Kıyılara güzel haberlerim var

ÖNCEKİ yazımda çevrecilerin içinde kopan fırtınaları yazmıştım...

Haberin Devamı

Endişe fırtınalarını.
“Dünyanın en güzel koyları yeni bir düzenlemeyle betonlaşmaya teslim ediliyor” söylentisi yaratmıştı bu endişe fırtınalarını...
Yazının çıktığı gün Çevre Bakanlığı’ndan aradılar...
Müsteşar Prof. Dr.Mustafa Öztürk...
İlk sözü şu oldu:
- Fatih Bey sizin deniz tutkunuzu ve çevre duyarlılığınızı biliyorum. Ama inanın bunların hepsi dedikodu... Hiçbirinin aslı yok.
Doğrusu bunu duyunca derin bir nefes aldım.
Mandalya Körfezi’nden Gökova’ya, Hisarönü’nden Göcek’e kadar tüm denizci dostlar da umarım rahat bir nefes alır...
Çünkü müsteşar Öztürk o kadar net konuştu ki:
- Ne böyle bir mevzuat çalışmamız var ne de böyle bir torba yasa hazırlığımız var. Tam tersine kıyılarımızın, denizlerimizin korunması için neler yapabiliriz onu düşünüyoruz.


ÖNERİYE KABUL

Yazımda bir de öneride bulunmuştum.
Demiştim ki:
- Ömrünü o kıyılara, denizlere, martılara, yemyeşil çam ormanlarına adamış üç çınar var. Sadun Boro, Necati Zincirkıran ve Can Pulak abilerimiz. Onların da seçeceği kişilerden bir komisyon kurulsa bu koylarla ilgili alınacak her karar bu komisyona danışılsa.
Çevre Bakanı İdris Güllüce’nin duyarlılığından emindim.
Nitekim öyle de oldu.
Ve Müsteşar Öztürk aynen şöyle dedi:
- Sizin bu önerinizi çok ciddiye aldık, bize biraz zaman tanıyın, üzerinde çalışalım ve sizi arayalım.

İşte ben bu duyarlılığı da alkışlıyorum.
Şimdi denizci dostlardan ricam, lütfen gördüğünüz bir çevre, kıyı katliamı varsa bana bildirin.
Vatan sevgisi yalnızca uğruna ölmekten ibaret değildir.
Vatanın güzelliklerini yaşatmak da o sevginin içindedir.

Haberin Devamı


Küfürbaz klavye

ELEŞTİRİYİ anlarım.
Ama ya senin bu halin ne olacak!?
Yani size diyorum!!!
Küfürbaz klavyeler.
Ne kadar küfür edersen et, ben yine doğru yapılanları, güzel icraatları alkışlamaya devam edeceğim.
Sizin zaten içiniz küfürle dolmuş...
Ağzınızdan çıkarmak için bahane arıyorsunuz.
“Çevre Bakanı duyarlıdır” diyorum, bir dedikodunun peşine takılıp buna küfrediyorsunuz.
Peki ne oldu şimdi? Söylentiler boş çıktı...
Üstelik bir komisyon kurulma hazırlığı da başladı.
Peki nereye gitti o küfürler?
Siz!
Küfürbaz klavyeler...
Mecburi intikamcılar...
Sağır yalnızlıklar...
Ben doğru bildiğimi yazmaya devam ediyorum.
Doğru icraatları alkışlamaya da devam ediyorum.
Ve elbette eleştirmeye de.
Mesela “Barış süreci doğrudur” diye açıktan ve kalpten de destekliyorum.
Mesela Ortadoğu politikasının diplomatik olarak yanlış yürütüldüğünü söylüyorum.
Niye?
Çünkü siyaset tribüne olur. Ama diplomasi tribüne olmaz.
Diploması dediğim şey, iğnesi ‘sır’dan yapılmış bir nakış sanatıdır.
Dantelin şeklini, ancak ortaya çıkınca anlarsınız.
O yüzden siyaset tribüne olur ama diplomasi olmaz.
Size gelince...
Yani o küfürbaz klavyeler...
Paslanmış beyinler...
Dikkat edin...
İçinizdeki küfürle kuruyup gideceksiniz.

Yazarın Tüm Yazıları