O toprak ölülerimizi yüzümüze tükürecek

GÜNLERDİR konuşuyoruz...

Haberin Devamı

Saatlerce tartışmalar...
Bakanlık bürokratları, Muğla Valisi, çevre, üniversite, yatırımcı kuruluşları...
Saatler süren toplantılar.
Niye?
Dünya cenneti koylarımızı o betondan iştaha teslim etmemek için.
Çamlar, zeytinlikler, ardıçlar, martılar, yunuslar için...
Bizden sonraki nesillere kuş sesleri bırakabilmek için.
Ama ne kadar zor...
İşte bir mesaj daha:
“Sevgili Fatih kardeşim
Dün Bodrum’a geldim, uçaktan şehre gelirken Pina yarımadasında evvelden yapılan bir kıyımla dağ gibi yükselen otelin hemen yanına bu sefer 2’nci bir kıyım başlamış. Dağı oymuşlar, icraata başlamışlar. Hemen yanına da 3’üncü başlamış. Yağma Hasan’ın böreği...
Bodrum da ilk durum bu?
Sevgilerimle
K.U.”
Bu mesajın bir de fotoğrafı var...
Gerçekten de tam bir katliam. Zaten ne kaldı ki?...
Ebil’den Türkbükü’ne... Torba’dan Gümbet’e ve Gökova cennetinin giriş kapısı Kissebükü’ne kadar...
O açgözlü betondan vahşet bir cendere gibi oturmuş...
Ağaçları, kuşları, yunusları sıktıkça sıkıyor. Bu ülkenin nefesini kesiyor.
İşte o yüzden diyorum ki:
Ey açgözlü vahşi tüccar! O kestiğin ağaçlar... Kirlettiğin kıyılar. Yok ettiğin kuşlar, pavuryalar, böcekler...
Ve o toprak bir gün bu vahşet yüzünden, öyle bir kıyamet getirecek ki...
O kestiğiniz ağaçların köklerindeki solucanlar, cenazelerimizi topraktan yüzümüze doğru tükürecek...
Ölülerimizi emanet ettiğimiz o toprak, bir intikam çölü olup üzerimize kapanacak...
Farkında mısınız?
Ve Nuh’u bilir misiniz?

Haberin Devamı


Silah artık bitmiştir ve demokrasi için bu sözleri iyi okumalıyız

ÖNCEKİ gün Diyarbakır’da bir toplantı yapılıyor. Demokratik Bölgeler Partisi’nin yerel yöntemler toplantısı.
Bu parti seçimlere girmeyecek. Ama belediye başkanlarıyla toplanıp bir deklarasyonda bulunuyor.
Eş Genel Başkan Kamuran Yüksek bir konuşma yapıyor. Bu konuşma neden önemli? Çünkü manşetlerde yok. Medyatik podyumda yer almadı.
Sizi kızdıracak bir manipülasyon fişeği de olmadı yani...
O yüzden sabırla okunması gerekiyor. Unutmayın!
Yeraltında, dağda ya da bir hücre evinde değil...
Partisinin il binasında söylüyor bunları.
Bunu istemiyor muyduk?
Yani “Gel kardeşim ovada konuş” değil miydi bu?
Öyle okuyun:
“Resmi ideoloji dışında Türkiye’de başka hiçbir ideolojinin varlığına olanak ve imkân tanınmamıştır. Bu nedenle de farklı siyasal düşüncesi olanlar, siyasal hareketler, hem de bizim gibi ezilen, yok sayılan, inkâr edilen halklar, illegal yöntemlerle, silahlı yöntemlerle kendisini ifade etmek zorunda kalmıştır. Özellikle son 40 yıl bu amansız savaşa tanıklık etmiştir. Sadece 40 yılda onbinlerce insanımız yaşamını yitirmiştir. Son iki yıldır özellikle başkan Öcalan’ın başlatmış olduğu süreçle artık şiddet yönteminin dışında, silahlı yöntemlerin dışında mücadeleyi sürdürebilmenin Cumhuriyet’i kendi ayakları üzerinde oturtabilmenin, demokratikleştirebilmenin süreci başlatılmıştır.”

Haberin Devamı


ŞİDDETİN SONU



Aslında sessiz sedasız yükselen bu sesler...
Hepimizin içini yakan o öfkenin demokrasiye terfisidir.
O yüzden önemlidir.
Ve işte yalnızca bu nedenle bile...
Artık nefretsiz okumaya...
Öfkesiz bir alfabeye ihtiyacımız var.
Kamuran Yüksek’i böyle okumalıyız...

Yazarın Tüm Yazıları