Bu çarpık sistem nasıl düzelir?

Haberin Devamı

HANGİ kente gitsem, sohbetin en heyecanlı bölümü aynı kapıya çıkıyor...
-Üniversite ve şehir sorunu. Üniversiteli işsizler ordusu...
-Yani, öğrenciler o kentin hayatına nasıl dahil olacak?
-Üniversiteli işsizler ordusuna mahkûm muyuz?
-Öğrenci dediğin yalnızca potansiyel suçlu olarak mı algılanacak?
-Denizli’ye gidiyorum... Kent, mimari açıdan sıkıntıda. Ama üniversitenin genç, enerjik mimarlık öğrencileri işsizlik kıskacında. Niye?
Çünkü üniversite yönetimiyle şehir yönetiminin birbiriyle ilgisi yok.
Ne yazık!!!
Yüksek Öğrenim Yasası geçmediği için bu YÖK işkencesi sürüyor.



İZTUZU VE MUĞLA ÜNİVERSİTESİ


Peki nasıl aşılır bu durum?
En yakın örneği birkaç ay önce başlattığımız “İztuzu’nu kurtarma kampanyası” ile gündeme gelen Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’dir.
Çevre Bakanı İdris Güllüce büyük bir jest yaparak İztuzu’nun işletmesini üniversiteye verdi.
Ve üniversite yönetimi de bu olayı ciddiye alıp harekete geçti. Tesisler modern bir hale getirildi.
Ve en önemlisi, üniversitedeki Turizm Fakültesi öğrencileri buraya kanalize edilmeye başlandı.
Üniversitenin Güvenlik Bölümü öğrencileri burada iş buluyor.
Böylece ilk defa bir üniversite bulunduğu kente insan kaynağı oluyor.
Bu bir istihdam devrimidir...
DENİZCİLİK YÜKSEK OKULU: YÖK yüzünden öyle çarpık sonuçlar yaşanıyor ki...
Mesela Türkiye’nin en uzun sahillerinin olduğu Muğla’da bir denizcilik yüksek okulu yıllarca açılamadı. Denizi olmayan bazı kentlerde ise denizcilik yüksek okulu ya da su ürünleri bölümü açıldı... Garip olan budur işte...
SAMSUN ÖRNEĞİ: Düşünün ki, 19 Mayıs Üniversitesi’nde tarih bölümü var. Ama bu tarih kentinde bir tek müze ile üniversite arasında ilişki yok. Oysa tarih bölümü öğrencileri mesela Kent Müzesi üzerine tez yazmak durumunda olsalar. O müze nasıl enerji dolar. Aynı şey her işkolunda geçerli değil mi?
Erzurum’da hayvancılık, Denizli’de, Bursa’da tekstil...
Yani üniversiteler bulundukları şehirlere insan kaynağı olabilse..
BELEDİYE MECLİSLERİ: Bunun için, acaba üniversitelerin yönetimleri, senatoları, mütevelli heyetleri bulundukları kentin belediye meclisleriyle birlikte çalışabilseler... En azından yönetimlerinde belediye meclislerinden de bir heyet olabilse...
Böylece o kentteki üniversitede açılacak bölümlerin işgücü potansiyeline göre belirlendiği bir sistem olsa...
Üniversiteler o kentlere işsizler ordusu değil, potansiyel işgücü sağlasa...
Üniversite gençliği potansiyel suçlu ya da “biber gazı” muhatabı olmak yerine yaratıcı aklı ve enerjisiyle insan kaynağı haline gelebilse.
Çok şey mi istedim acaba?
Hayal mi kuruyorum?
Ama hayır! Hangi kente gitsem, o kentin yerel güçleri bu öneriyi destekliyor.
Ve en önemlisi...
Bakınız...
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi...
Siyasetin görevi başka ne olabilir?...
Önce çocuklarımızın geleceği olmalıdır.
Spor yapamayan, spora değer vermeyen bir eğitim sitemini değiştirip, geleceğin ufuklarına başarı hikâyeleri istemenin neresi hayal olabilir...

Yazarın Tüm Yazıları