Dünyanın fişini çektiğim yer

SOMA’da 6 bin ağaç kesilirken, ben okyanusta yunuslarla konuşuyordum. Sanki bir şey söylemek istiyorlardı. Belki de ağlıyorlardı ama ben dalgalardan göremedim. Dönünce anladım. Meğerse bir cinayeti haber veriyorlarmış. Elbette ancak böyle anlatabiliyorlar. Çünkü ağaçlar savcıya gidemez. Soyu tükenen kuşlar, balıklar karakola şikâyet edemez.

Haberin Devamı

OKYANUSTA 7 GECE

Cebelitarık’tan Kanarya Adaları’na kadar 1000 millik bir okyanus seyri yapıyorduk. Sevgili yelken üstadı Mustafa Yurtbulmuş’un balıkçıl teknesinde. Akdeniz’i aşıp da okyanusa açılınca, Afrika kıyılarını arkamıza alıp pruvamızdaki Küba kıyılarını hayal edince...
İşte o an, dünyanın fişi çekildi.
Nefretin ve egonun kapsama alanının dışına çıktık. Telefon yok. İnternet yok. Trafik yok. O müzmin karamsarlık yok. Öfke, nefret ve cerahat halindeki ego yok... Balıkçı teknesiyle 3 okyanus, 30 ülkeyi aşıp, 3 yıl dünyayı gezecek olan Mustafa ve Elif Keskin’e okyanusun son durağına kadar eşlik ettik.

OTİZME KARŞI

Onları ve bu dünya seyahatini balikcil.org. sitesinden izleyebilirsiniz.
Bana kalırsa izleyin ve hayal edin. Ulaştıkları her kıyı size gelsin. Aştıkları her zorluk size umut olsun. Eğer bir de SMS atarsanız, otizmle mücadeleye ciddi bir destek vermiş olursunuz.

Haberin Devamı

PAZAR İLAVESİNDE

7 gün süren bu okyanus seyrini, fırtınaları, tuttuğumuz 20 kilo mai mai balığını ve gece yarısı seyirlerini, sevgili Çınar Oskay duyunca dayanamadı. “Yaz” dedi. Ben de Hürriyet Pazar için yazdım. Ama ne kadar yazarsanız yazın, hiçbir alfabeye sığmıyor bu macera. Ne kadar fotoğraf çekerseniz çekin, gece yarısı arkanızdan gelip dev dalgalarda sörf yapan ay ışığı hiçbir kadrajla sığmıyor. Ben elimden geldiğince Hürriyet Pazar’da anlatmaya çalıştım. Video halinde hurriyet.com.tr’de bulabilirsiniz. Ama isteyen olursa denizcilerle paylaşırım da...

OKYANUSTAN DÖNÜNCE

1 hafta sonra döndüğümde, baktım gündem aynı. Yine çevre katliamı. Yine bir tıkanıp bir düze çıkan müzmin “barış süreci”... Yine öfke... Yine nefret... Dedim ya...
Ağaçlar kesilirken meğerse ben, bize rüzgârı, enerjiyi, yemeği karşılıksız veren okyanusta doğanın o müthiş cömertliğini yaşıyormuşum.
Ama karaya çıkınca başka bir şey oldu. Güruhlar halinde toplaştığımız şehirlerde birbirimize ne tür azaplar yaşattığımızı okyanusta daha iyi anladım. Yemyeşil ovaları, nehirleri, ağaçları bırakıp, kargacık burgacık gecekondularda, gökdelenlerde, kaldırımsız yollarda çekilen çileyi kavradım. Hadi köyümüze geri dönelim demenin ne demek olduğunu gördüm.

Haberin Devamı

AFRİKA KIYILARI

Cebelitarık’tan Kanarya Adaları’na kadar gece-gündüz 1000 millik bir okyanus seyri, insanda tam anlamıyla bir arınma yaratıyor. Mesela kesilen zeytin ağaçlarını duyunca bir kuşun gagasıyla, bir zeytinin dalını görebildim.
Bize bütün bir insanlık tarihindeki barışı özetleyen o küçücük gaga ve dal...
Bir kuş gagası nedir ki... Ya da bir zeytin dalı... Barıştır kardeşim...
Hani şimdi “barış süreci” diyorsun ya... İşte onun ta kendisidir kuşun gagası. Zeytinin dalı.
Ama ya zeytin dalını keser, kuşun kanadını kırarsak...
Neyi anlatacağız 23 Nisan günü kuşun gagasında zeytin dalını çizen çocuklara... Hangi barışı?

HAYALLERİNİZE İZİN VERİN

Her denizcinin içinde gizli bir okyanus yatar. Okyanusları aşmak, yeni dünyalara doğru rota tutmak...
Dev dalgaların arasında yeni maceralara yelken açmak...
Her denizcinin içindeki gizli pusuladır.
İnsanlığı “dijital bağımlılığa” sürükleyen, “mesaj manyağı” yapan ve Twitter’dan Instagram’a kadar tek kişilik “dijital yalnızlıklara” batıran böyle bir dönemde...
Doğayı insafsızca katledenlerin hâkim olduğu böyle bir yüzyılda.
Dünyanın fişini çekmek işte böyle bir şeydir...
Siz de içinizdeki okyanuslara açılın.
Çekin fişi...
Kuşun gagasından zeytinin dalına kadar... Hayallerinize izin verin...

Yazarın Tüm Yazıları