Zannettim ki...

Bu ülkenin başbakanının annesi vefat ettiğinde, birbirinin üstüne basarak taziye kuyruğuna giren bu burjuvazi...
Bu ülkeye 50 yıl hizmet eden bir cumhurbaşkanı vefat ettiğinde, onun iki katı vefa kuyruğuna girecek...

* * *

Heyhat...
Büyük sukutuhayale uğradım...
Bekledim ki...
Bu ülkenin başbakanının annesi vefat ettiğinde, gazetelerde ilan verme yarışına giren zenginler, kelli felli iş insanları, bu ülkeye 50 yıl hizmet etmiş bir cumhurbaşkanı vefat ettiğinde...
Gazeteleri ilan sayfaları ile dolduracak...
Heyhat...
Büyük bir düş kırıklığına uğradım...
Sonra oturup kendi kendime sordum...
Nedir bu...
Başbakana samimi bir vefa da, eski bir cumhurbaşkanına vefasızlık mı...

* * *

Yoksa, iktidardaki başbakandan korku veya beklenti de, ülkeye 50 yıl hizmet etmiş bir cumhurbaşkanından korkmamak mı...
Hadi öyleyse o soruyu sorayım...
İleride, yıllar sonra geriye baktığınızda hangi cumhurbaşkanını hayırla anacaksınız...
Sizleri korkudan tir tir titreten, o korkudan sizleri taziye kuyruğunda hizaya getiren, otoriter Cumhurbaşkanı’nı mı...

* * *

Yoksa arkasında korku değil, kendisi hakkındaki fikrinizi korkusuzca, rahatlıkla söyleyebileceğiniz cumhurbaşkanını mı...

* * *

Beyler bu ülkenin bir burjuvazi sorunu vardır...
Ve benim de bu korkak burjuvaziyle ciddi bir meselem vardır...

Şuursuz saray medyası mı şuurlu saray soytarısı mı

HAYRETLE izliyorum...
İnanın hayretler içindeyim... İktidar yanlısı gazetelere bakıyorum ve her gün kendi kendime soruyorum.
Bir insan nasıl olur da bu kadar akılsız, şuursuz olabilir...

* * *

Allah aşkına bir tek şuurlu insan yok mudur o mahallede...
Bir tek akıllı, şuurlu adam çıkıp da sormuyor mu...
“Kardeşim nedir bu akılsızlık” diye...
Adam kendinden geçmiş manşet atıyor:
“PYD, IŞİD’den daha tehlikeli...”
Yahu arkadaşım, bu ne biçim laftır, ne aptalca bir cümledir bu...

* * *

Bütün dünya gözünü dikmiş, kafa kesen, insanları canlı canlı yakan, apartman tepelerinden aşağı atan IŞİD’i izliyor...
Bütün dünyanın dikkati, sizin oraya gönderdiğiniz TIR’lara çevrilmiş...
“Sarayın sesi” diye bilinen gazete, çıkıp böyle bir manşet atıyor...
Ne demek bu...
Şu mu demek yani...
“Evet biz o TIR’lardaki silahları, bizim için daha az tehlike oluşturan IŞİD’e gönderiyorduk...”

* * *

Şuursuz medya itirafçı olmuş, kendi tarafının kuyusunu kazıyor.

* * *

Yandaşlık geçicidir...
Ama şuursuzluk kalıcıdır...
Ta ki, o cenahta şuurlu bir insan çıkıp “Yahu arkadaş siz ne yapıyorsunuz” deyinceye kadar...

Tek parti valileri devletin valileri haline getirilmeli

VALİ beye bakıyorum...
Kral varsa kraldan fazla kralcı...
Sultan varsa sultandan fazla sultancı...
Güya devletin valisi...
Devletin falan değil, tek partinin valisi...
Seçim kampanyası sırasında neredeyse partinin militanı haline gelmiş...
Her biri “Küçük Erdoğan...”
Hepimiz farkındayız değil mi...
Önümüzde çok ciddi bir valilik sorunu var...
Rejim normalleşecekse, önce valileri parti başkanlığı koltuğundan indirip tekrar devlet koltuğuna oturtmalıyız...

Platonik âşık Şems de sürgüne gönderilir mi

-2016 yılı bütçesi hazırlanırken, ayrılan ödenekler kesilir, örtülü ödenek yolu kapanırsa, yeni Saray’da da “karafatma sorunu” çıkar mı...

* * *

-“PARALEL” örgütle mücadele devletin kırmızı kitabına girdikten sonra Çevik Bir, Genelkurmay Başkanlığı’na bir soru sordu:
“MGK’da alınan kararın takibi için bir Batı Çalışma Grubu oluşturdunuz mu?”
Genelkurmay “Devlet sırrıdır” deyip cevap vermemiş.
Acaba gerçekten yeni bir BÇG kuruldu mu?

* * *

-ACABA Meclis çalışmaya başladıktan sonra, kamu ihale komisyonlarında, kamu kuruluşlarının ve bankalarının havuz medyasına yaptığı kıyaklar, bol keseden dağıtılan reklamlar, seçim kampanyası sırasında, tanıtım görüntüsü altında yapılan AKP propagandalarının dosyaları istenecek mi?

* * *

-MEVLÂNÂ’nın aşkı Şems, halkın baskısıyla Mısır’a sürgüne gönderilmişti.
Acaba Saray’ın Şems’i ve Jölelisi de AKP tabanının baskısıyla sürgüne gönderilecek mi...