Sağım-solum cinnet!

Haberin Devamı

GECE yarısı
bir haber:
“Ahmet Hakan’a saldırmışlar.”
Mafya bozuntuları...
Mesleğimiz adına, Türkiye adına utanç verici bir tablo.
Bu arada İstanbul Valisi, Ahmet Hakan’ı arayıp “Koruma verme konusunda biraz gecikmişiz” demiş.
İnanılır gibi değil...
Ve gece bu olayla çalkalanırken...
Sabaha karşı bir haber...
Nusaybin’de sokağa çıkma yasağı.
Sonra...

SİLVAN

Tam yüzümü yıkayacağım...
Bu defa Silvan’dan bir acı haber...
Yine teröristler... Ve iki şehit...


ANKARA’DA FACİA



Daha Ahmet Hakan’ın olayı nedir, Nusaybin’de ne oluyor, Silvan’da ne kadar yaralı var?...
Diye sorarken, bu defa Ankara’dan bir facia haberi geliyor.
Bir otobüs halkın arasına dalıyor, şu ana kadar 12 ölü.

ŞIRNAK

Haberin Devamı

Ve akşama doğru bir acı haber de Şırnak’tan geliyor.
Terör örgütü doymak bilmez bir vampir gibi saldırıyor.
Yine şehit...
Ve saat 16.37’de Hürriyet, okurlarına şu mesajı geçiyor:
“DÖRT ACI HABER: Diyarbakır Silvan’da bu sabah 2 askerin sşhit edilmesinin ardından bir acı haber de Mardin ve Şırnak’tan geldi. PKK’lı teröristlerle çıkan çatışmada iki asker şehit oldu.”


SEVGİLİ OKUR

İnanın insan böyle bir ortamda hangi yazıyı yazacağını, neye isyan edeceğini şaşırıyor.
Sağlıklı bir ruh durumuyla yazı yazabilmek için ne kadar uğraşsa yetmiyor.
Her kanlı baskın, bir önceki haberi eskitiyor; her şehit haberi, bir başka duyguyu perişan ediyor...
-Ölüm yorgunu olduk.
-Gözyaşı yorgunu olduk.
-Kamplaşma manyağı yapıldık.
-Paranoya yorgunu olduk.
-Nefret yorgunu olduk.
O yüzden diyorum ki...
Sağımız-solumuz cinnet halinde.
Acılar kuşatıyor ruhumuzu.
Terörün ihanet sarmalındayız.
Şu hale bakın...
Bir milletin gencecik evlatları, fidanları, kınalı kuzuları birer birer şehit oluyor.
Her gün bir gencimiz toprağa düşüyor...
Teröristlerin alçakça pusuları ocaklarımıza ateşler düşürüyor.
Türkiye amansız bir varlık savaşı içinde.
Öteki tarafta, sanki hiç böyle bir şey yokmuş gibi vatan ve millet duygusundan yoksun mafya bozuntuları akılları sıra korku yaymaya çalışıyor.
Ben bu kadar acılı bir tabloda...
Bu kadar kanlı bir ortamda...
Yine “sabır” diyorum.
“Demokrasi” diyorum, “medeniyet” diyorum, “barış” diyorum.
Elimden başka bir şey gelmiyor.
Size de tek tavsiyem var...
Lütfen derin bir nefes alın.
Ve içinizdeki bütün nefret duygularını, küfrü, hakareti, kamplaşmaları toprağa üfleyin...
Sonra gökyüzünden tertemiz bir nefes alın...
Bu cinnete karşı...
Tertemiz nefesler, tertemiz nefisler halinde yükselsin diye...

Yazarın Tüm Yazıları