Varoşlardaki ‘mayın’ çocuklar!

DOLAPDERE’den Bağcılar’a, Armutlu’dan Güngören’e bakın...

Haberin Devamı

İzmir’e, Mersin’e, Adana’ya, Aydın’a bakın.
Varoşlardaki o işsiz gençliğe bakın.
Kendi ülkesinde, göçün yarattığı “gizli bir mülteci” gibi öfkeyle bekliyor.
Patlamak için bir “fitil” arıyor.
Kobani elbette bir insanlık dramıdır.
Ama ya provokatörler için?...
‘Ko-ba-ne...
Ba-ha-ne...’
İşte o yüzden diyorum ki...
“Kaybedecek bir şeyi olmayan çocuklardan yapılmış birer mayın tarlasıdır varoşlar...”
Dik-kat-edin...


Demokrasinin elektriği kesilirse

HDP’li Balüken’in açıklamaları mutlak araştırılmalı...
- Çünkü, korkutucu...
- Çünkü, “Eyvah yine mi?” dedirtiyor.
- Çünkü, yeniden o “faili meçhul günleri” işaret ediyor.
- Çünkü, “o karanlık eli” gösteriyor.
Zaten o yüzden yazının başlığını öyle attım:
“Demokrasinin elektriği kesilirse...”
O “karanlık el” yine çıkar ortaya.
Sonra “toplu ve gizli mezarlar” gelir.
Çıkmasın. İzin vermeyin... İş işten geçmesin.
Eğer öyle bir “karanlık el” ya da “parmak” fırsattan istifade, Kobani tahrikiyle, bu barış sürecini “karıştırmak” istiyorsa...
Devlet mutlaka bulmalı.
İşte o yüzden Balüken’in sözleri incelenmeli diyorum.
Olay şudur:
Bingöl’de Emniyet Müdürü’ne suikast yapılıyor. İki polis şehit ediliyor. Sonra 4 PKK’lı Genç ilçesinde öldürülüyor.
İddia o ki, öldürülen PKK’lılar suikastı yapanlar...
Balüken de diyor ki:
Hayır, ben Kandil’le konuştum, onlar yapmamış. Zaten o PKK’lıları infaz etmişler...”
İşte böyle başlar bu işler.
Sonra toplu mezarlar çıkar ortaya.
Kazdıkça, demokrasinin mezarına ulaşırsınız...
Bu defa baştan soralım o soruları. Kulakları tıkamayalım.
Türkiye bu “barış sürecini” mutlak gerçekleştirmelidir.
Ama eğer demokrasinin elektriği kesilirse...
“Karanlıktan kimse kimseyi duymaz olur.”
Bundan korkarım.

Haberin Devamı


Yahu! Sevgili bm!

2.5 milyon mülteci var. Kimisi sokakta kimisi boş bir okulda. Kimisi de rüzgâra göre savruluyor. Ve kış geliyor...
Ve önümüzde çetin bir savaş var. Bombardıman sürüyor.
Oradan kaçmayı bekleyen binlerce insan var.
Eğer bir önlem alınmazsa...
Sınırımızın ötesinde BM denetiminde ve desteğinde bir “güvenlik bölgesi” kurulmazsa...
Bu kış, ortaçağdan kalma insanlık görüntüleriyle karşı karşıya kalabiliriz. Kafileler halinde yürüyen insanlar.
Kışta kıyamette Türkiye sınırına dayanmış insanlar. Ağlayan aç çocuklar. Ekmek dağıtılırken birbirini ezen insanlar.
O zaman yine baskı olacak.
“Türkiye bu insanlık dramına nasıl kayıtsız kalıyor?” diyecekler.
Yahu sevgili BM!
Bunu önceden görmezsen neyi göreceksin...
Neden kaçıyorsun insani amaçlı “tampon bölge”den...

Yazarın Tüm Yazıları