Yılın penguen kapağı

Haberin Devamı

YILIN SORUSUNU BAŞBAKAN SORDU


KÖTÜ bir yılın bitmesine
4 gün kala...
Nihayet...
Biri çıktı ve o soruyu sordu.
Türkiye’nin kader sorusunu... Alın yazısı sualini...


* * *


Soran Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu...
Konya’da okulunda, arkadaşlarının gözü önünde alınıp götürülen o çocuğa sordu...
Dedi ki:
“M.E.A. oğlumuzla konuşmak isterim...
Şunu sorarım:
‘Evladım sen niye hakaret ettin...
Cumhurbaşkanımızla ne meselen var...”
Doğru, 16 yaşında bir çocuğun ne meselesi olabilir...
Sormak ve dinlemek lazım...
Sadece ona mı...
Bana, sana, ona, buna...
Türkiye’nin yarısına da sormak lazım...
Nedir meselemiz...
Niye böyle öfkeliyiz...
Türkiye’yi ikiye bölen, insanları birbirinin yakasına sardıran.
Bayram sevincimizi boğan, yılbaşı mutluluğumuzu çok gören...
Kardeşi kardeşe, komşuyu komşuya düşman hale getiren bu iklimi nasıl yarattık...


* * *

Haberin Devamı


Soruyu Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı sordu.
Cevabını aramak da, çaresini bulmak da onun görevi...
Bana göre 2014 yılının en hayati sorusu buydu...
Ve keşke bu soruyu, o gün, Gezi’de o çocuklar haykırmaya başladığı zaman bu sıcaklıkla, bu samimiyetle sorsaydık...
Ve cevabını bulsaydık...
Hiç olmazsa o çocuklarımız yılbaşını bizle birlikte kutlarlardı...


* * *


Bugün size itirazı olan genç insanlarla geçirdiğim bir geceyi anlatacağım...
Geçen perşembe akşamı Penguen dergisi yeni yılın ilk sayısına çalışırken onu yapan çocuklarla birlikteydim...
Başbakan’ın sorduğu sorunun cevabı biraz da bu çocukların hazırladığı derginin kapaklarında veriliyor...

Genç Penguenler Gezi penguenini karşılıyor

Yılın penguen kapağı

YÜZLERİNDE muzip bir ifade var...
Sanki kapıdan bir penguen giriyormuş gibi bakıyorlar.
Penguen dergisinin yeni mekânındayım.
Gezi’nin hatırası hâlâ canlı...
Merkez medyadan herkesi, televizyonlardaki Gezi pengueni gibi görüyorlar.
Beni derginin yayın kurulu üyesi Selçuk Erdem ve Erdil Yaşaroğlu karşılıyor...
Biraz sonra çizgilerini çok sevdiğim Kutlukhan Perker bize katılıyor.
Dördüncü kişi ise Penguen Yayınları Genel Müdürü Gülsüm Akşit...
Önce Erdil Yaşaroğlu’nun odasına geçiyoruz.
Tam arkasındaki duvarda harika bir Manga posteri var.
Üzerine cin gibi bakan o harika kedisini eklemiş.
Yan taraftaki duvarda ise acayip stilize bir Batman posteri duruyor.
Hemen onun ön tarafındaki dolabın üstünde çok güzel bir Atatürk resmi yer alıyor.
Biraz sonra çizimlerin yapıldığı merkezde yeni yıl kutlaması yapıyoruz. Fransa ve Hırvatistan’dan gelmiş çizerler de bize katılıyor.
Aralarından biri “Burası Madman dizisine benzedi” diyor.

Haberin Devamı

Mizahçılar arasındaki gizli aristokratlar


MİZAHÇILARIN kendilerine ait iç kanunları da var. Bunu şöyle özetliyorlar:
“Mesela arkadaş arasında pis, kırıcı şakalar yapabilirsin. Ama bunu aleni hale getiremezsin. Arkadaş hukukunun kaldıracağı şeyleri herkesten bekleme hakkımız yok.”
Uzun yıllar Amerika’da yaşamış olan Kutlukhan Perker şunu anlatıyor:
“Amerikalı stand-up’çılar bazen kendi aralarında toplanıp acayip şakalar yaparlar. Ama hiçbiri bunu çıkıp şovlarında kullanmaz. Kendi aralarında bu şakalara ‘aristokrat’ derler.”

Hınzır Penguen’in tabuları var mı

KARIŞIK ve kaotik bir sohbet yapıyoruz. Soruların bazılarını Selçuk, bazılarını Erdil, bazılarını Kutlukhan cevaplıyor.
-Hep şunu merak ederim. Bu kadar hınzır, bu kadar asi gençlerin de sansürü var mı.
“Sansür kelimesi yanlış. Sınırlarımız var demek daha doğru.”
-Yani yıkamadığınız, yıkmadığınız tabular...
“Bir sınır var, o sınırda durmak lazım. Mesela engellilerle ilgili konularda çok hassasız.”
-Öyle anlarda ne diyorsunuz kendi kendinize.
“Unutma sen mizah yapıyorsun. Mizah sınırlarında kal.”
-Yanlış anlaşılma korkusu da rol oynuyor mu bunda.
“Tabii ki oluyor.”
(Bu arada söze genel müdür Gülsüm Akşit katılıyor.)
“Mesela geçenlerde bir kapağı gelip bana sordular. Sen bunu nasıl anlıyorsun diye. Böylece kapağın hazırlanışında benim de katkım oldu.”
-Böyle isyankâr bir egoya bunu nasıl izah edebiliyorsunuz.
“Egodan sıyrılmak lazım. Dolduruşa gelmemek çok iyi bir şey. Bir de şu var. Mizah dergisinde hep birtakım imzalar görüyorsunuz ama bu tam bir ekip işi.”
-“Türkiye’de mizah yapmak kolay. Öyle çok malzeme var ki” diye bir inanış var. Öyle mi...
“Bence bu doğru bir şey değil. Türkiye’de ne malzeme var? Hep aynı şeyi çiziyoruz. Gırgır döneminden beri bakın. Maden ve iş kazaları, devlet baskısı, yolsuzluk... Hep aynı şeyler. Dertlerimiz o kadar yaşlı ki. Modern bir devlet olmak istiyorsak artık o dertlerin ölmesi gerekir.”
-Dikkat ettim, kapakların çoğunda Erdoğan var. Ona müteşekkir misiniz.
“İnanın onu çizerken mutlu olmuyoruz. Ama geçmişte Özal’ı ve Demirel’i çizerken mutlu oluyorduk.”
-Öyleyse niye hep onu çiziyorsunuz.
“Her hafta bizi en çok kim kızdırıyorsa onu çiziyoruz. E ne yapalım. 12 yıldır iktidarda hep o var. Biz iktidarla uğraşıyoruz. Her hafta bizi kızdıracak bir şey buluyor.”
-Şimdi Davutoğlu var, onu niye çizmiyorsunuz. Karikatürcüler çok saçlı karakterleri sevmez diye mi.
“Erdoğan ona mikrofonu hiç vermiyor ki. Başbakan dendiğinde bile hâlâ akla Erdoğan geliyor.”
-Komedyenlerde meşhur bir kavuk geleneği var. İsmail Dümbüllü’nün kavuğu baştan başa geçiyor. Mizah dergilerinde Oğuz Abi’nin kavuğu diye bir şey var mı.
“Hayır öyle bir gelenek yok.”

Haberin Devamı


Oğuz Aral’a göre 5, 3 ve soru işaretinin anlamı

KUTLUKHAN Perker’in odasında Oğuz Aral’ın bugüne kadar hiç görmediğim bir fotoğrafı asılı.
Gırgır dergisinin kurulduğu yıl çekilmiş.
Türkiye’de bütün mizah dergilerinin duvarlarında onun görünmeyen fotoğrafları asılıdır.
Penguen’de en çok merak ettiğim şeylerden biri, o çok başarılı, hepimizin hafızasında kalan dergi kapaklarının nasıl seçilip hazırlandığıydı.
Pazartesi günü herkes kapak konusu tekliflerini gönderirmiş.
Oğuz Aral, kapak konularını “3”, “5” ve “?” olarak ayırırmış.
İyi olana “5”, kötü olana “3”, olabilir dediklerine ise “?” işareti koyarmış.
Bu kurallar halen geçerli.
Kapak konuları pazartesi günü en geç 4’e kadar gelirmiş.
Sonra Selçuk Erdem ve Erdil Yaşaroğlu konuya karar verirmiş.
Son aşama ise konuyu kimin çizeceğine karar vermek oluyormuş.
Onu da en uygun çizere veriyorlarmış.
Bu arada Kutlukhan sözü alıyor ve “Mesela kapakta 500 polis çizilecekse bana veriyorlar. Meşakkatli bir iş.”
Peki niye 3, niye 5...
Selçuk Erdem, “Bilmem... Oğuz Abi öyle yapıyordu biz de öyle yapıyoruz” diyor.

Haberin Devamı


Yılın kapağında ayakkabı kutusu ve maden kazası

Yılın penguen kapağı

PENGUEN 2014 yıllığı satışa çıktı. Bu yılki kapak bana göre de bir yılın özetini anlatıyor.
Maden kazası ve ayakkabı kutusu...
Bana göre top 5 kapak şunlar:
-Erdoğan başında bir yılbaşı şapkası ile konuşuyor:
2014’e girilip girilmeyeceğine millet sandıkta karar verir.
-Erdoğan ve Fethullah Gülen yan yana. İkisi birden “Polisimiz destan yazdı” diyor... Erdoğan Gezi, Gülen 17 ve 25 Aralık için tabii.
-Boş kapak... Kenardan Erdoğan sesleniyor: “N’aaptınız sıfırladınız mı kapağı...”
-Dramatik kapak Berkin Elvan’ın bir fotoğrafı ve yanında şu yazı var: “Hırsız var”.
Hırsız kelimesinin üzeri çizilmiş, yerine “Katil” yazılmış.

Haberin Devamı

Penguen panosundan 2 haber


-Penguen ürünleri artık “hepsiburada.com”da satılmaya başladı.
-Hürriyet 1 Ocak’ta Mizah eki veriyor. Penguen çalışanlarının harika bir aile fotoğrafını orada bulabilirsiniz. Kaçırmayın.

Penguen’in polis okuru niye arttı


SON zamanlarda özellikle genç polisler arasında Penguen okurlarının sayısı hissedilir şekilde artmış.
Bunun nedenini 3 gelişmeye bağlıyorlar.
-Polis gençleşti ve eğitim seviyesi yükseldi.
-Dergide polisleri ilgilendiren
çok çizgi var.
-Sosyal olaylarda çok beklemek zorunda kalıyorlar ve çoğunun akıllı telefonları var, sosyal medyayı ve dergileri izliyorlar.

İktidar yanlılarından en çok gelen 2 eleştiri

-Koskoca Cumhurbaşkanı’nı nasıl böyle çizersiniz.
-Sayın Davutoğlu’nu böyle çizmek için kimden emir aldınız.

Rakamlarla dijital dünyada Penguen


-Facebook takipçisi 2.9 milyon kişi
-Twitter takipçisi 2.4 milyon kişi
ERDİL YAŞAROĞLU
-Facebook takipçisi 613 bin kişi
-Twitter takipçisi 1.6 milyon kişi
SELÇUK ERDEM
-Facebook takipçisi 512 bin kişi
-Twitter takipçisi 1.9 milyon kişi

Yazarın Tüm Yazıları