Erdoğan’ın salonu İhsanoğlu’nun salonu ve onlarca fark

VİZYON belgesinin 26’ncı sayfası, önümüzdeki dönemin en köklü tartışmasını başlatıyor.

Haberin Devamı

Erdoğan’ın ‘Yeni Türkiyesi’nin dünyaya açılan penceresidir bu tartışma.
Yeni anayasa ve demokratik Türkiye.
Cumhuriyet’in kurucu mutabakatı olan ve her kesimi Meclis’te temsil ettiren 1920 Anayasası hatırlatılıyor.
Bu önemlidir.
Önümüzdeki yazılarda bu konuyu derinlemesine tartışacağız.
Şimdi salonlara dönüyorum.
Erdoğan’ın vizyon belgesini açıkladığı toplantının hâkim sözü şudur:
“Referandumda milletin yüzde 69’u ‘Başkanımı ben seçmek istiyorum’ demiştir.”
Bu söz zaten her şeyi anlatıyor.
Erdoğan bu seçimleri “Cumhur”un “başkanı”nı seçmesi olarak açıklıyor.
Ki Anayasa’nın 104’üncü maddesini hatırlatıp şöyle diyor:
“Anayasa’ya göre cumhurbaşkanı devletin başıdır. ‘Cumhur’ halk demektir, ‘Başkan’ da başkan...”
Bu açıdan Erdoğan’ın “Nasıl bir cumhurbaşkanı sorusu” resmen netleşmiş oluyor.

AÇIK ARA ÖNDE

Bazen ‘şekil’ her şeydir...
Yani ‘zarf’ ‘mazruf’u anlatır.
Dün Haliç Kongre Merkezi’nde Erdoğan’ı dinledik.
HDP adayı Demirtaş’ın bir salon toplantısı yoktu.
O bizlerle sohbeti seçti. Demirtaş’ı salon karşılaştırmasından ayırıyorum.
Salon toplantısı yapan iki aday var. Erdoğan ve İhsanoğlu...
İki anlatım tekniği.
İki salon organizasyonu.
İki davetli listesi.
İki salondaki mesajlar.
Bir yanda Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Çırağan Sarayı’ndaki toplantısı...
Diğer tarafta Tayyip Erdoğan’ın Haliç Kongre Merkezi’ndeki toplantısı...
Mesajların içeriği. Geleceğe yönelik yarattığı beklenti çıtası.
Hitap gücü...
Gelecek hedeflemesi. Umut verme yeteneği.
Sinevizyon...
Ses gücü...
Müzik...
Sonuç:
Erdoğan açık ara önde göründü. Pratik sonuç budur.
Sanatçısından futbolcusuna, her inanç grubundan temsilciler Erdoğan’ın salonundaydı.
Ekmeleddin Bey’in salonu ise cılızdı...
Neden?
Çünkü organizasyon disiplini açısından Erdoğan’ın toplantısı AK Parti teşkilatı tarafından tam bir inançla hazırlanmış.
Ekmeleddin Bey ise ne MHP’nin ne CHP’nin teşkilat desteğini almış durumda.
Erdoğan seçmene vaatlerle, projelerle gidiyor.
İhsanoğlu seçmene “adalet”, “tarafsızlık”, “anayasal pozisyon” vurgularıyla gidiyor.
Erdoğan’ın çevresi bir inanç disipliniyle çevrilmiş.
İhsanoğlu’nun çevresinde bu açıdan garip bir yalnızlık var...
Ekmeleddin Bey tarafında vaat yok. Garip bir sessizlik var.
Erdoğan’ın tanıtım filmindeki ilk söz zaten yetiyor: “Bir lider mücadeleden çıkar gelir.”
Yani?
“Ben mücadeleden, sokaktan, halkın arasından geliyorum. Peki çatı adayı nereden geliyor.”

ISMARLAMA ADAY

Ve şu söz:
“Görüyorsunuz, onlar ısmarlama adayla yarışa giriyorlar...”

CİDDİYET VE HAZIRLIK

Erdoğan
’ın vizon belgesinde ciddi bir hazırlık var.
Eğitimden sağlığa, ekonomiden sosyal yaşama kadar birçok alanda yaptıklarını anlatan ve üzerine bir yeni program koyan bir Erdoğan...
Bu açıdan asıl soru şudur:
Yaptıklarını anlatıp, üzerine yeni projeler ekleyen güçlü bir adaylığa karşı, halka somut bir proje ve vaatte bulunmayan bir aday nasıl yarışacak?
Muhalefetin düştüğü hata budur işte.
Buradan çıkan soru şudur:
Özal hariç, alışılmış sistemin cumhurbaşkanı ile halkın seçeceği aktif ve icracı bir cumhurbaşkanı nasıl yarışacak?
Birisi konuşuyor, vaat ediyor, proje açıklıyor. Vizyon belgesini bir “devrim manifestosu” gibi sunuyor.
Diğeri yalnızca “Tarafsızım ve Anayasa’ya bağlıyım” diyor.
Bu gerçeğe bazılarınız kızabilirsiniz. Ama gerçek gerçektir.
Erdoğan’ın salonu bir adaylık tanıtım ve anlatım toplantısından çok geleceğe doğru vaatleri olan bir Cumhurbaşkanlığı’nı ilan toplantısı gibiydi.

SORU CEVAP FARKI

Ekmeleddin Bey gazetecilerle soru-cevap yaptı. Her soruya tek tek cevap verdi.
Erdoğan ise henüz bunu yapmadı...
Pazartesi karşılaştırmalara devam...

Yazarın Tüm Yazıları