Gel bakalım arkadaş! Artık aynı ekrandayız

BU sabah itibariyle Hürriyet’te yazmanın başka bir çağda yazmak olduğunun ilk günüdür.

Haberin Devamı

Doğrusu biraz heyecanlıyım.
Eyüp Can ve Erhan Acar anlattığında, “Nasıl olacak bu” diye sormuştum...
Şimdi emekleyerek yapmaya çalışıyorum.
Aslında sizinle yapmaya çalışacağız.
Heyecanlıyım, çünkü...
Artık kâğıdın tek yönlü yüzyılından...
Her defasında cevapsız kalan tek yönlü e-mail soğukluğundan...
140 karakterli kaostan geçip, aynı ekranda seninle her konunun çok yönlü yolcusu olmaya hazırlanıyorum.
Bundan sonra köşesini tapulu arazisi gibi gören, tek renk mürekkep yazar tipinden...
Köşesindeki bütün çerçeveleri kırıp, çok renkli bir ekrana taşımaya çalışan bir “paylaşımcı” olmaya çalışıyorum.
Nasıl mı?
Bugünden itibaren yazılarımda seçtiğim konuları, tartışmaları, benim için açılmış profilde görebileceksiniz, tartışabileceksiniz.
Bugüne kadar kızan, öven, hatta öfkeyle mesajlar atan, kimi zaman “Tam da içimden geçeni yazmışsınız” diyenler, artık kendi köşelerini oluşturabilecek.
O tartışmaları en geniş anlamıyla yeni ufuklara taşıyabilecek.
Yüzbinlerce yazarı, bütün köşelerdeki çerçeveleri kırıp bu özgürlük ekranına taşımaya çağırıyorum.
Ne kadar anlatsam az.
En iyisi gelin, emekleyerek de olsa ilk denemelerle başlayalım.

Haberin Devamı

Bu sözlere kızmak mı lazım yoksa bu değişimi anlamak mı?

GÖNDERDİĞİ bildirinin bir yerinde şöyle diyor:
“Daha somut olarak genelde tüm canlılara, özelde insana özgü topluluklara İslam evrenselliğinin özünde yatan adil ve özgürce yaklaşımları uygulamalıyız. Kul hakkı yememek ve karıncayı ezmemekle dile getirilen budur.”
Kim diyor bunu?
Önceki gün toplanan Demokratik İslam Kongresi’ne gönderdiği mesajda...
Abdullah Öcalan diyor...
“Karıncayı ezmemek” sözüne takılabilirsiniz.
Oraya mı takılacağız?...
Yoksa hatalardan ders çıkarıp, barış için gelinen olumlu noktaya mı bakacağız?
Ben geçmişin öfke ve nefret bataklığındansa, geleceğin barış dolu ufuklarından yanayım...
Ve aslında bildirinin tümünü okumanızı öneririm.

İdam mı istiyorsunuz?

ÇOCUKLARA karşı işlenen suçlar için idam isteyenler var.
Eğer şu anda bir referanduma gidilse, büyük oranda “idam” çıkacağını düşünüyorum. Acaba idamı isteyenler arasında kadınlar mı çok olacak?
Yoksa erkekler mi?
İran’da oğlunun katilini affeden anneyi hatırlayın.
Affedilen çocuğun annesi nasıl ayaklarına sarılmıştı oğlunu affeden annenin.
İdam mı, yoksa müebbet mi?

Haberin Devamı

Bozburun’dan Datça’ya müthiş bir çevre tartışması

ÖNCEKİ gün denizcilerin abisi Sadun Boro aradı. Çok dertliydi.
“Fatih duyduklarım doğru mu?” diye sordu ve devam etti: “Bozburun-Datça arası imara mı açılıyor? O güzelim koylar betonla mı kaplanacak?”
Sonra Can Pulak aradı. Ömrünü çevre için mücadele etmekle geçiren Can Abi de aynı isyanla konuştu.
Diyor ki: “Bodrum’u, Marmaris’i, Fethiye’yi bitirdik. Şimdi sıra Datça’ya mı geldi? Orasını da bitirirsek, Bozburun’u Hisarönü’nü ve Gökova körfezlerini ranta teslim edersek, dönüşü olmayan bir yolu tamamlıyoruz demektir. Lütfen yardım edin. Vatanımızın bu cennet köşelerini korumamıza destek verin. Benim gibi bir çevre savaşçısının, ömrünü doğal güzellikleri korumaya adayan Sadun Boro ağabeyimizin seslerine kulak verin. Bizi yalnız bırakmayın. Size güveniyoruz...”
Can Abi
70 yaşına geldi. Sadun Abi Poseidon’la yaşıttır.
Peki ya bizler?
Gelin, hep birlikte soralım...
Bakalım Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bize bir cevap verecek mi?

Haberin Devamı

Kahramanlar tabyası

Gel bakalım arkadaş Artık aynı ekrandayız

BURASI Bolu. Yeniceşıhlar köyü...
Köyün ihtiyar heyeti nasıl oturmuş kayalara...
Ak saçlı delikanlılar, sanki Kurtuluş Savaşı günlerinden kalmış bir cesaret ve onurla oturuyor. Ellerde bastonlar. İşletmeye açılacak taşocağına karşı bir kahramanlar tabyası. Kamyonlara geçit vermiyor. Arkalarında bir yazı: “Çevreyi görmeyen geleceği zor görür!”
Ben böyle dedim...
Siz olsanız altına ne yazardınız?

Yazarın Tüm Yazıları