Yeraltından çıkamıyorum

Haberin Devamı

Sen Samsun’a çıktın ya...
Böyle başladı vatan maceramız..


NE yapsam, ne düşünsem, nereye baksam...
Yeraltından çıkamıyorum.
301 kardeşimin kapkara yüzlerindeki o ak alınlarına baktıkça...
Toprak üzerime çöküyor. Ağzıma burnuma doluyor.
Ellerimde bir yangın başlıyor.
İçim yanıyor.
Toprak altından çıkamıyorum.
Ve böyle bir günde birbirlerini suçlayanları, siyaset yapanları, çamur atanları anlamıyorum.
Yerüstündeki bu ihaneti, bu hırçınlığı, bu yalanı, bu çamuru, bu sataşmayı gördükçe...
Ölümlerin üzerinden yapılan siyaseti duydukça...
“Acaba” diyorum, “Çıkmasam mı yeraltından”...
-Ama hayır söz verdim...
-Bu memlekette alnı ak, kalbi temiz, dürüst ve cesur insanlar için...
-Sendikasız köleleştirmeye karşı çıkmak için...
-Sendikaları patronların taşeronu haline getirenlere direnmek için...
-Bu ülkede insanların onuruyla yaşamalarını haykırmak için...
-Çıkmalıyım toprak altından...
-İçimizdeki madeni çıkartmalıyım...
-İnsan hakkını, özgür bireyi, demokratik hayatı savunabilmek için...
-Ruhumu kuşatan o yası bırakıp, içimdeki madene sarılarak ve gözyaşlarıma tutunarak, çıkmalıyım artık yeraltından...

Haberin Devamı

Mesaj tembelleri

İNSANIN sosyal medyada duygularını dile getirmesi ne güzel...
Instagram, Twitter, Facebook...
Ve elbette mail...
Yazıyor... Eleştiriyor... Fotoğraf paylaşıyor. Buna tamam...
Ama bir de hakaret var...
Eğer onun kampında yakılan ateşi körüklemezsen...
Onun nefretine ortak olmazsan...
Onun öfkesine nefret taşımazsan...
Hakareti yersin.
Ve en kötüsü nedir biliyor musunuz?
Yeni kuşaklar, oturduğu yerden attığı mesajla, gönderdiği isyanla, paylaştığı fotoğrafla, toplumsal bir görev yaptığını düşünüyor.
Bir sivil toplum örgütünde çalışmak, bir siyasi partinin gençlik kollarında görev yapmak banal geliyor ona...
Oturduğu yerden gönderiyor mesajı, sallıyor hakareti.
Tamam...
Görevini yaptı artık o... İçi rahat... Vicdanı rahat... Herkes lider. Herkes önder... Herkes genel başkan...
Bir mesajla siyaseti kurtarıyor.
Ve bu tembellik yüzünden, Türkiye siyaseti gençliğin enerjisini kaybediyor.
Onlar mesaj tembelliğine battıkça, sokaktaki siyaset ihtiyarlıyor. Kuruyor.
Aynı yüzler, aynı isimler, aynı bakışlar, aynı zihniyet devam ediyor.
Mesaj tembeli gençlik, hayatın gerçeğinde sanal kalıyor.

Haberin Devamı

KAÇ TAKİPÇİN VAR

Ve sonra şu soru:
“Senin kaç takipçin var?”
-15 bin...
-Vayyy beeee...
-Senin kaç takipçin var?
-Ben daha yeni başladım. 3 bin civarında...
-Olur olur, senin de olur... Biliyor musun falanca yazarın takipçisi 50 bin olmuş...
-O da ne ki, falanca sanatçı 300 bine dayanmış...
Budur işte geldiğimiz nokta...
500 bin... Hadi diyelim bir milyon kişi birbirini takip ediyor.
Onlar da kendi içlerinde kamplara ayrılıyor.
Körler sağırlar birbirini ağırlıyor.
Yazar ne kadar “like” almış?
Bir gazetede Başbakan’ı eleştirirsen “like” alırsın.
Hakaret etmezsen, “like” fakirisin... Eziksin...
Bir başka gazetede tam tersi...
Ama kimse sormuyor.
-Yahu bu ülkede 50 milyon insan oy kullanıyor. Sen “50 bin takipçim var” diye 70 milyonu takipçi yaptım zannediyorsun...
Hangi aklı takip ediyorsun?
Anlamıyorum...

Yazarın Tüm Yazıları