Bu sahilin çocuklarını bir dinlemek lazım (1)

Ünlü Aida Diva yolcu gemisi Marmaris’i rotasından çıkarmış. (İstanbul’u bilmiyorum.)

Bu çok kötü haber. Çünkü o gemi, dalgıcından halı tüccarına kadar Marmaris esnafı için önemli bir kaynaktı.
Şimdi yazıya başlayabilirim.
Turizm sezonu açılırken Ayvalık’tan Fethiye’ye karadan bir yolculuk yaptım.
Yani, karadan bir mavi yolculuk...
Dikili’den Bodrum’a, Ören’den Göcek’e kadar sahilin çocuklarıyla konuştum.
İki gün boyunca izlenimler...
Öncelikle şunu söylemeliyim:
1) Yollar mükemmel... Çift şerit. Üç şerit pırıl pırıl yollar. Karayollarını kutluyorum.
2) Trafik polisi ve jandarma çok ciddi denetim yapıyor. Üstelik güler yüzlü. Mülteci krizi ve terör nedeniyle minibüsler ağır denetimde.

EGE’DE FESTİVAL ZAMANI

Urla’dan, Alaçatı’dan Üzümlü’ye kadar, festival takvimi açılıyor.
Alaçatı ‘ot’, Urla ‘enginar’ ve Fethiye ‘kuzugöbeği’ festivalleri kapıda.
Bunca sıkıntıya, şehit acısına, savaşa ve sahillerde yaşanan insanlık dramlarına karşı, Ege buruk da olsa gülümsemeye çalışıyor.
Yaşamaya, ayakta kalmaya çalışıyor.
Sahilin çocukları “Bu memleketi seviyoruz, teröre ve savaşa rağmen inadına seveceğiz ve yaşayacağız” diyor.

FETHİYE İL OLMALI

Gezinin sonundan başına doğru gidersem...
Son durak Fethiye.
Tam 30 yıl önce yine bir turizm yazısı için geldiğimde sohbet etmiştim.
En eski turizmci Kemal Dedeoğlu hasta yatağındaydı.
Turizm Derneği Başkanı Birol Ganioğlu onu ziyaret etti. Ve uzun uzun anlattı. Meriç Köyatası yat turizmini sorguladı.
Ganioğlu aynı zamanda Likya tarihinin romancısıdır.
‘Syessa Ana’nın yazarı.
Turizmde eleştirmek kolaydır. Baykuşluk yapmak, umutsuzluk pompalamak kimsenin işine gelmez.
Önemli olan çözümleri bulup yaşatmaktır.
Ben de öyle yaptım. Birlikte çözüm aradım.

MÜKEMMEL FIRTINA

Herkes biliyor ki bu yıl zor geçecek.
Rusya krizi. IŞİD terörü. PKK terörü. Mülteci krizi.
Ege Denizi’nde yüzen cesetler...
Yani tam anlamıyla turizmde “mükemmel fırtına”...
Denizciler üç fırtınanın tek gözde birleşmesine “mükemmel fırtına” derler.
İngiliz yat operatörleri, acentelerin bir bölümü kiralama listelerini silmişler.
Ruslar zaten yok.
Kredi alan oteller bunalımda.
Durum böyle...
İlk öneri şu:
-Turizm krizi geldi mi kolay gitmez, artçıları, yan etkileri yıllar alır. O yüzden yeni bir turizm yönetim sistemi oluşmalı...
Fethiye il yapılmalı.
Muğla artık, Marmaris’in, Bodrum’un, Fethiye’nin yanında kasaba gibi kalıyor.
Türkiye’nin en önemli turizm merkezleri, Muğla gibi tek bir merkezden yönetilemez.
Düşünün ki Fethiye’de bir turizm fakültesi yok. Kaliteli eleman yok.

TÜRKİYE’NİN SİMGESİ

Bakın Türkiye’nin tanıtım filmlerine... Tarih boyunca yapılmış bütün tanıtım filmlerinin en önemli fotoğrafı nereden?
Fethiye Ölü Deniz’den. Afişleri, broşürleri hatırlayın...
Üzerinde “Turkey” yazan ve o lacivert denize kenar süsü olan uçsuz bucaksız sahili düşünün...
Türkiye’nin dünyaya sunulan turizm yüzü Ölü Deniz fotoğrafıdır.
Ama o Fethiye hâlâ kasaba muamelesi görüyor.
Şırnak’ı il yapan Ankara, 200 bin nüfuslu Fethiye’yi...
Türkiye’nin narenciye ihracatının merkezi Fethiye’yi neden kasaba olarak bırakır?

ÖNERİ

Yaklaşan fırtınaya karşı Ankara’da bir “acil turizm konseyi” kurulmalı.
-İç turizmin canlandırılması için yardım mekanizmaları oluşmalı.
-Kredi borç ertelemesi...
-SSK primlerinin ertelenmesi...
-Tatil kredisi imkânlarının gözden geçirilmesi...
-Marinalardaki yabancı bayrak uygulamasının yeniden değerlendirilmesi...
-Yabancıların mülk edinmesine kolaylık getirilmesi...

YARIN: Bir yabancı acente Türk partnerine demiş ki: “Turistler sahilde ceset görürüz korkusuyla gelmiyor...”