Şah Fırat gerçekleri

DÜN eleştirilere ve keskin yorumlara baktım.

Haberin Devamı

Şah Fırat operasyonu sanki devletin tecrübeli diplomatları ve askerlerinin hiçbir katkısı olmadan yapılmış gibi bir hava var.
Yani hükümet bir anda karar alıp “hadi bakalım” demiş gibi...
Oysa olay tam tersi bir takvimde gelişmiş. Günlerce süren istişareler ve değerlendirmeler var.
Alternatifler ortaya konmuş.
Mesela türbenin büyük bir askeri güçle korunması için bir tampon bölgeden tutun da hava indirme operasyonuna kadar her türlü alternatif masaya gelmiş.
Dışişleri çekincelerini koymuş. Askerler en uygun alternatifleri anlatmışlar. Sonuçta bu operasyon kararı çıkmış.
Ve bir kez daha yazıyorum ki, en doğru karar alınmış. Şimdi bazı karanlık noktaları aydınlatmak için Ankara’dan süzdüğüm bilgilerin özetini aktarıyorum.

MUSUL’UN ÖNEMİ

ABD ordu karargâhı nisan-mayıs aylarında Musul ve Kerkük’teki IŞİD işgaline karşı harekât yapılabileceğini açıkladı. Musul Başkonsolosluğu’ndaki rehin olayı hatırlatıldı. Musul’a yapılacak bir operasyon karşısında terör örgütü IŞİD’in bir misilleme olarak Süleyman Şah Türbesi’ndeki askerlerimize saldırma ihtimali masaya kondu. Operasyonla birlikte Türkiye bu muhtemel kozu ortadan kaldırmış oldu. Suriye için yapılan durum tespiti:
Devlet otoritesi kaybolmuş. Başta IŞİD olmak üzere terör örgütleri yerel otorite haline gelmiş.
Ve askerlerimiz terör örgütünün tehdidi altında kalmış.
Bunlar alt alta yazılınca operasyon tespiti yapılmış.

DAHA BÜYÜK BİR GÜÇLE ORAYA YERLEŞİLSEYDİ

Eğer böyle bir operasyonla bayrağımız, askerlerimiz ve tarihi mirasımızı güvenceye almak yerine, oraya kuvvet göndermek yöntemine gidilseydi, sınırımızdan 50-60 km derinliğinde geniş bir alana askerimizin konuşlanması gerekirdi. Bu da hem terör bataklığına saplanmak hem de uluslararası konjonktürde işgalci durumuna düşmemiz anlamına gelirdi. Dışişleri böyle bir durumda işgalci görüntüsüyle dünyada haksız duruma düşeceğimiz uyarısını yaptı.
Özet olarak, Şah Fırat operasyonu için özellikle Dışişleri Bakanlığı’nın tecrübeli diplomatları stratejik istişareler yapmışlar.
Yani karar siyasi, ancak devletle diplomasi geleneğinin istişarelerinden bağımsız değil.
Dün konuştuğum diplomatlar da bunu aynen böyle doğruluyor.

PYD İLE İŞBİRLİĞİ Mİ?

Askerlerimizin PYD kontrolündeki Kobani’den geçmesi, PYD ile işbirliği anlamına gelir mi?
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri İbrahim Kalın dün PYD’nin terörist örgüt olduğunu resmen açıkladıktan sonra, böyle bir işbirliği olmadığını söyledi.
Ancak şurası açıktır ki istihbarat birimleri bu tür temasları yapmak için vardır. Ki temas olmuş.
Bu temasları işbirliği olarak yorumlamak yanlış olur.

TÜRKİYE NASIL ETKİLENİR?

Kobani’deki PYD, Kuzey Irak’ta Peşmerge, IŞİD’e karşı koalisyon güçleri tarafından destekleniyor. Musul ve Kerkük harekâtında bu Kürt güçlerine silah ve eğitim desteği verileceği biliniyor. Bu durumda defalarca sorduğum aynı soruya geliyoruz:
“Kendisini o bölgelerde bir güç olarak tanımlayan PKK, PYD ve Peşmerge silahlandırılırken silah bırakmayı kabul eder mi?” Bana göre çok zor.
Barış sürecinin en kuvvetli şartlarından birisi olan ‘silah bırakma’ şartı gerçekleşmezse barış süreci ilerleyebilir mi?
Gördüğünüz gibi sınırlarımızın ötesindeki belirsizlikler ülkemizdeki barış ve demokrasi arayışlarını artık doğrudan etkilemektedir...
Öyleyse mesele Şah Fırat operasyonunun çok çok ötesinde ve derindir.

Yazarın Tüm Yazıları