney sınırı boyunca uzanacak ve Akdeniz’e ulaşacak bir PKK-PYD ‘devletçiği’nden sonra, sıranın Türkiye’nin toprak bütünlüğünün parçalanması ve Güneydoğu’nun koparılması hedefine geleceğini biliyor. Bu tehdidi, Fırat Kalkanı’yla henüz büyümeden yok etmeye çalışıyor.ABD’nin ise şimdilik Fırat’ın batısında olmasa da doğusunda PKK-PYD yönetiminde bir Kürt devletçiğine sıcak baktığı anlaşılıyor.

Bu projenin Kıbrıs sorununa yeni bir boyut kazandırdığını söyleyebiliriz.


SESSİZ, SEDASIZ
Suriye’de ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, İran, Türkiye gibi etkili devletlerle birlikte irili ufaklı 63 devletin sahada bulunduğu ve bölgedeki kaotik ortamın dünya gündemine oturduğu bir süreçte, Kıbrıs müzakereleri de sessiz sedasız yürütüldü. KKTC ve Güney Kıbrıs Rum yönetimi müzakerelerde mesafe alındığını karşılıklı olarak açıklarken, yeniden bir tıkanma yaşandığı haberleri geldi. Müzakerelerin ocak ayında yeniden başlama olasılığından da söz ediliyor.

Bir yandan Suriye’de ve Irak’ta hem DAEŞ hem PKK ile askeri olarak da mücadele eden Ankara’nın bir gözü de Kıbrıs müzakerelerindeydi.


KARPAZ’IN ÖNEMİ
Anlaşıldı ki Rum tarafı, Maraş’ın tamamını, Güzelyurt’u istediği gibi, Karpaz’ın da yeniden düzenlenmesini istiyor. KKTC’yi eritmeyi hedefleyen Rum yönetimi özellikle Karpaz’da ısrarlı. 

KKTC toprağının özellikle Karpaz’ın, Doğu Akdeniz enerji ve ticaret yolları için taşıdığı stratejik önemi anlatmaya gerek yok. Tabii Doğu Akdeniz’deki doğalgaz yatakları açısından da öyle.

Türkiye için, Karpaz’ın Rum yönetimine sunulmaması, en az güney sınırında bir koridor açılmasını önlemek kadar önemli.

Türk askerinin çekildiği, Karpaz’ın Rum egemenliğine bırakıldığı bir Kıbrıs, Suriye’deki muhtemel parçalanma da dikkate alınırsa, Ankara’nın Doğu Akdeniz’deki ulusal çıkarlarına çok aykırı bir durum oluşturur.


NEDENİ AB’DİR
Yılan hikâyesine dönmüş Kıbrıs sorunu çözülememişse bunun nedeni Avrupa Birliği’nin (AB) yanlı ve yanlış politikasıdır.

Türkiye’nin AB üyeliğini Kıbrıs’a bağlayan AB’dir.AB, Türkiye’nin üyeliği bir tarafa, ‘üye adayı’ konumuna gelebilmesi için Kıbrıs’ta çözümü önşart olarak koşmuştur. Bununla da yetinmemiş Rum kesimi, Annan Planı’na “Hayır” dese bile AB’ye tam üye olarak alınacağını açıklamış ve bu planı bile sabote etmiştir.

Nitekim, Türkler evet, Rumlar hayır demesine karşın, Güney Kıbrıs Rum yönetimini AB’ye -tüm adayı temsilen- tam üye yapmıştır. Bu noktadan sonra Yunanistan ve Rum yönetimi açısından Kıbrıs sorununu “çözmüş”, KKTC’yi ise cezalandırmıştır.

Şimdi yeni çözüm dedikleri, ileride Türklerin, Rum yönetimine gireceği ve zamanla eritileceği bir modelde ısrar etmektedir. Toprak sorununun çözümü adı altında Karpaz’ı da istemektedir.

“Türk askeri gitsin” diyen Rum tarafı, İngiliz üssünden hiç söz etmemektedir.Türkiye ve KKTC bu talepleri kabul etse bile Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili en küçük bir yeşil ışık bile ortada yoktur.Kıbrıs sorununun Rumların istekleri doğrultusunda çözülmesi, Suriye’nin parçalanması ile birleştiğinde Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’de çok zayıf bir duruma düşeceği açıkken, Ankara’dan bu planlara “Evet” beklemek boş hayaldir.

Bundan sonraki süreçte, Kıbrıs sorununun, Suriye sorununun bir parçası haline geldiği gerçeği de unutulmamalıdır.

Yazarın Tüm Yazıları