Bu ülkede üniversite var mı? Yok! İşte o sınav sorusu

BAKMAYIN siz pahalı ve havalı ilanlarına...

Haberin Devamı

Gösterişli ve renkli kampuslara...
Bu ülkede gerçek anlamda ve akademik ölçülerdeki üniversite sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
Niye mi?
İşte cevabım...
1960’lı yıllar...
Türkiye bir kaostan geçiyor. Sancılı yıllar.
İşte o günlerde koymuş kafasına.
İktisat profesörü ama tarihin peşine düşüyor.
Anadolu tarihi...
Türklerin tarihi...
Sonra Asya tipi üretim tarzını taşıyor.
Daha iyi araştırabilmek içtin 6 dil daha öğreniyor. Bir ömür boyu araştırıyor.
Anadolu ve Türklerin tarihi üzerine 40 kitap yazıyor.
Ve zaman geçiyor. 90’ına merdiven dayayınca, eşinden rica ediyor.
Topladığı onca kitap, araştırma...
5 bine yakın yayını, bağışlamak istiyor.
Araştırma yapmak isteyen öğrencilere bırakacak. Onların araştırmalarında yaşamak istiyor.
Bir üniversite kütüphanesi hayal ediyor.
Bir doçent, onun kitaplarına bakarken.
Ya da bir öğrenci, onun araştırmaları üzerine bir tez hazırlarken.
Hepsi bu...
Üniversitelere yazı yazılıyor.
Umutla bekliyor.
Günler geçiyor. Ama bir tek cevap gelmiyor. Bazıları lütfedip kabul edemeyeceklerini bildiriyorlar.
Ve 10 gün önce. Onu kaybediyoruz.
Sencer Divitçioğlu.
Araştırmaya, sabra, bilime adanmış bir ömür sessizce bitiyor.
Şimdi anladınız mı, neden bu ülkede üniversite yok dediğimi?
Neden bilime yeterince saygı yok diye...
Düşünün ki, tarihimizin en büyük sorunlarından birisi üzerine muazzam bir tartışma yaşanıyor.
Halkların özgürce ve bir arada yaşaması için demokratikleşme üzerine müthiş bir arayış var.
Ama hiçbir üniversiteden bir çözüm, bir öneri, bir ses çıkmıyor.
Niye?
Çünkü o YÖK zihniyeti, bilimadamlığını memuriyete çevirdi de ondan.
Herkes doçent, herkes profesör, ama “memur profesör”...
Sen rahat uyu Sencer Hoca...
Bu hikâyeyi ortak dostumuz Ali Özgentürk hatırlattı.
Sen rahat uyu...
Biz senin farkındayız...

NOT: Eğer bir üniversite kitapları almak isterse. Buradayız...
İyi bayramlar...

Yazarın Tüm Yazıları