Elimizden ne gelir şu an bir Fatiha’dan başka

ÖNÜMÜZDE iki sıra mezarlar...

Haberin Devamı

Elimizden ne gelir şu an bir Fatiha’dan başka

Yeni kazılmışlar. Az ileride bir tane daha kazılıyor.
Sonra bir başkası daha.
Bir babayla oğlunu gömüyorlar.
Mezarlığın giriş kapısında bir görevli, elindeki isim listesini sarı ve turuncuyla çiziyor.
Gelenler sarı...
Gömülenler turuncu...
Yürüyoruz.
Yürüdükçe içimizdeki bütün madenler çöküyor. Bütün ocaklar yıkılıyor.
Yeni kazılmış mezarların üzerinde isimler.
Birisinin soyadı Güney, diğeri Göktürk. Diğerlerini okuyamıyorum.
Uzaktan bir baba ağaca sarılıp kalmış.
İki sıra mezarların arasında yürüyoruz. Üç adım sonra 1981 doğumlu bir çocuğu mezara koyuyorlar.
Duruyoruz.
Ayçe ve İsmet’le, Deniz’e diyorum ki: “Gelin arkadaşlar, bir Fatiha okuyalım. Elimizden başka ne gelir...”
Adını bilmediğimiz bir mezarın başında duruyoruz.
Okuyoruz.
Toprak altında yaşayan ve toprak altına giden o meçhul madenci için.

Haberin Devamı

SİZ DAHA YENİ GÖRDÜNÜZ

Soma mezarlığı 180 dönüm.
O kadar büyük ki...
Baktım, bir mezarlık şehre taşmış.
Koskoca şehir bir mezarlığa sığmış...
Ercan diyor ki:
“Siz daha bu acıyı yeni gördünüz. Her ay bir-iki madenci ölür. Sessiz sedasız gömülür. Kimsenin sesi çıkmaz. Kalanlar işinden olmasın diye...”
Mezarlığa bakınca daha iyi anlaşılıyor.
Soma mezarlığı şehirden daha büyük gibi duruyor.
Az ileride toprağın altını kazan adamlar, burada toprağın altında yatıyorlar.

HEY GİDİ MADEN-İŞ HEY GİDİ KEMAL TÜRKLER

Soma’da kimle konuşsam...
“Sendika” diyor.
Madenler özel sektöre geçtikçe sendikalar küçülmüş.
Sendikayı nasıl tarif ediyorlar biliyor musunuz?
“Köksüz sarmaşık!”
Çünkü bir etkisi yok.
Soma meydanındaki meçhul madenci anıtına bakarken hatırladım.
Bir zamanlar DİSK’in Maden-İş’i...
1 MAYIS meydanlarının unutulmaz pankartı. En kalabalık işçi örgütü.
MADEN-İŞ...
Ve Türkiye işçi hareketinin unutulmaz ismi Kemal Türkler...
Derin devlet mi, faşist bir güç mü bilmiyorum. Ama vurdular onu.
Sonra 12 Eylül silindir gibi geçti sendikaların üzerinden.
Şimdi 283 madencinin cesedi arasında bakıyorum o Maden-İş günlerine.
Bir kez daha anlıyorum ki, sendika yalnızca bir ücret ve grev örgütü değildir.
Bir işçi olma kültürüdür...
İşçinin kişiliğini bulmasıdır.
Sendikaları yok edip, sendika ağalarına terk ettikten sonra oldu bunlar...
Gördüm ki...
Soma’da madenciler, işçi olma kültüründen çok, işsizlikten korkan birer gariban haline gelmişler.
Soma sokaklarında gördüğüm madencilerin yüzleri eğik, boyunları bükük, omuzları çökmüş...
Kadercil bir korkuyla kuşatılmışlar.
“İşçiden devlet adamı olmaz” diyen o zihniyet sendikaları kurutunca, toprak altında kalmış işçiye siyaset.
Hey gidi Kemal Türkler! işçilerin geliyor yanına.
İyi bak onlara...

GENÇLER

Haberin Devamı

Mezarlıkta dualar okunurken Soma meydanındaki madenci anıtında gençler toplanıyor.
Kafalarında turuncu şapkalar.
Sanki geleceklerini protesto ediyorlar.
Konuşmuyorlar. Slogan atmıyorlar. Yürümüyorlar.
Susuyorlar. Susuyorlar...
Ve öylece duruyorlar.
Soma’da gençler toprak altındaki geleceklerine ağlıyorlar...
Evet, şu an elimizden ne gelir bir Fatiha’dan başka...
Ama ya sonra...
Yazarız. Sonuna kadar yazarız.
İnsan gibi yaşamanın yollarını yazarız...

Yazarın Tüm Yazıları