Türkiye solunun kanı kaynadı

YUNANİSTAN seçimlerini radikal sol ittifakın kazanması bizi nasıl etkiler?

Haberin Devamı

Kısa ve özet cümle şu:
- Yunanistan’da sosyalistler iktidarı görünce, Türkiye solunun kanı kaynadı.
Şimdi bu cümlenin yorumu için sırasıyla gidelim...
Siyasi olarak: Türkiye’de özellikle sol-sosyalist çizgiyi sürdüren HDP’nin rüzgârını artırır. CHP içinde bu güne kadar sessiz kalmış sosyalistler hareketlenir. Daha ilk anda, CHP Gençlik Kolları’ndan Atina’ya “sizi örnek alacağız” mesajı gitti...
HDP Eşbaşkanı Demirtaş ise “Atina’daki yoldaşlara selam olsun” mesajı yayınladı.
Peki bu kan kaynaması CHP içindeki sosyalistlerin HDP ile ittifak arayışına dönüşebilir mi?
Ve bu arayış HDP’nin seçimlerde baraj altında kalma ihtimalini azaltır mı?
Solun kanı kaynıyor. Bu kesin. SYRİZA modeli ittifak olur mu? Bence çok zor. CHP içindeki devletçi yapı bunu zor kabul eder. Ama CHP içindeki sol, HDP’ye yaklaşabilir. Yakında anlarız...
Ekonomik olarak: Radikal sol koalisyonu SYRİZA, Almanya ve Fransa ile çok sıkı bir pazarlık yapacak. Açık mesaj şu: “Papandreu gibi karşınızda önümüzü ilikleyip beklemeyiz.”
Bu algı bile Euro bölgesinde piyasaların sinirlerini geriyor. Euro bölgesindeki çözümsüzlük artarsa bize etkisi çok kötü olur. Çünkü en büyük ihraç bölgemiz Avrupa...

Haberin Devamı

PKK nasıl silah bırakacak?

DÜNKÜ yazımda “PKK nasıl silah bırakacak?” diye sormuştum.
Suriye’de PYD silahlı Kürt birlikleri olarak ABD desteğiyle güçlenirken...
Peşmerge aynı destekle bir otorite haline gelirken...
Kürt coğrafyasında söz sahibi olmak isteyen PKK silah bırakır mı” sorusu kritiktir elbette.
Nitekim dün haber geldi.
PYD sözcüsü Kobani’nin Kürt birliklerinin eline geçtiğini açıkladı.
Ne ilginçtir ki...
Aynı saatlerde Van’ın Çatak ilçesinde bir cenaze töreni vardı. Ve IŞİD’le savaşmak için Kobani’ye giden bir PKK’lının cenaze töreniydi bu.
PKK’nın kolu olan YPG güçlerinin de Kobani’de olduğu açıklanıyordu...
Bu demektir ki, artık Suriye’de ve Irak’ta bir “Kürt otoritesi” oluşmaktadır...
Ve PKK da kendisini bu otoritenin içinde bir siyasi güç olarak konumlamak istemektedir.
Böyle bakınca Türkiye’deki “barış süreci”nin artık sınırlarımızın ötesindeki gelişmelere doğrudan bağımlı olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Bu durumda “barış süreci” görüşmeleri daha derin bir stratejiyi gerektiriyor.

Yazarın Tüm Yazıları